https://as-proceeding.com/index.php/icfar/issue/feedInternational Conference on Frontiers in Academic Research2023-03-07T19:09:27+03:00ICFARinfoicfar@gmail.comOpen Journal Systems<div id="focusAndScope"> <div id="focusAndScope"> <p class="font_8">ICFAR conference is designed to bring together leading international and interdisciplinary research communities, developers, and users of advanced technologies and to discuss theoretical and practical issues in all the field of technologies.</p> </div> <div id="openAccessPolicy"> </div> <div id="history"> <p class="font_8">The contributions will be evaluated by the Scientific Committee. The papers approved by the scientific committee will be presented. All full papers in the conference that match with the topics can be published in the concept of <em>All Sciences Proceedings</em> as conference proceeding.</p> </div> </div>https://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/21Vector space multisecret-sharing scheme based on Blakley’s method2023-02-08T01:15:03+03:00Selda Çalkavurselda.calkavur@kocaeli.edu.trPatrick Solépatrick.sole@telecom-paris.fr<p>Secret sharing schemes were introduced by Adi Shamir and George Blakley, independently, in 1979. In a (k,n)- threshold secret sharing scheme, any set of at least k out of n participants can retrieve the secret but no set of (k-1) or less can. Shamir’s secret sharing scheme is more popular than Blakley’s, even though the former is more complex than the latter. The practical reason is that Blakley’s scheme lacks determined, general and suitable matrices. In this paper, we present a multisecret-sharing scheme based on vector spaces over R<sup>n</sup> and use Blakley’s method. This scheme is ideal in the sense that the size of each secret equals the size of any share.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/22Chip shape analysis during dry machining of nodular cast iron 2023-02-08T01:52:34+03:00Rüstem Binalirustem.binali@selcuk.edu.trHavva Demirpolathdemirpolat@selcuk.edu.trMustafa Kuntoğlumkuntoglu@selcuk.edu.tr<p>hip shape in machining of metals not only reflects the quality and success of the operation but also carries the signs about the cutting mechanism. Most importantly, chips are responsible for the heat removal from the cutting zone which directly eliminates the thermal effects such as fatigue, shock, and early failure of edge due to excessive wear. Therefore, analysis of the chips is not only important in these aspects but also have significance in determination of the cutting parameters, lubricating and cooling conditions. This study addresses mentioned points by evaluating the milling parameters under dry cutting conditions to compare chip properties such as color, length, and helix etc. The evaluation was carried out by examining the microscopic images according to the experimentally obtained chips under two different levels of cutting speed, feed rate and depth of cut. The results of this experimental work are expected to be an idea for the future studies in the metal cutting sector.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/23Geçiş Metali Katalizörleriyle Karbon Modülasyonu2023-02-08T12:47:50+03:00Mehmet Pişkinmehmetpiskin@comu.edu.tr<p>Karbon içeren kaynakların dönüştürülmesi için yüksek verimliliğe sahip katalizörlerin geliştirilmesi, enerji ve çevre sorunlarının başlıca çözümlerinden biridir. Dönüştürme işlemleri sırasında karbon, yalnızca reaksiyonlarda anahtar element olması bakımından değil, aynı zamanda katalizörlerin kimyasal yapısının modifikasyonuna da neden olabilmesi açısından önemli bir rol oynar. Özellikle, katalitik malzemelerin yapı-performans ilişkisinin anlaşılması, katalizör geliştirmenin temelidir. Karbon içeren kaynakların dönüştürülmesi sırasında karbonun katalizör yapıları üzerindeki modüle edici rolü artan ilgiyi çekmiştir. Bu çalışmada, Fe-, Co-, Ni- ve Mo bazlı katalizörlerin karbonla modülasyonunu sistematik olarak incelenmiştir. Geçiş metali katalizörlerinin (Fe, Co, Ni, Mo ve diğer geçiş metalleri) aktif fazları, morfolojileri, yüzey yapıları, elektronik özellikleri ve katalitik performanslarına odaklanılarak, bu katalizörlerin karbon ile modülasyonu katalizör karbürizasyonu ve karbonla ilgili yüzey reaksiyonları açısından karbonun davranışının ayarlanması araştırılmıştır. Karbon içeren kaynakların dönüşümü için katalizörlerin daha fazla tasarlanması ve geliştirilmesi ve ayrıca aktif karbon bölgeleri ve midilli büyüklüğünde iyi sarılmış metal türleri dahil olmak üzere çok sayıda diğer aktif merkezin aktivite katkısı için sistematik ve temel bilgiler sağlamaktadır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/24Kaos Tabanlı İkame Kutuları2023-02-08T13:52:30+03:00Fırat ARTUĞERfiratartuger@munzur.edu.tr<p>İkame kutusu(s-box), özellikle blok şifreleme algoritmaları için oldukça önemli bir yapıdır. S-box, lineer olmayan bir yapı olduğundan, şifreleme sürecinde karıştırma olarak adlandırılan gereksinimi yerine getirmektedir. Kriptografik gereksinimleri sağlayan bir s-box elde etmek için genellikle kaos kullanılmaktadır. Bu çalışmada s-box yapılarının kaos ile nasıl elde edildiği açıklanmıştır. Ayrıca kaotik lojistik ve sinüs haritalar ile iki farklı s-box yapısı elde edilmiştir. Elde edilen s-box yapılarının nasıl analiz edileceği de açıklanmıştır. Özellikle bu alana yeni başlayan araştırmacılar için çalışmanın faydalı olacağı düşünülmektedir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/25Fen Başarısı Açısından Okullar Arası Farklar: TIMSS 2019 2023-02-08T15:24:54+03:00Metehan GÜNGÖRgungormetehan@gmail.comSinan M. BEKMEZCİsinanmb35@gmail.com<p>Geniş ölçekli testlerin verileri genel olarak hiyerarşik yapılı verilerdir. Hiyerarşik yapıya sahip verilerin analizinde ise çok düzeyli modellemeler sıklıkla tercih edilmektedir. Bu çalışmada TIMSS’in 2019 döngüsüne 8. sınıf düzeyinde katılan tüm ülkelerin verileri kullanılarak öğrencilerin fen başarı puanlarındaki varyansın ne kadarlık kısmının okullar arası farklılıktan kaynaklandığının hesaplanması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi katılımcı 39 ülkedeki 7363 okuldaki toplam 227345 8. sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Veri analizleri için birinci düzeyde öğrencilerin, ikinci düzeyde okulların yer aldığı iki düzeyli hiyerarşik doğrusal modelleme (HLM) kullanılmıştır. Çıktı değişkeni (bağımlı) olarak TIMSS 2019’da raporlanan beş olası değer (plausible value) birlikte kullanılmış ve her iki düzeyde (öğrenci ve okul) de ağırlıklandırma yapılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre fen başarı puanlarındaki varyansın okullar arasındaki farklılıktan kaynaklanan kısmı (yüzde olarak) farklı ülkelerde %6,3 (Kore) ile %58,29 (ABD) arasında değişmektedir. AB üyesi ülkelerde bu oran ortalama olarak %23,6 civarında iken, kuzey ülkelerinde (Finlandiya, İsveç ve Norveç) bu oran ortalama yaklaşık %15 civarındadır. Ülkemizde ise bu oran %38,06’dır. Araştırmanın bulguları alan yazındaki pek çok çalışma ile paralellik göstermektedir. Başarıdaki varyansın okullardan kaynaklanan kısmının yüksek olması tek başına yorumlanmamalıdır. Ancak bu farkın yüksek olması, farklı okullarda öğrenim görme durumunun öğrenci başarısını etkilemesi bağlamında incelenerek çalışmalar eğitimde fırsat eşitsizliği kapsamında geliştirilebilir. İleri çalışmalarda başarıdaki varyansa odaklanılarak öğrenci ve okul düzeyinde başka değişkenlerin modellere dâhil edilmesi ve öğrencilerin başarılarındaki varyansın kaynaklarının açıklanması adına çalışmalar yapılması önerilmektedir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/26ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN KRİPTO PARALAR KONUSUNDAKİ FARKINDALIK DÜZEYLERİNİN ANALİZİ: AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ BUHARKENT MESLEK YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ2023-02-08T15:43:21+03:00Gültekin BAYSALgultekin.baysal@adu.edu.trİsmet ANIK BAYSAL ismetbaysal@adu.edu.tr<p>Son yıllarda gerçekleşen teknolojik ve bilimsel yenilikler her an bir yeni icatla insanoğlunun tanışmasını sağlamaktadır. Bu duruma aracılık eden ve bilişim teknolojisi ise özellikle son dönemlerde çok hızlı bir şekilde gelişme göstermiştir. Ortaya çıkarılan icatlar, gelişen teknoloji ile elektronik sistemlerin de gelişmesiyle birlikte insanlar arasında çok hızlı bir şekilde yayılmakta hatta ve hatta tüm Dünya’yı etkisi altına alabilmektedir. Kripto paralar, son dönemlerde gelişen bilişim teknolojilerinin ortaya çıkardığı kavramlardan olup, dünya üzerinde hızlı bir şekilde yayılma göstermiştir. Kullanıcı sayısının çoğu Avrupa ülkesi nüfusundan fazla olduğu Kripto paralar ve bunlarla gerçekleştirilen işlemler, herhangi bir merkeze, devlet ve otoriteye bağlı olmaksızın yürütülmektedir. Ön lisans öğrencileri üzerinde yapılacak olan bu çalışma, kripto para piyasasının üniversite öğrencileri arasında ne derecede bilindiği, öğrencilerin yeni ortaya çıkmış ve dünya üzerinde hızla yayılmış olan bu yeni teknolojik finans aracına bakış açılarını ve yaklaşımlarını ortaya koyması bakımından literatüre katkı sağlayacaktır. Çalışmanın ana kütlesini ADÜ Buharkent MYO’da kayıtlı olan yaklaşık 460 öğrenci oluşturmaktadır. Ancak içerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinin yanı sıra, zaman kısıtlı olması, katılımcılara ulaşma kolaylığı ve kolay geri dönüş alma gibi nedenler de göz önünde bulundurularak Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Buharkent Meslek Yüksekokulu’nda; Alternatif Enerji Kaynakları Teknolojisi, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Çağrı Merkezi Hizmetleri ve Çocuk Gelişimi Programlarında aktif olarak derslere devam eden 275 öğrenci örneklem olarak alınmıştır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/28ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN FİNANSAL OKURYAZARLIK DÜZEYLERİNİN ANALİZİ: ADÜ BUHARKENT MYO ÖRNEĞİ2023-02-08T15:56:51+03:00İsmet ANIK BAYSALismetbaysal@adu.edu.trGültekin BAYSAL gultekin.baysal@adu.edu.tr<p>Finansal okuryazarlık dendiğinde, bireylerin finansal araçları tanıma, bilme ve bunları ne derece etkin kullanabildikleri gibi kavramlar akla gelmektedir. Kişilerin finansal konularda bilgi ve becerilerinin yeterli seviyede olması çok önemlidir. Zira günümüzde gittikçe zorlaşan ekonomik şartlar da göz önünde bulundurulduğunda bu önem bir kat daha artmaktadır. Ön lisans öğrencileri üzerinde yapılacak olan bu çalışmada, ADÜ Buharkent Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin finansal okur yazarlık düzeylerinin analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın ana kütlesini ADÜ Buharkent MYO’da kayıtlı olan yaklaşık 460 öğrenci oluşturmaktadır. Ancak zaman kısıtlamasının olması, öğrencilere ulaşma kolaylığı, ulaşma hızı ve öğrencilerden kolay geri dönüş alma gibi sebepler de göz önünde bulundurularak, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Buharkent Meslek Yüksekokulu’nda; Alternatif Enerji Kaynakları Teknolojisi, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Çağrı Merkezi Hizmetleri ve Çocuk Gelişimi Programlarında aktif olarak derslere devam eden 275 öğrenci örneklem olarak alınmıştır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/29TEACHING AT EARLY AGE AND THE HISTORICAL DEVELOPMENT OF FOREIGN LANGUAGE TEACHING IN TURKEY2023-02-08T16:17:53+03:00Süleyman KASAPkasap_hakan@hotmail.com<p>The main reason for teaching English in Turkey can be shown as trying to explain the terms written in foreign languages in the textbooks and to improve English teaching methods. The English expressions seen in the textbooks and other educational tools written to be used in lessons in some private schools, public schools and especially in colleges, and in some private books published within the borders of Turkey have led to the need for the use of this language. With the widespread use of foreign languages from the Ottoman history, some important steps have been taken to improve the teaching of foreign languages, especially English, in the fields of trade, politics and education. At the beginning, with the training that scholars received from teachers brought from abroad, English learning methods were started to be developed for children who started language learning at an early age in Enderuns and schools. In the books translated from Ottoman Turkish into Turkish, it is mentioned that trade was carried out in a common language. This common language is English. Since the common language used in most of the world's countries is English, it has spread very quickly. In the following years, the development of technology, the increase in exports, the fact that the language of most of the TV and internet channels (YouTube, Instagram, TikTok, Twitter, LinkedIn, etc.) is English is that it is necessary for parents to teach a foreign language for their children and themselves, and it is a privilege to start these trainings when you are still a baby. It has given birth to a belief to be both to be and to use all social media tools correctly. With this study, it is aimed to have a detailed analyzes of the general history of foreign language teaching in Turkey from the ground up to the present. The study also tries to explain the historical development of English from the first sources to the ones used today, the positive development of learning English from infancy in a person's life and how the characteristics of these people can change with the development of their language learning.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/31The Relationship between English Teachers' Mindsets and Their Perception of Self-Efficacy in High Schools2023-02-09T01:21:31+03:00Neslihan Karakara.neslihan@std.izu.edu.trAbdül Kasım Varlınekara@gelisim.edu.tr<p>The present study replicates the study carried out by Yılmaz (2020). While Yılmaz's study was at the level of tertiary education, the present study is at the level of high school.</p> <p>In socio-cultural, political, and global terms, English is the most important language worldwide. In this context, the demand for learning the English language is constantly increasing, not only in Turkey but also worldwide. In addition, in today's global world, English has become an employment criterion when getting a place in business life. When evaluated within this framework, the importance of learning English increases at the level of formal education. In this context, the dynamics between teacher and student is a subject that is much researched in the related literature. Teachers are one of the most important actors in not only the learning process but also in the educational process. According to research, the students' learning level and the teachers' self-efficacy do have a relationship.</p> <p>The aim of the study is to determine if there is a relationship between the mindsets of the teachers who work in high schools as English teachers and the belief of self-efficacy and, if so, to explain the relationship. Moreover, the study aimed to find out if demographic characteristics do have any effects on the mindsets and self-efficacy of teachers.</p>2023-02-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/32Siyasal Bir Kavram Olarak Vesayetin Hukuki Bileşenleri2023-02-09T01:36:53+03:00İlhan BİLİCİbilici.ilhan61@gmail.com<p>Vesayet, Türk demokrasi tarihi açısından merkezi öneme sahip siyasal kavramlardan birisidir. Bu kavram, 1946 tarihinde çok partili siyasal yaşamın tanıtılmasından günümüze kadar farklı pratiklerle siyasal yaşam üzerinde etkinliğini hissettirerek demokrasinin konsolide edilmesinde ya da demokratikleşmenin başarılı bir şekilde nihayete erdirilmesinde temel bir bariyer olarak rol oynamıştır. Vesayetin bu etkinliği siyasal yaşamda vesayetçi demokrasi, vesayetçi yönetim ya da vesayetçilik gibi kavramlarla ilişkilendirilmiştir. Ancak, terimin sahip olduğu bileşenler üzerinde yeterince araştırmanın yapılmamış olması vesayetin muhtevasına ilişkin sağlıklı değerlendirmelerin yapılmasını engellemektedir. Dolayısıyla vesayetin daha sağlıklı anlaşılabilmesi, vesayet-demokrasi ilişkisinin kurulabilmesi için onun hukuki bileşenlerinin de detaylı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Bu temel gerekçeden hareketle, mevcut çalışmanın temel amacı vesayet kavramının pozitif hukuktaki uygulama pratiklerini incelemektir. Bu doğrultuda hukuki bir terim olarak vesayetin öncelikle medeni hukuk, idare hukuku ve uluslararası hukuk başta olmak üzere pozitif hukuktaki ele alınış biçimleri sorgulanmaktadır. Bu sorgu neticesinde vesayetin hem özel hem de kamu hukukunda karşılık bulduğu medeni hukukta birey, idare hukukunda toplum ve uluslararası hukukta devletler üzerinde icra edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, bahse konu icra edilme eylemi gerçekleştirilirken temelde birey, toplum ve devlet üçlemesinde kapasite sorunundan ya da yetersizlikten hareket edildiğini ifade etmek mümkündür. Bu durum özünde hukuki bir kavram olan vesayetin siyasal bağlamda kullanılmasına temel bir gerekçe sunduğunu ortaya konulabilir.</p>2023-02-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/33Alışveriş Merkezlerinin Yoğunluğunun IoT ve Yapay Zeka Teknikleri Kullanarak Tahmin Etme2023-02-09T13:24:42+03:00Fatma AKSUfatmaksu46@gmail.comFatih BAŞÇİFTÇİbasciftci@selcuk.edu.tr<p>Günlük hayatta karşılaşılan birçok sorunun çözülmesinde hareketsiz görüntüler veya video görüntüleri akıllı algoritmalarla işlenerek yapılmaktadır. Dış mekanların algılanması alanında bu durum her geçen gün gelişerek devam etse de iç mekanlar için bu sistemler kullanılamamaktadır. Çünkü bu sistemlerin hepsi GPS sistemine dayalıdır ve bunlarda kapalı ortamlarda çalışmamaktadır. Kamu sağlığı, kamu güvenliği, ekonomik vb. sebeplerden dolayı iç mekan konumlandırma ve takip sistemlerine ihtiyaç duyulmuştur ve bu sistemlerin uygulama alanları her geçen gün artmaktadır. “Her şeyin interneti” diye de nitelendirilen Nesnelerin İnterneti (IoT) internet ağları vasıtası ile cihazlar veya sistemlerin arsında bilgi ve veri alışverişi yapan sistemi ifade etmektedir, bu durum gündelik hayatta karşılaştığımız farklı araç ve cihazlardan elde edilen veriyi bilgiye dönüştürür. Bu çalışmada Nesnelerin İnterneti ile Google’ın bir protokolü olan GPRC (General Packet Radio Service) kullanarak servisler arasında yüksek performanslı stream tabanlı iletişim gerçekleştirilmiştir. Alışveriş mağazalarında insanların yoğunluğu tahmin sonuçları başarılı bir şekilde bulunmuştur.</p>2023-02-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/34Classification of Traffic Signs with Convolutional Neural Network2023-02-09T14:20:07+03:00Halit Çetinerhalitcetiner@isparta.edu.tr<p>Rapidly changing and developing technology and related investments are growing rapidly. Despite the rapid development of technology, there are problems that continue as a problem. It is necessary to deal with the problems that are still seen as a problem today by taking advantage of the possibilities and opportunities of technology. Traffic signs should be distinguished by drivers both at night and during the day and should be easily perceived in terms of life safety. At the same time, artificial intelligence supported solutions should be produced in order to reduce vehicle accidents caused by human errors. In order to achieve this, a CNN-based deep learning model suitable for real-time work has been proposed. The running performance of the proposed deep learning model was measured according to the raw input and preprocessed image type. According to the KFold 3 technique, training and test data were separated and the proposed model was trained. As a result of the experimental studies, 99% precision, recall, F1 score, and accuracy measurement metrics were achieved with the CNN model with preprocessed input type. According to the raw input type that has not undergone any preprocessing, success rates of 98%, 97%, 98%, and 98% were achieved in terms of precision, recall, F1 score, and accuracy metrics, respectively.</p>2023-02-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/35Endüstri Yapılarında Yeniden İşlevlendirmenin GSB Bağlamında Analizi: Bulvar AVM Örneği2023-02-09T15:14:05+03:00Özlem CENİKLİ502212007@uludag.edu.trMurat TAŞ502212007@uludag.edu.trNilüfer TAŞ 502212007@uludag.edu.tr<p>Endüstri yapılarının işlevinin zayıflaması ve atıl durumda kalması sağlıksız alanların oluşmasına neden olmaktadır. Günün belirli saatlerinde kontrolü zor, insanların konfor alanını kısıtlayan bir tehdit unsuru haline gelebilmektedir. Kent merkezinde bulunan, birçok açıdan kullanıcılarla iç içe olan bu alanların kullanımının sürdürülmesi, yapı bileşenlerine yaşama hakkı tanınması önem arz etmektedir. Ancak kullanım sonrası ve ilerleyen süreçte yapılan çalışmaların sürdürülebilirlik kriterleri doğrultusunda olmaması yapıda problemlere yol açabilmektedir, bu nedenle yapıların değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada endüstriyel mirasın bir parçası olan Samsun Bulvar AVM projesi değerlendirme kapsamına uygun görülmüştür. Söz konusu yapı (eski Samsun Tekel Tütün Fabrikası) endüstri yapılarının kent merkezinin dışına kayması ile işlevini yitirmiş olup alışveriş ve yaşam merkezine dönüştürülmüştür. Yapının sürdürülebilirliğinin sağlanması, eksik değerlendirmelerin önüne geçebilmek adına yapının bütünsel bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Yapının salt kendi içinde sürdürülebilirliğin değerlendirilmesi ise ilerleyen süreçte bağlamsal kopukluk oluşturabilmektedir. Zaman içinde oluşabilecek sorunlar, yapıya müdahaleleri ve yapının kentle ilişkisini etkileyebilmektedir; kente kazandırılan yapının incelenmesi kamusal anlamda fayda sağlayabilecektir. Bu doğrultuda kılavuz kapsamında sürdürülebilirliğe ilişkin başlıklarla yapının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın gerçekleştirilmesi için Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Bulvar AVM yönetim birimi ile yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiş olup veriler toplanmıştır. Görüşme sonucunda değinilen sorunlar araştırma sorusuna katkı sağlamaktadır. Literatürde yeniden işlevlendirmenin boyutları, kılavuzun kapsamı ve mekanik rapor doğrultusunda yapılan incelemeler çalışmanın yöntemini oluşturmaktadır. Araştırmanın sonucunda standart verilerde farklı değerlendirme ölçütleri, yapı bileşenindeki yaklaşımın sürdürülebilirliğin tüm ilkeleriyle ilişkili olabileceği görülmektedir. Ayrıca çalışma yeniden işlev vermenin, bütüncül tasarım yaklaşımının ve süreç olarak ele almanın önemini ortaya koymaktadır.</p>2023-02-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/37Karınca Kolonisi Optimizasyon Algoritması ile Bir AVR Sistemi için Optimum PID Denetleyici Tasarımı2023-02-10T00:20:55+03:00Taner Yurdusevertaneryurdusever@outlook.comYahya Danayiyenyahya@ktu.edu.tr<p>Bu çalışmada bir otomatik gerilim regülatörü sisteminde kullanılmak üzere bir denetleyici tasarımı üzerinde durulmuştur. Literatürde denetleyici tasarımında metasezgisel optimizasyon algoritmalarının sıklıkla tercih edildiği görülmektedir. Bu çalışmalar incelendiğinde bu sistem için Karınca Kolonisi Algoritmasının (ACO) kullanılmamış olduğu görülmüştür. Ancak Karınca Kolonisi Algoritması ile yapılmış başka çalışmalara dayanarak ACO algoritmasının bu sistemde de başarılı sonuçlar vereceği öngörülmüştür. Bu sebeple bu çalışmada bir otomatik voltaj regülatör sistemi için ACO algoritması kullanarak bir PID denetleyici tasarımı örneği sunulmuştur. Sistem performansı iyileştirmek için ağırlık katsayıları ile integral zaman çarpma mutlak hatası (ITAE), maksimum aşma ve yerleşme zamanını kullanan bir amaç fonksiyonu önerilmiştir.</p>2023-02-10T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/38Hokey Sporcularının Besin Takviyeleri İnanç Durumlarının Farklı Değişkenler Bakımından İncelenmesi2023-02-10T00:35:16+03:00Hüsniye ÇELİK hcelik0933@gmail.comOsman GIDIK osmangidik@gmail.com<p>Bu çalışmada Hokey sporcularının besin takviyeleri inanç durumlarının farklı değişkenler bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada veri toplama amacıyla araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu ve Spor Besin Takviyeleri İnanç Ölçeği kullanılmıştır. Veriler analiz edilirken betimsel istatistikten ve normallik testinden yararlanılmıştır. Normal dağılım gösteren verilerde parametrik testlerden, iki farklı bağımsız değişkenler ile ölçek arasındaki farklılaşmayı belirlemek için “T-testi” ve ikiden fazla farklı değişken ile ölçek arasındaki farklılaşmayı belirlemek için “Varyans Analizi (ANOVA)” testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda Hokey A milli kadın sporcuların ölçek güvenirlik sonuçları yüksek düzeyde çıkmıştır. Çalışmada kullanılan değişken sonuçlarında ise doğum yılı, oynadığınız mevki, kaç yıldır hokey sporunu yapıyorsunuz? kaç yıldır Hokey A Milli takımında oynuyorsunuz? Hokey A Milli takımında kaç maç oynadınız? ve aileniz hokey sporunu yapmanızı destekliyor mu? değişkenlerinde anlamlı farklılıkların olmadığı tespit edilmiştir. (p<.05). Hokey sporcularının spor besin takviyeleri inanç konusu, sporcuların performansını ve spor hayatlarını etkileyebilecek önemli bir faktördür. Hokey A milli kadın sporcularının spor besin takviyeleri inanç durumlarının farklı değişkenler bakımından incelenmesi adlı çalışmamızda sonuç bulgularının önemi araştırılmalı ve çıkan sonuçlar ile önceki yapılan çalışmalar karşılaştırılarak bilime katkısı yorumlanmalıdır. Ülkemizde hokey sporu ile ilgili literatür incelendiğinde bu spor ile ilgili çok az çalışmanın olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu araştırmanın bu spor ile ilgili yapılacak çalışmalara destek olacağı ve ülkemizdeki gelişim ve değişim sürecine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.</p>2023-02-10T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/40Hokey A Milli Takım Sporcularının Spora Bağlılık Düzeylerinin Farklı Değişkenler Bakımından İncelenmesi 2023-02-10T01:03:08+03:00Osman GIDIK osmangidik@gmail.comHüsniye ÇELİKhcelik0933@gmail.com<p>Bu çalışmada Hokey A Milli takım Sporcularının spora bağlılık düzeylerinin farklı değişkenler bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma grubunu; Türkiye Hokey A Milli Kadın Takımda bulunan toplam 16 hokey kadın sporcusu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama amacıyla araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu ve Spora Bağlılık Ölçeği kullanılmıştır. Veriler analiz edilirken Cronbach's Alpha güvenilirlik testi, Mann Whitney U testi ve Kruskal-Wallis H testi yapılarak çalışmanın sonuçları p<0,05 önem düzeyine göre değerlendirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda Hokey A milli kadın sporcuların ölçek güvenirlik sonuçları ve al boyut güvenirlikleri yüksek düzeyde çıkmıştır. Çalışmada kullanılan değişken sonuçlarında ise doğum yılı, oynadığınız mevki, kaç yıldır hokey sporunu yapıyorsunuz? kaç yıldır Hokey A Milli takımında oynuyorsunuz? Hokey A Milli takımında kaç maç oynadınız? ve aileniz hokey sporunu yapmanızı destekliyor mu? değişkenlerinde anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuştur. (p<.05). Hokey sporcularının spora bağlılık düzeyi konusu, sporcuların performansını ve spor hayatlarını etkileyebilecek önemli bir faktördür. Hokey A milli kadın sporcularının spora bağlılık düzeylerinin farklı değişkenler bakımından incelenmesi adlı çalışmamızda sonuç bulgularının önemi araştırılmalı ve çıkan sonuçlar ile önceki yapılan çalışmalar karşılaştırılarak bilime katkısı yorumlanmalıdır.</p>2023-02-10T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/39Development of A Smart Waste Management System with The Help of The Internet of Things2023-02-10T00:57:31+03:00Batuhan Hikmet Gürhanbgurhan@gmail.comFatih Başçiftçi basciftci@selcuk.edu.tr<p>This text describes a solution to the problem of waste management. Waste management is a widely known issue that creates many negative effects, such as environmental pollution, health problems, reduced soil productivity, and visual pollution. To solve or minimize this problem, the authors have created an IoT sensor system and a web application. The system uses an ultrasonic sensor to detect the level of garbage in a trash can, and an MQ-135 sensor to detect negative odors. The data collected by the IoT sensors is transferred to a firebase database via an ESP32 MCU and displayed on a web application built with React JS. The application shows the garbage level and level and indicates if they are over or under 80% with red or green colors, respectively. Additionally, the application has a scheduling system for garbage collection, providing a fast mechanism for future problems.</p>2023-02-10T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/41Age Estimation from Facial Images Using Custom Convolutional Neural Network (CNN)2023-02-10T09:53:45+03:00Gilbert Georgegilbert.george@bazeuniversity.edu.ngSteve Adeshinaadeshinasteve@gmail.comMoussa Mahamat Boukarmusa.muhammed@nileuniversity.edu.ng<p>Given that aging is influenced by a variety of factors, including gender, ethnicity, environment, and others, automatic age assessment of facial images is a difficult challenge in computer vision and image analysis. Additionally, a significant amount of data and a laborious training phase are needed to estimate age from facial photos with near accuracy. In this study, we present a custom convolutional neural network-based age estimator that can almost precisely predict age from facial photos. We use the UTK facial image dataset using about 17475 images. We train the model to group the facial images into three groups which are; Child, Teenager and Adult. Compared to similar efforts, our method uses less training data while maintaining a high accuracy of 95%.</p>2023-02-10T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/42Değişken Su/Çimento Oranına Sahip Kendiliğinden Yerleşen Harçlarda Su Emme Durumu2023-02-10T23:14:12+03:00Serkan ETLİserkanetli@munzur.edu.trMelek AKGÜL melekakgul@munzur.edu.tr<p>Çalışma kapsamında CEM-I 52.5R beyaz portland çimento kullanılarak değişken su/çimento (S/Ç) oranına sahip kendiliğinden yerleşen harç (KYH) karışımı üretilmiştir. Üretilen 6 farklı KYH karışım setlerinin 28. deney gününde 24 saatlik su emme durumu incelenmiştir. Her KYH seti 50x50x50 mm ayrıtlı 18 adet numuneden oluşmaktadır. Küp numuneler 28. günlük kür sonrası etüv kurusu hal durumu sağlanarak su emme deneyine tabi tutulmuştur. Çalışma verilerine göre artan S/Ç oranına bağlı olarak su emme oranındaki değişim tespit edilmiştir. Sonuçlar grafikler ve tablolar ile sunulmuştur. KYH karışım setlerinde S/Ç oranındaki artış porozite üzerinde artışa neden olmanın yanı sıra su emme sınır durumunda da artışı desteklemektedir.</p>2023-02-10T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/43Termoelektrik Jeneratörlerde Kullanılan İzolesiz Alçaltan Çeviricinin Yük Değişimlerinde Maksimum Güç Noktası İzleme Davranışının İncelenmesi2023-02-11T01:53:48+03:00Çiğdem AKYILDIZcigdemakpunar@hotmail.comMehmet Ali ÜSTÜNERmehmetali.ustuner@cbu.edu.trHayati MAMURhayati.mamur@cbu.edu.tr<p>Termoelektrik jeneratörler (TEG) sıcaklık farkını elektrik enerjisine çeviren cihazlardır. TEG’lerden maksimum verim elde etmek amacıyla DC-DC çeviriciler kullanılmaktadır. Alçaltan çeviricilerin çalışma prensibi çıkış geriliminin giriş geriliminden düşük olmasıdır. Bu çalışmada, TEG’lerde kullanılan izolesiz alçaltan DC-DC çeviricinin yük değişimlerinde maksimum güç noktası izleme (MPPT) davranışının incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Bu MPPT algoritmaları çeviriciye bağlanan her yükte tam verimli çalışmamaktadır. Karıştır & Gözlemle (P&O) MPPT algoritması kullanılarak çeviriciye bağlanan değişen yükler altında TEG’in maksimum güç noktasında (MPP) çalıştırılıp yük değer aralığı belirlenmiştir. MPP izlemesi için TEG’in yük direnç değeri ile TEG’e bağlanan ve TEG’in bir anlamda yükünü oluşturan alçaltan DC-DC çeviricinin akım değerini P&O algoritması ile değişimli yaparak eşitleme sağlanmıştır. Hesaplamaları gerçekleştirilen 50 W'lık bir alçaltan DC-DC çeviricinin 45,76 W değerindeki bir TEG ile MATLAB/Simulink ortamında benzetimi yapılmıştır. TEG’in iç direnç değeri 5,84 Ω iken alçaltan DC-DC çeviricinin yük direnç değeri 1-45 Ω arasında değiştirilmiştir. Çeviricinin yük direncinin TEG iç direncinden büyük olduğu durumlarda, alçaltan DC-DC çevirici anahtarının maksimum görev doluluk oranı ( ) değeri ile çalıştığı görülmüştür. Çeviricinin yük direncinin değeri TEG iç direncine kadar artırıldığında alçaltan DC-DC çevirici anahtarının değerini artırdığı belirlenmiştir. Diğer durumlarda ise P&O MPPT algoritmasının alçaltan DC-DC çevirici anahtarının değerini sabit tutarak sürekli maksimum güç değerini koruduğu görülmüştür. Çalışmanın sonucunda alçaltan DC-DC çeviricinin yükünün TEG iç direncinin üç katına kadar olan değerlerde MPP’yi izleyebildiği belirlenmiştir. Alçaltan DC-DC çeviricinin yük direnç değeri TEG iç direncinin üç katından fazla olduğunda, değeri daha fazla arttırılamaması nedeniyle bu değer arttıkça MPP’den uzaklaştığı görülmüştür.</p>2023-02-11T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/44Termoelektrik Jeneratörler İçin İzolesiz Alçaltan Yükselten Çevirici ile Maksimum Güç Noktası İzlemedeki Yük Değişimlerinin Etkisi2023-02-11T02:04:21+03:00Çiğdem AKYILDIZcigdemakpunar@hotmail.comMehmet Ali ÜSTÜNERmehmetali.ustuner@cbu.edu.trHayati MAMURhayatimamur@yahoo.com<p>Termoelektrik jeneratörler (TEG) atık ısıların elektrik enerjisine çevriminde kullanılan yarı iletken cihazlardır. TEG’lerden elde edilen elektrik enerjisinin regülasyonuna ihtiyaç duyulur. Bunun için çeviriciler ile birlikte çalıştırılırlar. Bağlanan çevirici TEG’in yükünü oluşturur. Bu çeviricinin akımı maksimum güç noktası takibi (MPPT) algoritmaları ile ayarlamalı yapılarak TEG’in iç direnci ile bağlanan çeviricinin iç dirençleri birbirine eşitlenir. Böylece maksimum güç noktası (MPP) yakalanır. Bu MPP değeri bağlanan çeviricinin tipine göre çeviriciye bağlanan yük değerinden etkilenir. Bu çalışmada, TEG için izolesiz DC-DC alçaltan yükselten çevirici ile çeviriciye bağlanan yük değişimlerinin MPPT üzerindeki etkisi MATLAB/Simulink benzetimi ile araştırılmıştır. MPPT algoritması için karıştır & gözlemle (P&O) kullanılmıştır. Çalışmaların sonucunda MPPT algoritması izolesiz DC-DC alçaltan yükselten çeviriciye bağlanan yük değerlerinin TEG iç direncinin alt ve üst değerlerinde MPP izlemesi yapabilmiştir.</p>2023-02-11T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/60Application of 3D Printing for the Parametric Models Fabrication in the Architectural Education2023-02-12T23:59:37+03:00Ernest Shtepaniernest11shtepani@gmail.comAnna Yunitsynaayunitsyna@epoka.edu.al<p>Model making is one of the most important visualization skills, which architecture students learn during their education. The recent development and wide accessibility of the digital fabrication technologies allows students to use the CNC machines for the production of the scaled building models. Digital fabrication techniques allows to produce models, which are more presized, accurate, uniform in material and free of human errors, but at the same time it requires the understanding of the technology limitations and an additional efforts at the file preparation stage. This paper is focused on the evaluation of the 3D printing technique by the group of architectural students. During the lesson they were asked to design a tower using the parametric modeling tools, to prepare the files for printing and to evaluate the result. Students compared the 3D printing with the conventional manual model making and expressed their expectations, concerns and disappointments by the rapid prototyping technology. Based on the student survey, the advantages and disadvantages of the additive manufacturing are evaluated. Further, its applicability for architectural education and limitations at the current stage of development are discussed.</p>2023-02-13T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/61Green Synthesis of Silver Nanoparticles Using Parsley Stem: Characterization and Evaluation of Their Antioxidant Properties2023-02-13T10:12:23+03:00Ozlem Bakir Bogaozlembakir@atauni.edu.trHatice Karaozlembakir@atauni.edu.trEsabi Basaran Kurbanogluozlembakir@atauni.edu.tr<p>In the study, silver nanoparticles (AgNPs) were successfully synthesized by an environmentally friendly synthesis method using parsley stem extract. The synthesized silver nanoparticles were characterized by ultraviolet/visible light absorption spectrophotometer (UV-Vis), X-ray diffraction (XRD), and scanning electron microscopy (SEM) analysis. As a result of the characterization, it was determined that 31 nm spherical nanoparticles were formed, showing a spectrum at ~460 nm wavelength. DPPH and CUPRAC methods were used to examine the antioxidant activities of plant extracts and AgNPs. In DPPH and CUPRAC removal activity, AgNPs obtained by green synthesis provided a high rate of inhibition removal compared to the extract. The characterization of silver nanoparticles synthesized by the green synthesis method and their antioxidant activity were investigated, and the obtained values indicate the presence of an antioxidant capacity.</p>2023-02-13T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/63Convolutional Neural Network-Based Classification of Facial Emotional Expressions and Computational Complexity Analysis2023-02-13T14:57:08+03:00Berkay Cakmak brkayckmak@gmail.comIbrahim Develideveli@erciyes.edu.tr<p>This study presents a novel convolutional neural network (CNN) model and a detailed complexity analysis with other models available in the literature for an accurate classification of facial emotional expressions. Human beings have been defined by seven basic emotions, which are anger, fear, happiness, sad, contempt, disgust, and surprise. Model accuracy plays an important role in emotion detection studies with deep neural networks, as the high model accuracy is directly related to the accuracy of the predicted emotions. A 23-layer CNN model was created that classifies 7 different emotions. The CNN model we trained with the FER2013 dataset has a higher accuracy performance than other studies trained with the same dataset in the literature. The accuracy performance of our CNN model is 98.83% in training data and 83.52% in validation data. The complexity of the algorithms used in other studies is compared with the proposed study. Although the accuracy performance of our CNN model is higher than other studies in the literature, the complexity of our model is also higher than most other studies. The CNN model we obtained is used in an algorithm that we have created to increase the efficiency of online courses, which performs sentiment analysis 4 times per second.</p>2023-02-13T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/64Using Microcontroller for Intelligent Production Control System2023-02-13T15:28:08+03:00Adem Golcukadem.golcuk@selcuk.edu.tr<p>Computer-aided solutions have become indispensable due to the effective use of both software and hardware units. Computer-aided production is indispensable for today's industry as it can use software and hardware units effectively. One of the most important components of smart hardware systems is microcontrollers. Microcontrollers are widely used in smart electronic systems due to their low cost, small size and programmability. In this study, a microcontroller-controlled smart electronic system is designed to count and pack the products produced by a machine that produces metal products. This machine, which produces metal products, is controlled by the designed electronic system. Production control in the electronic system is carried out with a microcontroller. PIC18F4550 microcontroller is used in the designed electronic system. Pic C programming language was used to prepare the microcontroller software. With the keyboard module designed for the electronic system, the number of products that the machine should produce can be adjusted. In addition, the operator can follow the production process of the machine from the LCD screen placed on the electronic system. The products produced by the machine are detected by the inductive sensor connected to the microcontroller and the microcontroller calculates the number of products produced. When the number set by the operator and the number calculated by the microcontroller are the same, the production of the machine is stopped. Production starts again when the operator places a new work order on the machine. </p>2023-02-13T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/65ECONOMY OF HYBRID SOLAR WIND SYSTEM : A CASE STUDY RUTBA CITY 2023-02-13T15:52:13+03:00Ahmed B. Mohammedahmed.al-dulami@ogr.sakarya.edu.trCenk Yavuzahmed.al-dulami@ogr.sakarya.edu.trCeyda Aksoy Tirmikciahmed.al-dulami@ogr.sakarya.edu.tr<p>Renewable energy is an alternative solution for power generation in the day today life. Power generation from conventional energy is having a drastic effect to the environment and the ecological life of humans. The energy from renewable sources is abundantly available over the universe. Energy from renewable sources is clean, ecofriendly, efficient, and reliable. Solar and wind are gaining much importance in the present world. The project presented in this paper aims to develop a grid connected hybrid power generation system using solar and wind energy using the Matlab/Simulink software. The model is designed based on the availability of solar irradiance, sunshine hours, temperature, wind speed, wind direction and topography. The hybrid model consists of solar panels, (P&O) MPPT, boost converter, inverter, wind turbine, PMSG generator all connected to a grid. Under different irradiance and temperature conditions the PV model is simulated, and output is observed. The hybrid model is simulated, and the Matlab results are analyzed. </p>2023-02-13T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/66Oreochromis niloticus'un Dalak Dokusunda Diazinon'un Neden Olduğu Değişikliklerin Histopatolojik Olarak İncelenmesi2023-02-13T16:22:32+03:00Pelin UĞURLUpelin1356@gmail.comElif İpek SATAR ecengi@dicle.edu.trTarık ÇİÇEK tarikcicekdicle@gmail.com<p>Su ortamlarında, balıklar genellikle çevre kirliliğinin su ekosistemleri üzerindeki etkilerini değerlendirmek için tercih edilen organizmalar olarak kabul edilir. Histolojik inceleme; kirleticilere maruz kalmanın bir indikatörü olarak, özellikle subletal ve kronik etkiler için kirlilik derecesini değerlendirmede yararlı bir yöntemdir, çünkü pestisitlerin eser seviyeleri, verilen bir periyotta hayvanın ölümüne neden olmaz, fakat bu seviyeler, organlarda önemli zararlar meydana getirme etkisinde olabilirler. Fonksiyonlardaki değişiklikler hücresel seviye ve dokulardaki değişikliklerle başlatılır. Su ekosistemlerinde meydana gelen bir kirlenmeyi belirlemek için örnek canlılarda yapılacak histolojik incelemeler, o ekosistemin sağlığı açısından bize yararlı bilgiler sunabilir. Balık türlerinde dalak birincil lenfoid organlardan biridir ve ayrıca kan hücrelerinin oluşumu ve antijenlerin depolanması açısından en önemli organdır. Ayrıca balıklardaki hastalıklara ve kirleticilere karşı oluşan savunma mekanizmasıyla da bağlantılıdır. Bu çalışmada, ışık mikroskobu ile diazinon standardının subletal konsantrasyonuna maruz bırakılan <em>Oreochromis niloticus</em>'un dalak dokusunda maruziyet süresine bağlı olarak histopatolojik değişikliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk aşamasında balıklar 21 gün süreyle 280 µg/L (LC50/10) diazinona maruz bırakılmıştır. Daha sonra 7., 14. ve 21. günlerde dalak dokusunda meydana gelen histopatolojik değişiklikler ışık mikroskobu ile incelenmiştir. Histopatolojik inceleme sonucunda dalak dokusunda melanomakrofaj merkezleri, piknoz, hipertrofi ve nekroz saptanmıştır. Bu değişikliklerin şiddeti, maruz kalma süresiyle birlikte artmıştır. Bu sonuçlara göre, diazinon'un <em>Oreochromis niloticus</em>'un dalak dokusunda çevresel kontaminasyonun immünotoksik biyobelirteçleri olarak kullanılabilecek histopatolojik değişikliklere neden olduğu varsayılabilir.</p>2023-02-13T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/67Yarı Aktif Süspansiyon Sisteminin Analizi 2023-02-13T17:50:55+03:00Hüseyin Kahramanhuseyink@subu.edu.tr<p>Süspansiyon sistemleri sürüş sırasında aracın konforuna ve yol tutuşuna doğrudan etki eden sistemlerdir. Günümüzde yarı römorklarda pasif süspansiyon sistemleri yaygın olarak kullanılmaktadır.</p> <p>Tasarımda taşımacılık ve nakliyat işlemlerinde sıklıkla kullanılan açık kasa treyler araçları baz alınarak hali hazırda kullanılan süspansiyon sisteminin incelenmesi, Matlab/Simulink ortamında analizinin yapılabilmesi için hava yastığı ve amortisörün statik indirgeme işlemleri yapılması ve elde edilen indirgenmiş modelin step cevabı, engebeli araziyi temsil eden yol sinyaline karşı göstermiş olduğu tepki incelenecek, elde edilen cevaplara göre sistemi istenilen sınırlar içinde kontrolünü sağlamak için yarı aktif süspansiyon sistemi kontrol tasarımları oluşturularak sistemin performans analizleri yapılacaktır.</p> <p>Tasarlanacak sistemde aracın sürüş seviyesi kontrolü elektronik olarak denetlenerek sürüş esnasında veya araca yük yüklenip boşaltma işlemlerinde sürüş seviyesinin sabit kalması sağlanarak aracın teknik yapısı gereği ve kara yolu taşımacılığı yönergelerine uygun olarak seviye denetimi yapılacaktır.</p> <p>Seviye denetimi konvansiyonel olarak kontrol edilen eski tip hava süspansiyonlu araçlarda aracın yol boyunca en ufak bir sarsıntı veya denetimin gerekmediği durumlarda bile aracın hava yastıklarına basınçlı hava gönderir veya tahliye eder. Sürekli olarak meydana gelen bu akışkan hareketi treylere bağlı olan çekici aracın kompresörünün sürekli çalışmasına ve doğrudan yakıt tüketiminin artmasına neden olmaktadır. Tasarımı yapılacak sistemin istenen limitler çerçevesinde aracın seviyesini sabit tutarak yakıt tüketimini azaltması hedeflenmektedir.</p>2023-02-13T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/69TÛR SÛRESİ 48. ÂYETTE GEÇEN VESEBBİH BİHAMDİ RABBİKE PASAJI HAKKINDA MÜFESSİRLERİN GÖRÜŞLERİ2023-02-14T15:02:20+03:00Yakup YÜKSELyyuksel@nku.edu.tr<p><em>Vasbir lihukmi rabbike fe-inneke bia’yuninâ ve sebbih bihamdi rabbike hîne tekûm</em> şeklindeki Tûr sûresi 48. âyette aslında birçok kavram geçmektedir. <em>Sabr</em>, <em>hukm, hamd, rab</em>, <em>bia’yunina, tesbih, hamd</em> ve <em>hîne tekum</em> kavramları. Bu çalışmamızda <em>sabr, hamd</em> ve <em>rab</em> kavramları hariç diğer kavramlara yer vereceğimizi belirtmek isterim. Zira konumuzun başlığı daha ziyade <em>vesebbih bihamdi rabbike</em> ile <em>hîne takumu</em> çerçevesinde olacaktır. Bu âyette geçen <em>hîne takumu</em> kavramı ve ona bağlı olan <em>vesebbih bihamdi rabbike</em> pasajı hakkında müfessirlerin farklı yorumlar ileri sürdükleri görülmüştür. Biz de bu tebliğimizde mezkûr konu özelinde müfessirlerin ittifak ve ihtilaf ettikleri hususları gün yüzüne çıkarmayı hedefledik. Bu bağlamda âyette geçen <em>vesebbih bihamdi rabbike</em> cümlesinin kavramsal bir anlamı olduğu bir gerçektir. Dolayısıyla tefsirlerdeki zengin yorumlar neticesinde ilgili âyetin daha sağlıklı bir şekilde anlaşılacağını düşünüyoruz. Zira Kur’an’da geçen kavramların izah edilmesi, geçtikleri âyetlerin daha detaylı bir şekilde anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Konuyu ilk tefsir kaynaklarından öne çıkan bazı eserlerle ve yine bazı çağdaş tefsirlerle mukayese ederek işleyeceğimizi ve tebliğimizi tam metin olarak sunacağımızı ifade etmek isterim.</p>2023-02-14T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/70Textile Surface Design Combining Knitting and Weaving Within A Non-Seam Process2023-02-14T16:03:59+03:00Sertaç GÜNEYsertac.guney@selcuk.edu.tr<p>Surface affects everything around us and everything that we see, touch and use has a surface. This interaction cycle is very important in production design. Developments in science, design and new technology have an enormous effect on this interaction period. Surface Design is a combination of coloring, patterning, and structuring of materials. These kinds of design applications appear in different fields. Especially in Textiles, Surface Design can be considered one of the most powerful applications because they have versatile combination of properties, structures, raw materials, and production techniques. There are three different techniques of creating a surface in Textiles: Knitting, Weaving and Non-woven techniques. Each technique has its own advantages and disadvantages. In this study, it is aimed at combining two of these techniques (knitting and weaving) to suspend the disadvantages and create an optimal surface highlighting the advantages. Three different fabric samples having different surface densities were produced. First by weaving technique, fabric samples were woven in a special plate within three different yarn densities. Then by knitting technique, fabric samples were knitted by using the same weft yarn without interruption. Woven and knitted fabric surfaces were assembled within non-seam process. A whole seamless textile surface was created by combining with weaving and knitting. These textile surfaces were analyzed via Image Analysis.</p>2023-02-14T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/72Machine Learning Implementation on Wind Speed Prediction 2023-02-14T16:44:08+03:00Akin ILHANailhan@ybu.edu.tr<p>In this study, the measured hub-height wind speed of a wind turbine is forecasted using machine learning. Accordingly, the wind speed data has been obtained from an installed wind turbine of a wind power plant that is located in the Republic of Kosovo. A cumulative of 2,000 wind speed data has been used in historical time-series predictions performed by long-short term memory, adaptive neuro-fuzzy inference system with fuzzy c-means (FCM), subtractive clustering (SC), and grid partitioning (GP). The results of 102 computed models have indicated that the best wind speed predictions have been obtained during the utilization of the ANFIS-SC algorithm. The accuracy of the predictions has been evaluated considering the mean absolute error (MAE), root mean square error (RMSE), as well as the correlation coefficient (<em>R</em>). In this context, it was determined that the SC tool of the ANFIS resulted the wind speed predictions with the superior statistical error outcomes corresponding to 0.2562 MAE, 0.3047 RMSE, and 0.9990 <em>R</em>.</p>2023-02-14T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/74G-Metrik Uzaylarda Asimptotik Lacunary İstatistiksel Denk Diziler2023-02-15T12:58:35+03:00Saime Kolancısaimekolanci@sdu.edu.trMehmet Gürdalgurdalmehmet@sdu.edu.trÖmer Kişiokisi@bartin.edu.tr<p>Temeli pozitif tamsayıların doğal yoğunluğuna dayanan istatistiksel yakınsaklık kavramı pür matematikte oldukça önemli bir konudur. Bu konu birçok matematikçiye ilham vererek, çeşitli alanlarda yeni çalışmalara öncü olmuştur. İstatistiksel yakınsaklık ve lacunary dizi kavramı kullanılarak lacunary istatistiksel yakınsaklık tanımının verilmesiyle birçok çalışma literatüre kazandırılmıştır. Metrik uzay kavramını genelleştirmek adına birçok çalışmanın yapılmasının ardından, yapılan iyileştirmelerle birlikte, klasik metrikle bire bir örtüşen ve üç nokta arasındaki uzaklığı ölçen G-metrik tanımının verilmesiyle yeni çalışma alanlarının ortaya çıkması sağlanmıştır. Bu tanımla birlikte klasik metrikte bildiğimiz istatistiksel yakınsaklığın, lacunary istatistiksel yakınsaklığın ve daha birçok konunun G-metrik uzaylara taşınarak daha genel bir hale getirildiği görülmektedir. Ayrıca bu çalışmalarda istatistiksel yakınsaklıkla yakın ilişkisi olan kuvvetli Cesàro toplanabilirlilik ve GN<sub>θ</sub> uzayı tanımlanarak lacunary istatistiksel yakınsaklık ile arasındaki ilişkiyi veren teoremler ifade ve ispat edilmiştir. Diğer yandan, bazı araştırmacılar tarafından asimptotik denk diziler ve asimptotik regüler matrislerin tanımlanmasıyla, toplanabilirlik teorisinde iki dizinin asimptotik denkliği arasındaki ilişki araştırılmış ve asimptotik denklik kavramının bazı versiyonları sunulmuştur. Bu çalışmalar ve asimptotik istatistiksel denklik kavramını tanımlayarak bu konsepti genişleten ve asimptotik istatistiksel denklik kavramını lacunary dizilere uyarlayan çalışmalardan hareketle, bu çalışmada, G-metrik uzaylarda asimptotik istatistiksel denklik ve asimptotik lacunary istatistiksel denklik kavramları verilmiştir. Ayrıca, bu tanımlar arasındaki ilişkiyi veren teoremlerin ifade ve ispat edilmesinin yanı sıra GN<sub>θ</sub><sup>L</sup> tanımı verilerek asimptotik lacunary istatistiksel denklik ile arasındaki ilişki incelenmiştir.</p>2023-02-15T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/75Aldous Huxley’in Ada’sında Yalıtılmışlık2023-02-15T13:25:00+03:00Zeki Ediszekiedis@yyu.edu.trNursemin SOLHAN nurseminsolhan@gmail.com<p><strong><em>–</em></strong> <strong><em> </em></strong>İnsan var oluşundan itibaren topluluk olarak yaşamaya muhtaçtır. Fiziksel korunma ihtiyacını gidermek amacıyla bu yaşam tarzına doğru yönelmiş olsa da zamanla psikolojik etkenler de yerini almıştır. Toplumlar bir arada yaşarken belirli kurallar ile yasaları oluşturmuş ve bu düzenlemeler doğrultusunda hayatlarını idame etmişlerdir. Aile, mahalle ve çevre baskısı insanları bu kurallara uymaya yöneltmiş fakat bu tek başına yeterli olmayacak ki cezalar ve yaptırımlar ile bu yasalar desteklenmiştir. Aldous Huxley genellikle yaşam hikayesindeki zorlukların etkilerinin görüldüğü eserlerde insanlığı gelecekte bekleyen kötü günleri sıkça betimlemiş ve gittikçe yalnızlaşan insan ırkını adeta gelecek hakkında uyarmıştır. Vefatından önce son olarak yazdığı<em> Ada</em> adlı eserinde ise tam aksine topluluk halinde düzenli ve her alanıyla düşünülmüş, planlanmış ve mükemmel yönetilmekte olan bir dünyanın da var olabileceği umudunu taşıdığını göstermiştir. Ancak bu eserler arasında ortak bir nokta olan dış dünyadan yalıtılmışlık hala yerini korumaktadır. Hem en iyi hem de en kötü toplum örneklerinde ortak temanın yalnızlık olması oldukça ilgi çekici ve ayırt edicidir. Bu yalnızca yazarın hayatının bir yansıması ile açıklanacak kadar dar kapsamlı bir konu olarak sınırlandırılamayacak olup iç ve dış etmenlerden de bahsedilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada Aldous Huxley’in bu dünyadan ayrılışından önce son olarak kaleme aldığı ve eserleri arasındaki tek mükemmel toplum tasviri olarak adlandırılan <em>Ada</em> adlı eserinde yalıtılmışlık temasının kaynağı ile gelişiminden bahsedilecek ve bu kurmaca yapı içerisindeki yansımaları aktarılacaktır.</p>2023-02-15T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/76Surimi2023-02-15T15:27:28+03:00Pınar Oğuzhan Yıldızpinaroguzhan@atauni.edu.tr<p>Since ancient times, seafood has been consumed in different ways. Surimi technology, which is one of the evaluation methods of seafood, has an important place in the production of new products by using different technological processes in developed countries. Surimi is a Japanese word meaning kneaded fish meat that is processed in different ways and has unique properties. Surimi is semi-processed, frozen, washed and stabilized fish mince. Surimi, which literally means minced meat in Japanese; It is a product obtained by mixing the mechanically deboned fish meat, after being washed with water and minced, with thickeners such as sugar, sorbitol and polyphosphate and preservatives from freezing denaturation (cryoprotectant) to ensure a good shelf life as frozen. described as a concentrate. Surimi-based products are products obtained by creating a texture and shaping similar to shellfish products such as crab legs, lobster tails, scallops and shrimps, of surimi, which is a semi-processed minced meat material. Surimi has an important potential as a functional protein source compared to other animal and vegetable proteins. In this review, the history of surimi, the types used in surimi, the production of surimi, and information about the products obtained will be discussed.</p>2023-02-15T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/77GAZNELİLER DÖNEMİ FARSÇA ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ VE BİR SÖZ ÜSTADI OLARAK FİRDEVSİ-Î TUSÎ2023-02-16T01:53:08+03:00Muhammed Furkan ŞAHİNfurkan.sahin@medeniyet.edu.tr<p>Bu Çalışma Gazneliler Döneminde yazılmış olan manzum eserlerin özelliklerini tespit etme ve okuyuculara aktarma amacını taşımaktadır. Hazırlamış olduğumuz çalışmada Gazneliler Devri’ne genel bir değerlendirme yapılmış olup devrin söz üstadlarında Firdevsi-î Tusî okuyuculara tanıtılmaya çalışılmıştır. Çalışma kapsamında dönemin dil ve imla özellikleri örnekler yoluyla irdelenmiş ve çıkan sonuçlar aktarılmıştır. Dönemin şiir üslubu ortaya konurken Firdevsi’nin Şahnâme adlı eseri incelenmiş ve eserden çıkarılan üslup özellikleri çalışmamızda aktarılmıştır. Gazneliler Dönemi ve Firdevsi’nin hayatı üzerinde durulmayacak olan çalışmamızda amaç bu dönemde Fars şiirinin ne tarzda özelliklere sahip olduğunu ortaya çıkarmak olacaktır.</p>2023-02-16T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/78Attitudes of Language Teachers towards Using Literature in Language Classrooms2023-02-16T02:28:32+03:00Semahat AYSUsaysu@nku.edu.tr<p>This study aims to identify the attitudes of language teachers towards using literature in their classrooms. With this aim, an attitude scale consisting of 15 items was designed and applied in the west coast of Turkey. 30 teachers participated in this study. 22 of them are female and 8 of them are male. The collected data were analyzed through SPSS program and with the aim of analyzing participants’ general attitudes towards teaching literature in the classrooms, One Way Sample T-Test was exploited. Related to this, mean value of each question was run by Descriptive Statistics-Overall Means. Subsequently, the effects of the participants’ teaching experience and gender on their attitudes towards using literature were examined by Independent Samples T-Tests. According to the results, those teachers have positive attitudes towards using literature. Also, there is not a statistically significant difference in teachers’ attitudes towards using literature in terms of their gender and teaching experience. Finally, the study shows that teachers like using short stories, poems and plays in their classrooms. As for the methodological implications, to make investigation more deeply and findings more precise, the number of questions might be increased. Moreover, the questionnaire might be applied to more teachers, so the validity of the research would have been increased.</p>2023-02-16T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/80Effect of Graphite Powder Additive on Electrical Conductivity in Cementitious Systems2023-02-16T15:36:19+03:00Rüstem YILMAZELrustemyilmazel@kku.edu.trAhmet FILAZI mpul@kku.edu.trMuharrem PUL ahmetfilazi@kku.edu.tr<p>As a result of snowfalls in the winter season, icing of airlines and highways in the world and our country causes very serious accidents. De-icers spilled on the roads or mechanical methods cause damage to the roads and stripping of aggregates. In order to eliminate such negative situations, the effect of graphite powder on electrical resistivity was investigated in cement mortar systems. Graphite powder, which is 0%, 0.5%, 1%, 2% and 4% by weight and passed through a 75 micro sieve, was added to the cement. Thus, machinability, flexure, pressure and electrical conductivity tests were carried out on the new sample. Graphite powder addition had a negative impact on machinability. It also had a positive effect on flexure and compression tests up to 1% addition rate. It was observed that the electrical conductivity of the graphite powder increased with the addition of the cement.</p>2023-02-16T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/81Effect of Reinforcement Type and Amount on Electrical Conductivity in Carbon Nanomaterial Reinforced Al 2024 Alloy2023-02-16T15:42:04+03:00Rüstem Yılmazel rustemyilmazel@kku.edu.trMustafa Yasin Erten mustafaerten@kku.edu.trMuharrem Pul mpul@kku.edu.tr<p>In this experimental study, composite structures were obtained by reinforcing graphene nanoplate and carbon nanotube in different proportions by stir casting method into Al 2024 alloy in the first stage. Then, the microstructures of the composites were examined, and measurements were made to determine their electrical properties. It was observed that the GNP reinforcement material exhibited a more stable distribution in the Al2024 matrix, and MWCNT caused aggregation and porosity in the structure and negatively affected the structural integrity. In both GNP and MWCNT reinforced composites, it was determined that the conductive values increased up to 1% reinforcement rate and started to decrease at higher rates after that. It was determined that 1% of GNP supplemented in Al 2024 increased the electrical conductivity by approximately 20% and MWCNT by 12%. The GNP reinforcement material exhibited a slightly higher conductivity value than MWCNT. It was concluded that the unstable structure due to porosity in MWCNT reinforced composites had a negative effect on conductivity and that the shape changes and specific surface area differences between MWCNT and GNP also affected the conductivity values.</p>2023-02-16T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/82Haliç Parkı (İstanbul) Peyzaj Tasarım Projesi2023-02-16T16:22:00+03:00Nurhan Koçannkocan@bartin.edu.trŞeyma Şengürseyma_sengur@hotmail.com<p>Dünyada kentsel nüfusun hızla artması ile kentler ve metropoliten alanlar doğal çevreden uzaklaşmıştır. Sürdürülebilir kentsel gelişme yaklaşımı, doğa ile kent arasında dengeli gelişime erişebilmek için, kentsel çevreyi korumak ve geliştirmek, kentsel alanlarda sosyalleşmeyi ve kentsel yenilemeyi teşvik etmek gibi temel amaçları benimsemektedir. Bu çalışmada İstanbul ili Beyoğlu ilçesine bağlı Sütlüce semtinde yer alan Haliç parkı çalışma alanı olarak seçilmiştir. Alanın geçmişten günümüze dinlenme alanı olarak kent belleğinde yer alması seçilen alan ve konu ile bağlantısı açısından önemlidir. Çalışmada alan için peyzaj tasarım proje önerisi sunulmuştur. Çalışmada tasarımların çizim ve görselleştirme aşamalarında AutoCad 2020, Photoshop CS6 ve Lumion yazılımlarından yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen proje ile alanın bitkisel ve yapısal dokusuyla zengin bir kullanıma sahip olacağı öngörülmektedir.</p>2023-02-16T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/83Termiyonik Vakum Ark Tekniği ile Üretilen Titanyum İnce Filmlerinin Optik ve Yüzey Özelliklerinin İncelenmesi2023-02-16T17:01:30+03:00Saliha Elmassaliha.elmas@kocaelisaglik.edu.tr<p>Son yıllarda, birçok uygulama ve endüstride yaygın kullanıma yol açan Titanyum ve Titanyum bazlı malzeme sınıfı geliştirilmiştir. Titanyum ince filmler, kaplama malzemeleri arasında, önemli bir kullanım alanına sahiptirler. Bu çalışmada, Termiyonik Vakum Ark tekniği ile cam alttaşlar üzerine üretilen Titanyum ince filmin optik ve yüzey özelliklerinin incelenmesi esas alınmıştır. Üretilen Titanyum ince filminin üç-boyutlu yüzey görüntüleri ve pürüzlülük değerleri atomik kuvvet mikroskobu sayesinde belirlenmiştir. Aynı şekilde, UV-VIS spektrofotometresi ile geçirgenlik spektrumu belirlenmiştir. İnterferometre ölçüm cihazı, üretilen Titanyum ince filminin kalınlığını, kırılma indisini ve yansıma değerlerini belirlemek için kullanılmıştır. Yaygın olarak kullanılan bir metal olan Titanyum ince filmlerin çeşitli teknolojik alanlarda uygulanabilirliğine yönelik araştırma çalışması yapılmıştır.</p>2023-02-16T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/84 Stevia rebaudiana Bitkisi ve Sağlık Üzerine Etkileri2023-02-17T02:12:49+03:00Melike İmremelikeimre7@gmail.comSeydi Yıkmışsyikmis@nku.edu.tr<p><em>Stevia rebaudiana</em> şeker otunun yaygın olarak tercih edilen bir türüdür. Yüksek tatlandırıcı aroması ile keşfedilen bu bitki 30 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Kalori değerinin olmaması ve sağlık üzerine yararlı etkilerinin keşfedilmesi ile gün geçtikçe stevia üzerine olan ilgi artmakta ve birçok besinde kullanımı yaygınlaşmaktadır. İçerdiği fenolik bileşenler, tanenler, flavonoidler ve yağ asitleri gibi birçok bileşen stevianın fonksiyonel kullanımlarının artmasına fayda sağlamaktadır.</p> <p>Stevia elzem aminoasitler ve minerallerce zengin olmakla birlikte yüksek lif içeriğine sahiptir. Toksik bir özelliğe sahip olmaması, kalori içermemesi, antioksidatif ve antiinflamatuar bileşenleri içermesi sebebiyle stevianın insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerini incelemek amacıyla stevia üzerine birçok çalışma yapılmaktadır. Yapılan bazı çalışmalar sonucunda stevianın diyabet, hipertansiyon, obezite, inflamasyon gibi birçok hastalık üzerinde olumlu etkiye sahip olabileceğini gösterilmektedir. İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerine dair herhangi bir rapor bulunmayan stevia, bu nedenle birçok sağlık yararına sahip fonksiyonel gıdalarda kullanılma potansiyeline sahiptir. Ancak şimdiye kadar insanlar üzerinde gerçekleştirilen klinik çalışma sayısının az olması sebebiyle stevia ve etki mekanizmasının daha iyi anlaşılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.</p> <p>Bu çalışmada <em>S.rebaudiana</em> bitkisinin kullanımı, fitokimyasal özellikleri ve sağlık üzerindeki potansiyel etkileri tartışılmıştır. Stevianın fonksiyonel özelliklerinin daha iyi anlaşılması amacıyla stevia ve terapötik etkilerini inceleyen çalışmalar derlenmiş; bu bitkinin kullanımı üzerine genel bir bakış sağlanması hedeflenmiştir.</p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/85AR-GE Projelerinde Seçim Kriterleri- Cam Sektöründe Bir Uygulama2023-02-17T10:26:43+03:00İrem Düzdar Argun a.acrelif@gmail.comElif Acar a.acrelif@gmail.com<p>Pazar koşullarının zorlaştığı ve rekabetin yoğunlaştığı günümüz dünyasında, firmaların ayakta kalabilmeleri için farklılaşan, kaliteli, düşük maliyetli ve maksimum fayda sağlayan ürünler yaratmaları gerekmektedir. Bu koşulları sağlamak için firmalar katma değeri yüksek ve yenilikçi Araştırma ve Geliştirme projelerine ihtiyaç duymaktadırlar. Akademik dünya ve iş dünyasında sıklıkla ele alınan AR-GE projesi seçimi konusu hem özel şirketler hem de kamu kurum ve kuruluşları için kritik öneme sahiptir. AR-GE projelerinin seçim aşamasında dikkatli yatırım ve iş gücü planlaması yapılması gerekmektedir. Dikkatli yapılan ve planlanan AR-GE projeleri gerek firma açısından gerekse ülke açısından yüksek katma değer sağlamaktadır. AR-GE projeleri arasında şirketin stratejik hedefleri ve kar beklentileri ile örtüşen projelerin seçilmesi şirketin geleceği açısından kritik öneme sahiptir. Karar vericiler, tüm kriterleri karşılayan en iyi seçeneği seçmelidir. Literatür açısından oldukça zengin olan bu sorunun çözümü için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir.</p> <p>Araştırma Geliştirme projelerinin seçim problemi çok sayıda kriter içerdiğinden karmaşık bir problem olarak görülmüş ve bu nedenle Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) Yöntemleriyle çözümü ele alınmıştır. Çalışmada bir cam üretim firması AR-GE departmanından 3 uzman ile görülmüş ve çözümlemeler belirlenen uzmanların değerlendirmelerinden yola çıkılarak yapılmıştır. Kriterlerin ağırlıklarını belirlemek için Analitik Hiyerarşi Proses (AHP) yöntemi kullanılmıştır.</p> <p> Bu tez çalışmasının sonunda cam sektöründe AR-GE projelerinin seçim kriterleri belirlenmiştir. Bundan sonraki süreçlerde çalışma örnek alınarak cam sektörü dışında başka sektörlerde de kriterlere eklemeler yapılarak alternatif seçimleri yapılabilir.</p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/87OTOMOTİV ENDÜSTRİSİNDE ENERJİ VERİMLİLİK STRATEJİSİ KRİTERLERİNİN AHP İLE DEĞERLENDİRİLMESİ2023-02-17T10:34:18+03:00İrem Düzdar Arguniremnurcengizz@hotmail.comİrem Nur Cengiziremnurcengizz@hotmail.com<p>Enerji ülkelerin sosyal, ekonomik, teknolojik ve uluslararası alanlarda rekabet piyasasında var olabilmeleri için gereken en önemli unsurlardan biridir. Gelişen teknoloji ve enerji tüketiminin artması ile enerji verimliliğinin önemi ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda yapılan çalışmalarda da Otomotiv sanayisinde en fazla enerji tüketiminin gerçekleştiği ısı ve elektrik enerjisinde yapılabilecek tasarruf olanaklarına önem verilmiştir. Enerji yönetimi konusuna dikkat çekilerek enerji kayıplarının azaltılması, tekrar kullanılması ve bu sayede enerji verimliliğinin de sağlanacağı belirtilmiştir. Enerji yönetimi tüm sektörlerde olduğu kadar otomotiv sektöründe de ciddiye alınması gereken bir konudur. Enerjinin verimli kullanılmasıyla elde edilecek kazancın işletmeye kar sağlayacağı unutulmamalıdır. Çalışmada enerjinin yoğun kullanıldığı sanayi sektörünün önemli bir parçası olan otomotiv endüstrisi tercih edilmiştir. Otomotiv endüstrisinin enerjiye olan ihtiyacının yanı sıra diğer endüstrilerle olan etkileşimi de tercih edilme sebeplerinden biridir. Çalışmada, Çok Kriterli Karar Verme yöntemlerinden faydalanılarak Otomotiv Endüstrisinde Enerji Verimlilik Stratejisi için gereken kriterlerin ağırlıkları hesaplanmıştır. Literatür araştırmaları sonucunda dokuz ana kriter, otuz üç alt kriter belirlenmiştir. Kriter ağırlıkları hesaplaması sonucunda en önemli ve en az önemli kriterin belirlenmesi için AHP yöntemi tercih edilmiştir. AHP yönteminin tercih edilme sebebi literatürde sıklıkla karşımıza çıkarak sonuçların değerlendirilmesini sağlamasıdır. AHP’ den elde edilen verilere göre Otomotiv Endüstrisinde Enerji Verimlilik Stratejisi için en önemli üç kriter sırasıyla ; amortisman , akılcılık ve istihdam ; en az önemli üç kriter sırasıyla makine seçimi, çevre zararı ve veri toplanması olarak bulunmuştur. Çalışma; ortaya çıkan kriter ağırlıklarının ışığında enerji verimliliği sağlamak isteyen işletmelere ve yeni yatırım planlayan yatırımcılara hangi kriterlere önem vermeleri konusunda yardımcı olmayı amaçlanmaktadır.</p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/88Üniversite Eğitimine Yeni Başlayan Kimya Öğretmenliği Öğrencilerinin Kimya Laboratuvar Uygulamaları İle İlgili Görüşleri2023-02-17T10:47:16+03:00Aysel AYDIN KOCAERENaysel.kocaeren@comu.edu.tr<p>Bu çalışmanın amacı, kimya öğretmen adaylarının üniversite eğitimine başlamadan önce kimya laboratuvar derslerinde yaptıkları uygulamalı deneysel çalışmalar hakkında bilgi almak ve üniversite düzeyinde eğitim alırlarken kimya laboratuvar derslerinin yürütülmesi konusundaki beklentilerini öğrenmek amacıyla öğretmen adaylarının görüşlerinin belirlenmesidir. Çalışmaya, bir devlet üniversitesinin Eğitim Fakültesi 1. Sınıf kimya öğretmenliğinde eğitimine yeni başlayan 8 öğretmen adayı katılmıştır. Bu çalışma 2021-2022 eğitim öğretim yılı güz yarıyılında ve bir dönem boyunca ders olarak verilen “Laboratuvar Güvenliği” dersine katılan öğretmen adaylarıyla yapılan görüşmeler sonunda öğretmen adaylarına yazılı olarak sorulan açık uçlu sorular yardımıyla görüşlerinin belirlenmesi üzerinedir. Çalışmada belli bir durumu ortaya çıkarmaya yönelik olması bakımından durum çalışması tekniği kullanılmıştır. Aynı zamanda öğrencilere ders esnasında birebir sorular sorularak görüşmeler yapılmış, onların düşüncelerinden konunun şekillenmesinde ve görüşme formunun hazırlanmasında yararlanılmıştır. Çalışmaya katılan bütün öğrencilerin Anadolu Lisesi’nde eğitim aldığı demografik özelliklerini öğrenmeye yönelik sorulan sorulardan belirlenmiştir ve laboratuvar dersi adına herhangi bir uygulama yapılmadığı görüşünü beyan edenlerin oranı %62.5 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuç göz önünde bulundurulursa öğrencilerin deneysel laboratuvar çalışmaları bakımından oldukça eksik olduğunu söylemek mümkündür. %37.5’luk dilimi oluşturan öğrenci grubu ise biyoloji ve fizik derslerine ilişkin basit deneyleri içeren, sürekli olmayan, elle tutulur bir deneysel çalışma içeriğine sahip olmayan çalışmalara örnekler vermişlerdir. Bu çalışma sonucunda sorunlara karşı çözüm önerilerini sıralamak gerekirse özellikle lise düzeyine laboratuvarların araç-gereç ve kimyasal malzeme eksikliği giderilmeli ve böylece tüm grupların aynı deneyi yapması sağlanarak laboratuvar uygulamaları ile teorik dersler paralel bir şekilde yürütülmelidir. </p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/89Non-coding RNAs and Their Use in Cancer Diagnosis and Treatment2023-02-17T11:01:27+03:00Hamid Ceylan hamid.ceylan@atauni.edu.tr<p>Non-coding RNAs (ncRNAs) are non-protein-coding RNAs that are involved in important cellular processes as well as in the regulation of gene expression. In recent years, ncRNAs have been implicated in cancerization and have been found to be valuable biomarkers for cancer diagnosis and treatment. Therefore, understanding gene expression and other important cellular processes regulated by ncRNA networks can provide significant new insights into cancer biology and further lead to the development of new and effective therapeutic strategies. ncRNAs, especially microRNAs (miRNAs) and Long non-coding RNAs (lncRNAs), act as decoys to affect the binding of regulatory molecules to target genes. Therefore, these unique molecules can play a role in cancer by regulating genes involved in cell growth, apoptosis, and angiogenesis. In conclusion, ncRNAs hold great potential for cancer diagnosis and treatment. Further research into the specific functions and mechanisms of these molecules in cancer will lead to the development of more effective therapeutic and/or diagnostic approaches for cancer patients.</p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/90Metrik Uzaylarda Bazı Caristi ve Meir-Keeler Tipi Sabit Figür Sonuçları2023-02-17T11:09:36+03:00Nihal Taş nihalarabacioglu@hotmail.comKübra Karaağaç kubra.mergen@gmail.com<p>Sabit nokta teorisi, birçok çalışma alanında incelenen ve uygulaması araştırılan bir konu haline gelmiştir. Matematiğin analiz, topoloji, uygulamalı matematik gibi birçok ana bilim dalında sabit nokta teorisi ile ilgili çalışmalar karşımıza gelmektedir. Metrik sabit nokta teorisi de, sabit nokta teorisinin metrik uzaylar üzerinde çeşitli çalışmalarını veren bir dalıdır. Metrik sabit nokta teorisi Stefan Banach zamanından beri yaygın olarak çalışılmaktadır. Banach sabit nokta teoremi, tam metrik uzaylar üzerinde daralma fonksiyonu koşulunu sağlayan bir fonksiyonun sabit noktasının varlığını ve tekliğini veren bir yöntem sunar. Fakat literatürde sabit noktası olmasına rağmen Banach sabit nokta teoreminin koşullarını sağlamayan fonksiyon örnekleri mevcuttur. Bu durumda, bu tarz fonksiyonlar için yeni sabit nokta teoremlerinin araştırılması açık bir problem olarak karşımıza gelmektedir. Bu problemin çözümü için de farklı teknikler kullanılarak, Banach sabit nokta teoremi daha genel bir hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemlerin biri kullanılan daralma koşulunun genelleştirilmesidir. Örneğin, Banach sabit nokta teorisinde kullanılan daralma koşulu Kannan tipi, Reich tipi ve Ciric gibi çeşitli daralma koşullarına genelleştirilmiştir. Son zamanlarda da, sabit nokta teorisinin geometrik bir genellemesi olarak sabit çember veya sabit figür problemi çalışılmaktadır. Bu problem çerçevesinde, literatürde hem metrik uzaylar üzerinde hem de bazı genelleştirilmiş metrik uzaylar üzerinde çeşitli sabit çember, sabit disk, sabit elips, sabit Cassini ovali gibi sonuçlar elde edilmiştir. Biz de bu çalışmada, metrik uzaylar üzerinde Rhoades’in süreksizlik açık probleminin çözümünde kullanılan iki farklı sayıyı kullanarak, Caristi ve Meir-Keeler tipi daralma koşullarından da esinlenerek yeni sabit çember ve sabit disk sonuçları elde edeceğiz. Elde edilen, bu sonuçların genelleştirilmesinin de çalışılması açısından literatüre katkı sağlanması beklenmektedir.</p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/91Isı Değiştirici Uygulamasında Farklı Tiplerde Nanoakışkan Kullanımı Üzerine Sayısal Bir Çalışma2023-02-17T11:25:02+03:00Onurhan YAĞLIOĞLUmustafa.akkaya@cbu.edu.trElif Nur ERENonur_han09@hotmail.comMustafa AKKAYAeliferen.nr@gmail.com<p>Son dönemlerde enerji verimliliği üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada ısı değiştiricilerde ısı transfer verimini arttırmak için geleneksel çalışma sıvılarının yanı sıra ısı iletkenliği yüksek olan nanoakışkanlar üzerinde durulmuştur. Saf suyun içerisine %1 ve %2 kütle fraksiyonunda indirgenmiş grafen oksit (rGO), titanyum dioksit (TiO<sub>2</sub>) ve silisyum oksit (SiO<sub>2</sub>) nanoparçacıkları katkılanmıştır. Sayısal hesaplamalar ve Ansys Fluent mühendislik simülasyon yazılımı üzerinden analizler yapılmıştır. Çalışma sıvısı olarak hazırlanan nanoakışkanlar kanatlı borulu tipindeki ısı değiştiricisinde kullanılmıştır. Bu bağlamda, ısı değiştiricisinden geçen nanoakışkanın, dolaşım sırasında ısısını ortama ne kadar hızlı ve çok ilettiğinin analizi yapılmıştır. Böylece, ısı transferini iyileştirerek enerjinin daha verimli kullanılması sağlanacaktır. Reynolds sayısı, rGO için %2 kütle fraksiyonunda 4888.38, TiO<sub>2</sub> için %2 kütle fraksiyonunda 5070.21 olarak hesaplanmıştır.</p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/92S-Metrik Koruyan Fonksiyonlar Üzerine 2023-02-17T11:41:07+03:00Nihal Taşnihalarabacioğlu@hotmail.comAyşenur Şenayseenursenn@gmail.com<p>Metrik koruyan fonksiyonlar son zamanlarda üzerinde çalışılmaya başlanan bir konu olmuştur. Metrik koruyan fonksiyon, incelenen uzayda fonksiyonun belli özellikleri sağlıyor olması ve bir başka uzay ile karşılaştırıldığında daha genel ya da özel olduğunun araştırılmasında çıkan sonuçlara dayanmaktadır. Bu durumda hem metrik uzay üzerinde hem de genelleştirilmiş bazı metrik uzaylar üzerinde metrik koruyan fonksiyonlar olup olmadığı araştırılan bir problem olarak karşımıza gelmiştir. Biz de bu çalışmada, <em>S</em>-metrik uzaylar üzerinde <em>S</em>-metrik koruyan fonksiyon tanımını verip, bir metrik tarafından üretilen S-metrik tanımını ise <em>S</em>-metrik koruyan fonksiyon ve metrik koruyan fonksiyon arasındaki ilişkileri inceledik. Ayrıca, bu çalışmalar altında <em>S</em>-metrik koruyan fonksiyon ve <em>b</em>-metrik koruyan fonksiyon arasındaki ilişkiyi de inceledik.</p>2023-02-17T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/120Baş Boyun Karsinomu İçin Eş Zamanlı Entegre Ek Doz Yöntemi Kullanılan YART ve VMAT Planlarının Gama Analizi Sonuçlarının Değerlendirilmesi 2023-02-26T01:54:50+03:00Gamze TEKDALgamzetekdal89@gmail.comTaha ERDOĞANgamzetekdal89@gmail.comAytunç ATEŞgamzetekdal89@gmail.com<p>Baş boyun kanserleri dudaklar, ağız boşluğu, orofarinks, nazofarinks, hipofarinks, larinks, burun boşluğu ve paranazal sinüsler, tiroid bezi ve tükürük bezlerinde lokalize olmuş kanserlerdir. Görülme sıklığı açısından yaygın olan baş boyun kanserinde tercih edilen tedavi yöntemlerinden birisi de radyoterapidir. Bu çalışmanın amacı, doz hacim histogramları verilerini kullanarak Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi (YART) ve Volümetrik Modülasyonlu Ark Terapi (VMAT) tedavi yöntemleri ile kritik organların aldığı dozların değerlendirilmesi ve bu iki tedavi yönteminin Kalite Güvenirliği (KG) ölçümlerinin incelenmesidir. Çalışmanın birinci kısmında, baş boyun kanseri tanısı konulmuş onyedi (17) hastaya, ayrı ayrı yedi (7) alan YART ve planar ve co-planar üç (3) çift arklı VMAT planlamaları Eclipse Tedavi Planlama Sistemi (TPS) ile yapılmıştır. YART ve VMAT teknikleri, aynı fraksiyonda farklı doz şemalarının uygulanması adına entegre ek doz yöntemi (SIB) ile birlikte uygulanmıştır. Yüksek riskli lenf nodlarına ve düşük riskli lenf nodlarına farklı dozlar reçete edilerek planlanan hedef hacimlerin (PTV) verilen dozun %95’ini alacak şekilde tedavi planları normalize edilmiştir. Radiation Therapy Oncology Group (RTOG) tarafından belirlenen kritik organ doz sınırlamalarına göre tedavi alanında yer alan her bir kritik organın aldığı doz, TPS doz hacim histogramı üzerinden kontrol edilmiştir. Doz değerleri maksimum ve ortalama doz değerleri kaydedilip istatistiksel açıdan incelenmiştir. Çalışmanın ikinci kısmında, YART ve VMAT planlarının doğruluğunu kontrol etmek için KG testi için gama analizi yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Gama analizi değerlendirmesi için doz farkı (DD) %3 ve doz mesafe uyumu (DTA) 3 mm global kriterine göre değerlendirilme yapılmış olup gama geçiş oranı %95 olan planlar kabul testinden geçmiştir. Elde edilen verilerin gerekli kriterleri sağlama durumu ve iki tedavi yönteminin birbiri ile olan uyumluluğu analiz edilmiştir.</p>2023-02-26T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/121Edge detection of images using artificial bee colony algorithm2023-02-26T02:10:06+03:00Mohamed Al Tawil 2028126019@ogrenci.karabuk.edu.trOmar Dakkak2028126019@ogrenci.karabuk.edu.tr<p>Digital image pre-processing is of great importance today due to the development of technology in several areas, the most important of which are medical and military. Edge detection is one of the most important and popular pre-processing techniques because it has many benefits in removing unimportant information and extracting accurate and important information in images. It is considered as the sudden change in intensity between adjacent pixels. To date, edge detection of images complicated by noise or lack of data is still under development. For this, many algorithms and methods have been used, and an attempt is made to improve them by combining them with other methods and algorithms to improve the detection of image edges. In our research, we touched on the artificial bee colony algorithm (ABC), considered one of the optimization algorithms, as it is one of the most used methods for finding the optimal solution and has widespread in the fields of optimization. This algorithm mimics the foraging behavior of bees. We have provided some articles on ways to use this algorithm to detect the edges of digital images and show the advantages and disadvantages of each method.</p>2023-02-26T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/124Prediction of the clogging of ultrafiltration membranes by neural networks2023-02-28T23:05:48+03:00Leila CHERIFIcherifi.leila@univ-medea.dzYamina AMMIcherifi.leila@univ-medea.dzSalah HANINI cherifi.leila@univ-medea.dz<p>One of the important aspects affecting the overall effectiveness of membrane filtration systems is pore clogging. Pore blockage results in significant filtration resistance and a dramatic reduction in the filtrate flux rate at constant pressure conditions and a significant rise in pressure for membrane filtration operation under constant flux conditions clogging filtration. This work investigates the use of neural networks in modelling the clogging of ultrafiltration membranes. A feed-forward neural network (NN) model characterized by a structure (three neurons in the input layer, ten neurons in the hidden layer, and one neuron in the output layer) are constructed with the aim of predicting the clogging of the ultrafiltration membrane.</p> <p>A set of 175 data points was used to test the neural networks. 70%, 15%, and 15% of the total data were used respectively for the training, the validation, and the test. For the most promising neural network model, the predicted clogging values were compared to measured rejections clogging ultrafiltration membrane values, and good correlations were found (R =0.99095 for the training phase, R =0.99180 for the validation phase, and R =0.9844 for testing phase). The mean squared errors were (MSE =0.0577938 for the training phase, MSE =0.063348 for the validation phase, and MSE =0.109035 for the testing phase).</p>2023-02-28T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/125The Barriers to Gender Equality in Japan: From a Historical Perspective2023-02-28T23:14:22+03:00Eylül KABAKÇI GÜNAY melteminceyenilmez@gmail.comMeltem İNCE YENİLMEZ melteminceyenilmez@gmail.com<p>Although gender is a well-known concept, its introduction in Japanese educational research began only in the mid-1980s. What is the background? Is this change happening only in Japan or globally? This study examines these issues from a historical perspective, centered on Japan. When comparing international gender gaps, the World Economic Forum's Global Gender Gap Index stands out in four subsectors- business, education, health and politics. Ranking extremely low on the index, Japan has been notorious in recent years for gender disparities across fields. Japan ranks 120th in 2021 out of 156 countries on the list. In stark contrast to the four subsections, Japan ranks highly in health. However, the most interesting subsector is the education index, as Japan pays little attention to its 92nd position. Japan ranks higher in education than economics and politics, but still below the global average. Japan leads the world in achieving gender equality in literacy and primary school enrollment. For example, its 92nd position in education can be attributed to its secondary and tertiary enrollment rates – 129th and 110th respectively (World Economic Forum, 2021). By looking at statistical data – mainly from government publications on education after the Second World War – Japan’s situation is analyzed from a gender perspective.</p>2023-02-28T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/126Direct torque control without speed sensor using extended kalman filter for permanent magnet synchronous motor 2023-02-28T23:21:55+03:00Choayb BOUSNOUBRAc.bousnoubra@univ-soukahras.dzYacine DJEGHADERc.bousnoubra@univ-soukahras.dzSelma ALLELEc.bousnoubra@univ-soukahras.dz<p>In this paper, a control without speed sensor with extended Kalman filter (EKF) for command a permanent magnet synchronous motor (PMSM) speed rotor position estimation is proposed. The direct torque control (DTC) technique for permanent magnet synchronous motor (PMSM) is receiving increasing attention due to the significant advantages of low dependence on motor parameters compared to other motor control techniques. The Kalman filter is an observer of linear and nonlinear systems and is based on stochastic intromission, in other words, noise. The PMSM is powered by an electronic power converter. Simulation tests performed for different operating conditions have confirmed the robustness of the whole system.</p>2023-02-28T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/128Design of a microstrip antenna array for 5G applications2023-03-03T00:53:42+03:00Nail Alaoui alaouinail@gmail.comSouad Kssena alaouinail@gmail.comGuerna Bouchraalaouinail@gmail.comCherrak Khaoulaalaouinail@gmail.comAbdallah Azzouzalaouinail@gmail.comSara Daoudialaouinail@gmail.comLakhdar Bouhamlaalaouinail@gmail.comUmut Özkayaalaouinail@gmail.comEnes Yiğitalaouinail@gmail.com<p>For 5G applications, a millimeter wave microstrip patch antenna and associated array are suggested. The Rogers RT Duroid 5880 substrate, which has a standard thickness of 1.575 mm, a relative dielectric constant (εr) of 2.2, and a tan of 0.0013, is used to build the 5G Microstrip patch. The antenna has a bandwidth of 1.863 GHz, a return loss of -25.84 dB, and a resonance frequency of 27.95 GHz. The suggested antenna has a 1x2 array architecture with tapered line feeding. The 28 GHz frequency is where the antenna array resonates. There is a discernible increase in gain with the array of antennas. The antenna and its array can be utilized for 5G mobile communication due to their tiny size.</p>2023-03-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/129Triple band microstrip antenna based on complementary split ring resonators for WLAN/WiMAX applications2023-03-03T01:07:55+03:00Nail Alaouialaouinail@gmail.comSouad Kssenaksennasouad@gmail.comBelkheiri Affaf Khoulouhalbaoui.oumelkheir99@gmail.comCharef HibaMAHCHAAlzahra@gmail.comAbdallah Azzouzabdallahinttic@gmail.comUmut Ozkayauozkaya@ktun.edu.trEnes Yiğituozkaya@ktun.edu.tr<p>In this paper, the design of a triple band microstrip antenna is presented for wireless communication applications. Metamaterials serve as the foundation for the triple band design, which operates at 2.4, 3.5, and 5.6 GHz. To provide the triple band response, the ground plane of a typical patch operating at 3.56 GHz is etched with two circular and one rectangular split ring resonator (SRR) unit cell. As opposed to the circular cells, which are introduced to resonate at 5.3 GHz for the higher WiMAX band, the rectangular cells are designed to resonate at 2.45 GHz for the lower WLAN band. The recommended antenna complies with WLAN and WiMAX rules and has a higher peak realized gain.</p>2023-03-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/130Deprem Derzleri ve Çekiçleme Etkisinin Kentsel Dönüşüm Projeleri ile Yapı Stokları Kapsamında Değerlendirilmesi2023-03-03T01:20:58+03:00Ahmet Yavuz ŞAHİNa.yavuzsahin@gmail.com<p>Türkiye’de son yıllarda özellikle birinci derece deprem bölgesi olan şehirler başta olmak üzere bir çok şehirde kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirilmektedir. Kentsel dönüşüm projelerinin uygulanmasında ki başlıca etmen kullanım ömrünü tamamlamış olan yapılar ve çarpık kentleşme sorunsalıdır. Kentsel dönüşüm projelerinin hızla hayata geçirilmesi beklenen İstanbul depremine de hazırlık olarak bazı kaynaklarda ifade edilmektedir. İstanbul’da yapılar genellikle bitişik nizam şeklinde konumlandırılır. Yapının, komşu yapı ile bağımsız çalışabilmesi için deprem derzleri TBDY 2018’de “4.9.3.1 ve 4.9.3.2’ye göre elverişsiz bir sonuç elde edilmedikçe derz boşlukları, her bir kat için komşu blok veya binalarda elde edilen yerdeğiştirmelerin karelerinin toplamının karekökü ile tanımlanan α katsayısının çarpımı sonucu çıkan değerden az olmamak” koşulu bulunmaktadır. Aynı zamanda “mevcut eski bina için hesap yapılmasının mümkün olmaması durumunda eski binanın yerdeğiştirmeleri, yeni bina için aynı katlarda hesaplanan değerlerden daha küçük alınmayacaktır.” ifadesi ile her iki yapı içinde deprem derzlerinin hesaplanarak deprem sırasında binaların bağımsız salınım göstermeleri beklenmektedir. Çalışmamıza konu olan problem yeni ve eski yapıların bitişik nizam olarak yapılması, komşu yapıların veya yapı bloklarının kat döşemelerinin farklı seviyelerde olması, gerekli deprem derzlerinin bırakılmaması ve olası bir deprem yada yapı hareketinde gerçekleşebilecek olan çekiçleme etkisi nedeniyle yapı hasar durumunun değerlendirilmesidir. Çalışmamızda çekiçleme etkisi literatür ile desteklenerek, Sap2000 programında farklı kat yüksekliklerine sahip 3-6-9 katlı yapılar ZB zemin sınıfında bitişik nizam olarak modellenmiş ve sonuçların doğruluğu için tek doğrultuda 11 farklı gerçek depremler zaman tanım alanında yapıya etki ettirilmiştir. Çalışmanın sonucunda modelleme sırasında hesaplanan derz mesafelerinin aşıldığı ve çekiçleme etkisini ivmelendirdiği görülmüştür. Çekiçleme etkisinin önüne geçebilmek için derz mesafelerinin dinamik analiz metodları ile ayrı incelenmesinin önemli olduğu sonucuna varılmıştır.</p>2023-03-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/131TEKSTİL ÜRÜNLERİNDE SOLAR GEÇİRGENLİK2023-03-03T01:27:19+03:00Sinem YELKOVANggunaydin@pau.edu.trErhan KENAN ÇEVEN rceven@uludag.edu.trGizem KARAKAN GÜNAYDINsinemyelkovan@gmail.com<p>Güneş bütün canlılar için vazgeçilmez bir hayat kaynağı olması yanında dünyadaki canlıların günlük yaşamını da etkilemektedir. Güneşin sahip olduğu farklı dalga boyunda ışınlar ve bu ışınların değişik güçteki etkileri sayesinde çeşitli biyolojik olaylar başlamakta, sürmekte ve hızlanıp yavaşlamaktadır. Güneşten dünya üzerine gelen radyasyon; insan gözünün gördüğü görünür radyasyon (ışık), ısı olarak ciltte hissedilen infrared radyasyon (ışık) ve görünmeyen, hissedilmeyen ve en tehlikeli olan ultraviyole radyasyon olarak sayılabilmektedir. Ultraviyole radyasyon; 315-400 nm dalga boyu aralığında bulunan UVA ışınlarından (dalga boyu en uzun ve enerjisi en az olan ışınlar), 280-315 nm dalga boyları arasında bulunan UVB ışınlarından (enerji ve dalga boyu açısından ortada yer alan) ve 280’den daha az dalga boyuna sahip UVC ışınlarından (dalga boyu en kısa ve enerjisi yüksek ve oldukça tehlikeli olan ışınlar) oluşmaktadır. Günümüzde enerji kaynaklarının kısıtlı hale gelmesi güneş ışığı, rüzgâr vs. gibi kaynaklardan maksimum düzeyde faydalanabilme imkanı sunan malzemelerin kullanımı ve yaygınlaştırılmasını zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda tekstil ürünlerinin solar geçirgenlik özelliklerinin araştırılması da literatürde büyük önem taşımaktadır. Işık bir tekstil yüzeyine temas ettiğinde ışığın bir kısmı yüzey tarafından absorbe edilmekte, bir kısmı yüzey içerisinden geçip gitmekte, bir kısmı da yansımaktadır. Kumaşların ışığa karşı göstermiş oldukları bu davranışı etkileyen lif yapısı ve özellikleri, iplik yapısı ve özellikleri, (eğirme türü, iplik türü, büküm, numara), kumaş geometrisi (sıklık, örgü, gramaj, kalınlık), kumaş yüzeyi (tüylülük, pürüzlülük), örgü ve desen tasarımı, gözeneklilik (porozite), örtü faktörü (kompaktlık) gibi pek çok parametre vardır. Bu çalışmada tekstil ürünlerinde solar geçirgenlik kavramı, solar geçirgenliği etkileyen kumaş parametreleri ve solar geçirgenlik ölçüm cihazları genel hatlarıyla tanıtılmıştır.</p>2023-03-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/133Dipping Time and Annealing Effect on TiO2 Thin Films Grown by Sol-Gel Dip Coating Method (SGDC)2023-03-06T15:25:45+03:00Samet UYSALyazar@as-proceeding.comAytunç ATEŞaates@ybu.edu.tr<p>TiO2 semiconductor is highly functional materials for solar cell applications such as photo catalysis and photovoltaics owing to the superior opto electrical properties and chemical stability. Annealing temperature and dipping time effect on TiO2 thin films grown by SG-DC method were investigated. The solution was prepared using Titanium (IV) Isopropoxide (TTIP), ethanol and acetone solutions are used. TiO2 thin films grown by Dip Coating method on glass substrates with 5, 10, 20 seconds dipping time at a speed of 0.5 cm/s and annealed at temperatures from 300°C to 600°C. Structural characterizations of TiO2 thin films were investigated by X-ray Diffraction (XRD) and Scanning Electron Microscope (SEM), and optical properties were investigated by UV-Spectroscopy. According to XRD analysis, TiO2 anatase phase observed for unannealed and annealed at 300 0C thin films. The polycrystalline peaks observed after 400 0C and the peaks intensity, sharpness and narrowing are decreased with increasing temperature. From the absorption data, the band gap values (Eg) decreased from 3.31 to 3.06 eV with increasing annealing temperature and increase with increasing dipping time. The SEM analysis show that TiO2 nanoparticles grown spherical shape. It was determined that the dipping time and annealing temperature cause changing in the characteristic properties of TiO2 thin films.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/134Bazı Soya Çeşitlerinin II. Ürün Olarak Çukurova Koşullarında Verim ve Verim Unsurlarının Belirlenmesi2023-03-06T15:36:15+03:00Hamit Altınyüzükyazar@as-proceeding.comÖzden Öztürkozdenoz@selcuk.edu.tr<p>– Soya bitkisinde verim ve verim bileşenlerini etkileyen en önemli faktörlerin başında çeşit seçimi gelmektedir. Bu araştırma, bazı soya çeşitlerinin II. Ürün olarak Çukurova koşullarında verim ve verim unsurlarının belirlenmesi amacıyla 2015 yılında Adana ilinde yürütülmüştür. Çalışma, Tesadüf Blokları Deneme Deseni’ne göre üç tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Araştırmada; Arısoy, Atakişi, Blaze, Nova, May 5312, SA-88, Bravo, Adasoy, Türksoy, Cinsoy, İlksoy, Ataem-7, Umut 2002, Batem Erensoy ve Çetinbey çeşitleri materyal olarak kullanılmıştır. Denemede; bitki boyu, yan dal sayısı, ilk bakla yüksekliği, bitki başına bakla sayısı, baklada tohum sayısı, bin tohum ağırlığı, hasat indeksi ve tohum verimi incelenmiştir. Sonuç olarak, ele alınan bu özelliklerin tamamında çeşitler arasındaki farklılıklar istatistiki anlamda önemli bulunmuştur. Çeşitler içerisinde en yüksek tohum verimi 489.9 kg/da ile Atakişi çeşidinden belirlenmiştir. Bu çeşidi Umut 2002 (457.7 kg/da), İlksoy (451.8 kg/da), Cinsoy (449.2 kg/da), May 5312 (448.8 kg/da) ve Batem Erensoy (441.9) çeşitleri izlemiştir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/135Characterization and Structural Investigations of Schiff Based Pentafluorinated Derivative Compound2023-03-06T15:44:38+03:00Sevgi Kansızsevgi.kansiz@samsun.edu.trNecmi Degeyazar@as-proceeding.com<p>Schiff-based compounds continue to be involved in the work of many researchers because they are used as catalysts, pigments and dyes, and as intermediates in organic synthesis, as well as exhibiting a wide range of biological activities including antibacterial, antiviral and antipyretic properties. The pentafluorinated derivative Schiff-based compound crystallized in the monoclinic crystal system P21/c space group with a=12.1048 (10) Å, b=7.3995 (4) Å, c=12.8768 (10) Å, α= γ = 90°, β =95.852 (6)° and Z=2 unit cell parameters. The pentafluorobenzene ring and the phenol ring are twisted at a dihedral angle of 40.14 (5)°, the molecule is not planar. The compound exhibiting the S6 ring motif with O−H···N intramolecular hydrogen bond exists in the enol tautomeric form. There is intermolecular C−H···F bond interaction in the compound. In addition, weak π···π interactions in the compound form a threedimensional structure in the ac plane and along the b axis. Furthermore, Hirshfeld surface analysis was performed for the accuracy of supramolecular interactions in the compound. The results show that the most important contributions in the crystal packing are F···H (43.2%), C···C (12.5%), F···F (9.2%), and H···H (9%) proved to be due to their interactions. In the crystal, the dispersion energy framework contributes more to the total energy framework. The density functional method and Becke type threeparameter Lee-Yang-Par model (B3LYP) and the 6-311G(d,p) basis set were used in the theoretical calculations. HOMO-LUMO energies, chemical hardness and softness parameters, and molecular electrostatic potential (MEP) map were created, and the results were evaluated.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/136Bingöl ve civarının analitik sinyal haritası ve tektonik yorumu2023-03-06T15:48:21+03:00Mustafa Nuri Dolmaznuridolmaz@sdu.edu.trEzgi Erbek-Kıranyazar@as-proceeding.com<p>Çalışma alanı Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Bingöl ve çevresini kapsamaktadır. Arap, Afrika ve Avrasya tektonik levhaları etkileşimi halinde olduğu Doğu Anadolu bölgesinde kıtalararası yakınsama neticesinde Anadolu levhasının batıya doğru tektonik kaçış hareketi ile bölgede sol yönlü doğrultu atımlı Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ve Bitlis-Zagros Kenet Kuşağı (BZKK) gibi yapılar gelişmiştir. Bu çalışmada tektonik bakımdan aktif çalışma alanı olarak seçilen Bingöl ve çevresi jeofizik manyetik verilerin analizi ile yorumlanması amaçlanmıştır. Bu kapsamda öncelikle çalışma alanının havadan manyetik anomali haritası oluşturulmuştur. Harita incelendiğinde; manyetik verilerin - 612 nT ile +499 nT arasında değişim gösterdiği görülmektedir. Jeoloji haritası ve manyetik anomaliler birlikte değerlendirildiğinde; DAFZ ile BZKK arasında yer alan ve ofiyolotik birimlerin yer aldığı alan yüksek manyetik anomaliler ile karakterize edilmektedir. Manyetik verilerin analizinde ilk olarak verilere kutba indirgeme işlemi uygulanmıştır. Yüzeyde görülen ya da görülmeyen yeraltındaki yapıların sınırlarını belirleme amacıyla kutba indirgenmiş manyetik anomalilerinin yatay ve düşey yöndeki türevlerinden bölgenin analitik sinyal haritası oluşturulmuştur. Elde edilen analitik sinyal haritası manyetik anomalilere sebep olan yapılar ve onların sınırlarını belirgin bir şekilde göstermektedir. Genlik değerlerinin maksimum olduğu bölgeler anomaliye neden olan yapıların üzerine karşılık gelmektedir. Yüksek genlikli anomaliler DAFZ ile BZKK arasındaki bölgede yoğunlaşmaktadır. Bunun nedeni bindirme zonunda bulunan ofiyolotik melanj içerisinde yer alan peridotit kütlelerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca Diyarbakır’ın batısındaki yüksek genlikli anomalilerin ise Arabistan levhasının ön kısmındaki yayılan bazaltlardan biri olan Karacadağ yanardağı ve bunun Pliyosenden beri ürettiği volkanik malzemenin varlığı ile açıklanabilir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/137Stevia rebaudiana Bitkisi ve Sağlık Üzerine Etkileri2023-03-06T15:52:07+03:00Melike İmremelikeimre7@gmail.comSeydi Yıkmışyazar@as-proceeding.com<p>Stevia rebaudiana şeker otunun yaygın olarak tercih edilen bir türüdür. Yüksek tatlandırıcı aroması ile keşfedilen bu bitki 30 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Kalori değerinin olmaması ve sağlık üzerine yararlı etkilerinin keşfedilmesi ile gün geçtikçe stevia üzerine olan ilgi artmakta ve birçok besinde kullanımı yaygınlaşmaktadır. İçerdiği fenolik bileşenler, tanenler, flavonoidler ve yağ asitleri gibi birçok bileşen stevianın fonksiyonel kullanımlarının artmasına fayda sağlamaktadır. Stevia elzem aminoasitler ve minerallerce zengin olmakla birlikte yüksek lif içeriğine sahiptir. Toksik bir özelliğe sahip olmaması, kalori içermemesi, antioksidatif ve antiinflamatuar bileşenleri içermesi sebebiyle stevianın insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerini incelemek amacıyla stevia üzerine birçok çalışma yapılmaktadır. Yapılan bazı çalışmalar sonucunda stevianın diyabet, hipertansiyon, obezite, inflamasyon gibi birçok hastalık üzerinde olumlu etkiye sahip olabileceğini gösterilmektedir. İnsan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerine dair herhangi bir rapor bulunmayan stevia, bu nedenle birçok sağlık yararına sahip fonksiyonel gıdalarda kullanılma potansiyeline sahiptir. Ancak şimdiye kadar insanlar üzerinde gerçekleştirilen klinik çalışma sayısının az olması sebebiyle stevia ve etki mekanizmasının daha iyi anlaşılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada S.rebaudiana bitkisinin kullanımı, fitokimyasal özellikleri ve sağlık üzerindeki potansiyel etkileri tartışılmıştır. Stevianın fonksiyonel özelliklerinin daha iyi anlaşılması amacıyla stevia ve terapötik etkilerini inceleyen çalışmalar derlenmiş; bu bitkinin kullanımı üzerine genel bir bakış sağlanması hedeflenmiştir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/138Gıda Teknolojisi Bölümü / Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Türkiye2023-03-06T16:20:37+03:00Gonca Özer Yamangozer@bingol.edu.tr<p>Sürdürülebilir kentler için binaların enerji etkin tasarlanması en temel gerekliliklerden biridir. Binaların enerji ihtiyacının azaltılmasında yenilenebilir enerji kaynaklarının etkili bir biçimde kullanılması gerekmektedir. Özellikle ısıtma enerjisine ihtiyaç duyulan soğuk iklim bölgelerinde bulunan yapılarda ve ısıtma enerjisine ihtiyaç duyulan mevsimlerde güneş enerjisine ihtiyaç duyulmaktadır. Binalara bu dönemlerde gölge düşmesi sonucu güneşten elde edilebilecek enerji miktarının önüne geçilerek enerji kazançlarında azalmalar meydana gelecektir. Soğuk iklim bölgesinde bulunan Bingöl ili Uydukent bölgesinde deprem sonrası yapılan 2-3 katlı müstakil konutların yapılarak oluşmuş bölgede üniversite kurulması ile değişen ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleşen yeni dönüşüm ile bu yapılar yıkılarak apartmanlar yapılmıştır. Bu çalışmada bu bölgede meydana gelen dönüşümün enerji etkinliği bakımından güneşlenme durumunun araştırılması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda bu bölgede bulunan Recep Tayyip Erdoğan Mahallesi 2. Sokakta kentsel dönüşüm öncesi ve sonrası araştırmalar yapılmıştır. Sokağın dönüşümden önceki ve sonraki durumu yerinde incelenerek fotoğrafları çekilmiştir. Sokağın vaziyet planı Autocad programında çizilmiştir ve sokağın kentsel dönüşüm öncesi ve sonrası durumu Gölge analizlerinin yapılması amacıyla Design Builder programında modellenmiştir. Yılın sonbahar, kış, ilkbahar, yaz olan dört mevsimi ve günün sabah, öğlen, öğlen sonrası olarak üç farklı vakti için Design Builder programında gölge simülasyonları yapılmış ve kentsel dönüşüm öncesi ve sonrası gölgelenme durumları karşılaştırılmıştır. Çalışma sonucunda problemler ortaya konmuş ve çözüm önerileri sunulmuştur.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/139Staircase Re-sampling Technique as an Independent Strategy for Noisy Optimization Problems2023-03-06T16:23:01+03:00O. Tolga Altinoztaltinoz@ankara.edu.tr<p>Engineering problems generally based on collecting and processing of the data taken from real-life problems. Even the data represents the real-word data quantitative and qualitative properties, the data contains noise -measurement noise or disturbance-. To get an accurate solution for this noisy optimization problem some additional techniques are formed inside the optimization algorithm to handle the noise. For this reason, in this research staircase-like dynamic re-sampling method is proposed. This technique is based on increase the amount of re-calculation of the objective functions as the generations goes on. The impact of this technique on the benchmark problems are empirically demonstrated by using four different optimization algorithms and proposed dynamic re-sampling method is compared with the static re-sampling method. The results show that the impact of the proposed algorithm increases as the problem becomes more complex and harder to solve with respect to the computational resources.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/140Evaluation between Dividend Policies and Firm Value2023-03-06T16:26:54+03:00Pınar Avcıpavci@nku.edu.trSevgi Sümerli Sarıgülyazar@as-proceeding.com<p>For public companies whose shares are traded on the stock exchange, dividend distribution (dividend) policy is important. Therefore, the aim of this study is to explain the effect of dividend policies on the value of the firm by talking about dividends and dividend payment policies. When the studies in the literature are examined, it is determined that the value of companies varies depending on the dividend decisions. At the same time, valuation theories related to dividend distribution policy are being developed. The first of these is the dividend irrelevance theory, which argues that dividend distribution does not affect market value. The second is the bird in hand theory, and according to this theory, the bird profit in the hand refers to the bird capital gain on the branch. In this theory, he argues that the firm's dividend distribution policy affects market value. The last theory is the tax difference theory. According to this theory, the issue of whether the dividend policy affects the market value of the firm in terms of the taxation rate should be evaluated. Thus, it is seen that dividend policies are important in terms of the value of the companies and these findings provide valuable advice to the company managers.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/141KOKU VE LİMBİK SİSTEM FİZYOLOJİSİ2023-03-06T16:29:53+03:00Ferhat ŞİRİNYILDIZFerhat.sirinyildiz@adu.edu.trİzel KAVAKyazar@as-proceeding.com<p>Koku duyusu, diğer duyulara nazaran hayatta kalmak kadar mühim olmasada en çok kullanılan duyudur. Yediğimiz yemeğin tadını almak için, yaşam kalitemizi maksimumda tutmak için, uyuduğumuz uyku kalitesini artırmak ve uyandığımızda zinde olmak için, bazı insanları ve geçmişteki bir anıyı hatırlamak için koku duyusunu kullanılırız. Koku, doğrudan talamusa ya da dolaylı olarak beyne geçer. Limbik sistemin duyusal iletiyi alır ve yorumlar. Koku yollarından biri koku alma korteksinde sonlanırken diğeri duyusal iletilerin yorumladığı limbik sisteme ulaşır. Bu nedenle koku, bireyler arasında kültürler arasında farklılığa neden olur. Ve bu son derece önemlidir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/142Atık Mermer Tozunun Çimento Harçlarının Dayanım Özelliklerine Etkisi2023-03-06T16:32:53+03:00Ahmet Ferdi Şenolahmetferdi.senol@bilecik.edu.trCenk Karakurtyazar@as-proceeding.com<p>Beton sektöründe, çevrenin korunmasına yönelik giderek artan ilgi, endüstriyel ve maden atık ürünlerinin değerlendirilmesi için yeni teknolojilerin geliştirilmesine yol açmaktadır. Bu kapsamda, çimentolu harç üretimlerinde çimento kullanımını azaltabilmek amacıyla, mermer işletmelerinde atık ürün olarak elde edilen atık mermer tozlarının, çimentolu harçlarda kullanımı araştırılmıştır. Çalışmada, çimento yerine %0, %5, %10 ve %15 oranlarında atık mermer tozu ikame edilen dört serilik harç karışımları hazırlanmıştır. Üretilen taze harç serileri üzerinde işlenebilirlik deneyi, 7 ve 28 günlük sertleşmiş harç numuneleri üzerinde ise eğilme ve basınç dayanımı deneyleri uygulanmıştır. Deney sonuçları; çalışmada kullanılan atık mermer tozunun, çimento yerine en fazla %10’a kadar kullanımı ile kabul edilebilir dayanım kayıpları elde edildiğini göstermiştir. Atık mermer tozlarının çimentolu harçlarda kullanımı ile inşaat endüstrisi için alternatif bir hammadde kaynağı olmasının yanı sıra atık mermerlerin bertaraf edilmesine de katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/143Türkiye’de Döviz Kurunun Dolarizasyona Asimetrik Etkisi2023-03-06T16:37:21+03:00Kadir Karagözkadir.karagoz@cbu.edu.tr<p>Gelişmekte olan birçok ekonomide mübadele ve tasarruflarda yabancı paraların tercih edildiği bilinmektedir. Türkiye’de döviz kuru hareketlerinin sözkonusu tercihe etkisi birçok çalışmaya konu olmuştur. Bununla birlikte, bu çalışmalarda ilişkinin simetrik olduğu varsayımıyla dikkate alındığı görülmektedir. Ancak döviz kurundaki aşağı ve yukarı yönlü hareketlerin döviz cinsi mevduat tercihine etkisinin farklılaşması mümkündür. Bu çalışmada sözü edilen ilişkideki olası bir asimetriklik araştırılmaktadır. NARDL modelinden elde edilen bulgular döviz kurundaki düşüşün dolarizasyonu azalttığını, yükselmenin ise etkide bulunmadığını göstermektedir. Buna göre Türkiye’de para ikamesinin tek yönlü olarak işlediği söylenebilir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/144İklim Değişikliği ve Çevre Kirliliğinin Türkiye’de Buğday Üretimine Etkisi: Ekonometrik Bir Analiz2023-03-06T16:43:02+03:00Kadir Karagözkadir.karagoz@cbu.edu.tr<p>Buğday, gerek yaygın üretimi nedeniyle geniş bir kesimi ilgilendirmesi gerekse temel bir besin maddesi olması nedeniyle Türkiye açısından hem ekonomik hem de sosyal açıdan çok önemli bir yere sahiptir. Bununla birlikte son dönemlerde küresel olarak etkisi hissedilen ve tartışılan iklim değişikliği ve çevresel tahribatın gerek Türkiye’de gerekse dünya genelinde buğday üretimini sekteye uğratarak çok ciddi ekonomik ve gıda krizlerine yol açması muhtemeldir. Bu noktadan hareketle bu çalışmada Türkiye’de iklim değişikliği ve çevresel kirlenmenin buğday üretimi üzerindeki etkisi zaman serileri analizi ile araştırılmaktadır. Elde edilen bulgular, uzun dönemde CO2 emisyonu ile temsil edilen çevresel bozulmanın buğday üretimi üzerinde pozitif etkide bulunduğunu, yıllık ortalama sıcaklık ve toplam yağış miktarı ile temsil edilen iklim şartlarının ise sıcaklık açısından negatif ve anlamlı bulunduğunu, yağış bakımından ise anlamlı bir etkinin bulunmadığını göstermektedir. Sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde çevresel bozulma ve iddia edilen iklim değişikliği olgusunun Türkiye’de buğday üretimi açısından kısa ve orta vadede bir tehdit oluşturmadığı ancak uzun vadede özellikle sıcaklık artışından kaynaklanan üretim daralmasının yaşanabileceği söylenebilir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/145The Genetics of Athletic Performance: A Narrative Review of Key Findings2023-03-06T16:45:41+03:00Murat ÇELEBİmcelebi@bartin.edu.tr<p>This narrative review article provides an overview of the role of genes in determining athletic performance. The article begins by introducing the topic of genes and athletic performance and provides context on why this topic is important. The science of genes and athletic performance is then discussed, with a focus on the concept of polygenic inheritance and the various types of genes that may impact athletic performance, including those related to muscle structure, oxygen utilization, and energy production. The limitations of current scientific understanding in this area are also addressed. The article then delves into the role of genes in endurance and power sports, discussing the various genes that may impact performance in these areas and summarizing the scientific evidence for the impact of genes on performance. The growing popularity of genetic testing among athletes is then discussed, with an evaluation of the scientific validity and ethical implications of such testing. The article provides recommendations for athletes considering genetic testing. In conclusion, the article discusses several genes that may influence athletic performance, including ACTN3, ACE, PPARGC1A, NRF2, and VEGFA. These genes are involved in muscle strength, oxygen use, energy production, and cellular stress response, among other factors. Certain genetic variants, such as the RR genotype of ACTN3 and the II genotype of ACE, have been associated with better endurance performance. The article suggests that understanding genetic factors could help identify individuals with athletic potential and inform training strategies.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/146Crystal Structure and Hirshfeld Surface Analysis of 3,5,5-trimethyl-1- tosyl-4,5-dihydro-1H-pyrazole2023-03-06T16:48:19+03:00Okan Şimşekokan.simsek@omu.edu.trSevgi Kansızyazar@as-proceeding.comNecmi Degeyazar@as-proceeding.com<p>Pyrazoles are widely used as the starting material of many compounds due to their important biological and pharmacological properties, such as antibacterial, anticancer, antifungal, anti-inflammatory, antidepressant, antioxidant activity, and antiviral agents. In this study, we report crystal structure of the title compound containing a pyrazole ring, C13H18N2O2S. The title compound which consists of a pyrazole ring linked to a phenyl ring crystallizes in the monoclinic space group P21/c with one molecule in the asymmetric unit. The unit cell parameters are a=8.6192 (9) Å, b=9.4478 (6) Å, c=16.8410 (19) Å, α = γ = 90°, β = 98.692 (9)° and Z=4. In the crystal, the phenyl and pyrazole rings subtend at a dihedral angle of 81.23 (10)°. The packing of the title compound features aromatic π – π stacking. These weak π···π interactions in the compound form a layer structure parallel to the ab plane. In addition, Hirshfeld surface analysis was carried out to investigate the location of atoms with the potential to form hydrogen bonds and the numerical ratio of these interactions of the C13H18N2O2S compound. The results obtained showed that the most important contributions in crystal packing are due to the interactions of H···H (60.5%), O···H (20.4%), C···H (10.7%) and N···H (6.5%).</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/147A CNN-Based Hybrid Approach to Classification of Raisin Grains2023-03-06T19:03:34+03:00Esra Kavalcı Yılmazesra.kavalci@sivas.edu.trTaha Oğuzyazar@as-proceeding.comKemal Ademyazar@as-proceeding.com<p>Raisin Grains, which are an important food source thanks to their rich carbohydrates, potassium and iron contents, are also beneficial for many health problems. When the classification of the type and quality of raisin grains is done with traditional methods, it can be easily affected by the psychological and physiological condition of the specialist who performs the operation. For this reason, it is important to realize systems based on machine learning methods in order to obtain more successful and reliable results. In this study, we focused on CNN-based hybrid machine learning methods for the classification of 2 different types of raisin grains. Evaluations were made using 5 different machine learning methods: KNN, Ridge Classifier, XGBoost, SVC and LDA. In order to evaluate the CNN-based hybrid model, raisin grains were first classified by the classical method using these machine learning methods. Then, classification operations were performed using CNN + Machine Learning methods and compared with the results obtained with classical machine learning. As a result of the study, when the results obtained with the hybrid model proposed in the study were compared with the results obtained with the classical methods, it was seen that the hybrid model increased the success compared to the classical machine learning methods.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/149AB YANLISI İSKOÇYA’NIN BREXIT SONRASI DURUMU: GELECEKTEKİ MUHTEMEL AB ÜYESİ BAĞIMSIZ İSKOÇYA?2023-03-06T20:25:48+03:00Erdi Kutluerdikutluuu@gmail.com<p>– Birleşik Krallık’ı oluşturan dört ülkeden biri olan İskoçya Britanya’nın kuzeyinde yer alan bir özerk siyasi ve idari bölgedir. Güneyde yer alan İngiltere’nin Krallık’taki demografik baskınlığı ile kültürel ve siyasi nüfuzu sebebiyle İskoçya Birleşik Krallık birliği içerisindeki devlet yapılanmasına mesafeli yaklaşmaktadır. 1707 yılındaki Birlik Kanunu sonucunda İngiltere ile birleştiği tarih öncesinde bağımsız olan İskoçya Krallığı, 18.yüzyılın başında İngiltere Krallığı ile Büyük Britanya çatısı altında birleşmesiyle birlikte İskoçya ve İngiltere Parlamentoları da tek bir parlamento altında birleştirilmiştir. İskoçya Parlamentosunun yetkilerinin de aktarıldığı tek meclis olan Büyük Britanya Parlamentosu kurulmuştur. Birlik kanunundan günümüze gelen merkezi, tek meclisli siyasi yapı, yetki devri-devolution adı verilen sistemin 1970’lerde ve 1990’larda İskoçya’da bölge parlamentosunun kuruluşuna izin veren referandum dönemlerine kadar sürmüştür. 2016’daki referandumda nüfus olarak İngiltere baskın Birleşik Krallık’ta çıkan Brexit kararı genel sonucunun aksine İskoçya %62 çoğunlukla AB üyeliğinde kalınmasını desteklemiştir. Brexit bağlamında İskoç ulusal sorunun alevlenmesi İskoçya’nın Birleşik Krallık’ın bir parçası olmasından ve topyekün ayrılık gerçekleşmesindendir. AB’de kalmayı önemli çoğunlukla destekleyen İskoçya İngiltere’nin nüfus olarak ezici baskın olduğu İngiliz popülizm ve milliyetçiliğinde gerçekleşecek Brexit sonrası Birleşik Krallık yerleşik düzenini kabul etmemektedir. İskoçya’yı yöneten İskoçya Ulusal Partisi(SNP) İskoçya bağımsızlık referandumu için Anayasal koşul olan Birleşik Krallık hükümeti ve parlamentosundan onayın çıkması gerektiğini ifade etmiştir. İskoçya Birinci Bakanı Nicola Sturgeon yakın zamanda gerçekleşebilecek bağımsızlık referandumunda İskoçya’nın bağımsızlığa ulaşması durumda İskoçya’nın AB üyesi olarak Avrupa entegrasyonunda yer almak istediğini bildirmiştir. Bu açıdan AB’yi bölen ve küçülten bir süreç olarak Brexit yeni bir bölünmeye Birleşik Krallık’ın parçalanması ile meydan verebilir ve AB’nin eski üyesinin bir bölgesini içerecek şekilde yeniden büyümesi şeklinde bir sürece evrilme ihtimalini barındırmaktadır. Avrupa’da yeni bir düzen yaratan Brexit, Birleşik Krallık’ta ve AB entegrasyonunda yeni muhtelif gelişmeler meydana getirebilecek siyasi ve iktisadi sonuçlar barındırmaktadır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/150LİNEER VE DAİRESEL POLARİZASYON DÖNÜŞÜM PERFORMANSI GÖSTEREN X- VE KU-BAND POLARİZASYON DÖNÜŞTÜRÜCÜ2023-03-06T20:30:27+03:00Yunus KAYA*ykaya@bayburt.edu.tr<p>Bu çalışmada, geometrik optimizasyon gerçekleştirilerek X- (8–12 GHz) ve Ku-band (12–18 GHz) mikrodalga frekanslarındaki uygulamalar için lineer ve dairesel polarizasyon dönüşüm performans özelliği gösteren metayüzey tabanlı bir polarizasyon dönüştürücü tasarlanmıştır. Önerilen tasarım tek katmanlı olarak metayüzey bakır–dielektrik alttaş–bakır yüzey uyarlamasından oluşmaktadır. Tasarım ve benzetimlerde sonlu entegrasyon tekniği (Finite Integration Technique, FIT) kullanan 3-boyutlu bir benzetim programı kullanılmıştır. Bu benzetim programı ile gerçekleştirilen benzetimlerden edinilen verilere göre önerilen nihai tasarım ilk olarak, 9.13–9.61 GHz ve 13.32–14.58 GHz frekans aralıklarında %90’dan fazla polarizasyon dönüşüm oranı (Polarization Conversion Ratio, PCR) ile lineer polarizasyon dönüşüm performansı göstermektedir. İkinci olarak, önerilen tasarım için 10.51–11.89 GHz frekans aralığında eliptiklik (ellipticity, e) değeri e = -1’dir ve sol-elli dairesel polarizasyon (Left-Handed Circular Polarization, LHCP) dönüşüm özelliği göstermektedir. Son olarak ise önerilen tasarım için 15.66–16.03 GHz frekans aralığında da e = +1’dir ve sağ-elli dairesel polarizasyon (Right-Handed Circular Polarization, RHCP) dönüşüm özelliği göstermektedir</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/148Performance Analysis of Scheduling Algorithms in Simulated LTE Network2023-03-06T20:13:23+03:00Olimpjon Shurdioshurdi@fti.edu.alAlban Rakipiarakipi@fti.edu.alAleksandër Biberajabiberaj@fti.edu.al<p>The ongoing widespread use of mobile devices has boosted demand for accessibility to ecommerce, social media, and entertainment applications anywhere, at any time. Mobile traffic that was traditionally voice-only is now dominated by video and data owing to applications like live video streaming, Netflix, Facebook, Twitter, and mobile browsing. As the number of subscribers grows, so too does the demand for an enhanced user experience with differentiated service levels. To achieve this, the LTE network elements must incorporate techniques to manage diverse traffic characteristics of the growing range of multimedia applications and services. Analysing the performance of the LTE network can enable the efficient deployment and optimization. In this paper we analyse the performance of the LTE network, in terms of average throughput and delay, under different traffic models, real and non-real time traffic, when the number of users is increased. These analyses we make help us understand how the requirement of the network vary, as the traffic generated by different users change, in order to have a propriate deployment, optimization and techniques used to guarantee best user experience. Further in the paper, we do analyse, different scheduling schemes and the effect that each algorithm has in the network under different traffic models. The estimation is done in terms of average user and cell throughput, delay, and fairness.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/151STATISTICS, VALIDATION & MODELING of TEMPERATURE, RELATIVE HUMIDITY AND WET BULB IN HYGROSCOPIC CHEMICALS’ STORAGE ENVIRONMENT- with A Case Study2023-03-06T20:33:32+03:00Reyhan ATArata@nku.edu.tr<p>Validation is an obligatory for human health products such as food, medicine, cosmetics and auxiliary products due to international and national requirements. Hygroscopic chemicals, are the products require appropriate air humidity levels to be stored and validation should be made in accordance to relevant legislation. In this study, temperature (T), Relative Humidity (%RH) and Wet Bulb Temperature (WB) were measured in summer, autumn and winter in a company storage area of glycerol, glycose, fructose, galactose, riboflavin, niacin, folic acid, panthenoic acid, sulfuric acid, many fertilizer chemicals. Results of statistical analysis, histogram, detrended plot, skewnsess and kurtosis revealed that measurement data-set did not exhibited normal distribution pattern. Therefore, Mann-Whitney-U test was used to define significant difference in data-set. A corelation analysis was applied to determine the effect of temperature, %RH and WB on each other. A regression analysis and modeling was carried out to explain the relationship. Finaly, Fstatistic, tstatistic , %Sr values were calculated for the validation after removing outliers. In order to protect the shelf life of hygroscopic chemicals, the relative humidity increase rate has been provided without increasing the temperature by the developed modeling.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/152Jinekolojik operasyonların hasta yönetiminde dijital teknolojilerin ve yapay zekanın kullanımı2023-03-06T20:37:02+03:00Alperen Can Esen*alperencanesen@gmail.comEmine Gerçek Öteryazar@as-proceeding.com<p>Bu çalışmada jinekolojik operasyonlar öncesi, esnası ve sonrasında hasta bakımına yönelik olarak kullanılan dijital teknoloji ve yapay zeka destekli uygulamaların incelenmesi amaçlanmıştır. Dijital teknolojilerin kullanımı, hasta bakımında önemli faydalar sağlayabilir, özellikle jinekolojik operasyonların daha güvenli, etkili ve hassas hale getirilmesine yardımcı olabilir. Dijital uygulamalar arasında, sanal gerçeklik teknolojileri ile hasta eğitimi, cerrahi planlama ve takip, cerrahın el hareketlerini taklit eden robotik cerrahi sistemler ve hasta yönetiminde kullanılan mobil uygulamalar yer almaktadır. Bu uygulamalar, hasta bakımı sürecindeki verimliliği artırarak, cerrahi sonuçların iyileştirilmesine ve hastaların iyileşme süreçlerinin kısaltılmasına yardımcı olabilir. Yapay zeka teknolojileri de jinekolojik operasyonlarda kullanılabilir. Yapay zeka, hastaların hastalıklarının teşhisinde ve tedavisinde doğruluk ve hassasiyeti artırmak için kullanılabilir. Tıbbi görüntüleme, patoloji ve genetik analiz gibi alanlarda yapay zeka teknolojilerinin kullanımı, büyük veri analizi ve derin öğrenme algoritmaları kullanılarak, önemli bir rol oynayabilir. Ancak, bu teknolojilerin kullanımı ile ilgili bazı zorluklar bulunmaktadır. Etik, yasal ve mali zorlukların üstesinden gelmek için uygun düzenlemeler ve yönergeler gereklidir. Bu sorunların çözülmesi, dijital uygulamalar ve yapay zeka teknolojilerinin jinekolojik operasyonlarda daha yaygın bir şekilde kullanılmasına olanak tanıyacaktır. Sonuç olarak, jinekolojik operasyonlarda dijital uygulamalar ve yapay zeka teknolojileri, hasta bakımında önemli bir rol oynayabilir. Bu teknolojilerin benimsenmesi için daha fazla çalışmaya ve gelişmelere ihtiyaç vardır. Daha fazla kullanımları, jinekologlar, kadın sağlığı ve hastalıkları hemşireleri ve hastalar için daha etkili, güvenli ve hızlı bir hasta bakımı sağlayacaktır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/153Development of Accessible Pedestrian Signals (APS) with Piezoelectricity2023-03-06T20:40:20+03:00Gizem ÇELİKcelikgizem58@gmail.comYavuz ABUTyazar@as-proceeding.com<p>– At signalized intersections with heavy traffic, illuminated pedestrian crossings are applied for pedestrians to cross safely. At this stage, the green light is activated according to predefined times or signals from Accessible Pedestrian Signals (APS). Thanks to the pedestrian signals, the system activates only when there are pedestrians, and the flow of traffic accelerates as the vehicles do not have to stop when there are no pedestrians. APS are devices that give audible, vibrating and visual warnings so that all pedestrians can cross safely. An APS is a device that conveys information about pedestrian timing in a non-visual form, such as audible tones, spoken messages, or vibrating surfaces. The purpose of the signal pedestrian signals is to inform the intersection control device by detecting pedestrians on the highway section where the drivers are traveling at high speed, where there are heavy vehicle crossings and where there is no over and underpass facilities, and to make the transportation easier for the pedestrian to pass. In this study, it is aimed to design an APS at signalized intersections by using piezoelectric sensors. It is aimed to develop a completely domestic design by investigating the benefits, deficiencies, applicability and contributions of the planned system compared to the existing APS.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/154Design and Analysis of an Energy-Efficient Hovercraft2023-03-06T21:03:05+03:00Sajed Rezaeihayhan@yildiz.edu.trHüseyin Ayhan Yavaşoğluyazar@as-proceeding.com<p>This study discusses the design and analysis of an electric-powered hovercraft with an emphasis on safety and operability. Beginning with a computational fluid dynamics (CFD) analysis, the optimal, energy-efficient shape for the hovercraft is determined based on air drag force and trajectories flow around the hovercraft’s body. On the basis of the CFD analysis results, a workable 3D model is developed in Solidworks. Using several formulas to calculate the required motor power and characteristics for both the lift and propulsion motors, the system topology and component selection for a proposed small-scale model are specified. In addition to CFD analyses, mechanical analyses are performed to ensure that the various components of the hovercraft can withstand the forces acting on them, these studies are based on Solidwork’s static analyses. Various electronic components, BLDC motors, motor drivers, servo motor, and sensors are connected to the Raspberry Pi (RPi), which serves as the hovercraft's primary controller. This paper provides a comprehensive overview of the design and analysis of the electric-powered hovercraft, including the selection of key components and the results of CFD and mechanical analyses to ensure the safety and operability of the hovercraft. Discussed methods in this article can be used for further studies on the energy efficiency of hovercrafts.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/155Mobil Uygulamaların Emzirme Üzerindeki Etkisi2023-03-06T21:08:35+03:00Leman Kocademirleman19966@gmail.comEmine Gerçek Öteryazar@as-proceeding.com<p>Dünya Sağlık Örgütü (WHO), doğumdan sonra ilk yarım saat içinde emzirmenin başlatılması, ilk altı ay yalnızca anne sütü verilmesi ve altı aldan sonra uygun ek besinlerle emzirmenin en az iki yıl sürdürülmesini önermektedir. DSÖ verileri (WHO, 2018), 2007-2014 yılları arasında dünya çapında 0-6 aylık bebeklerin %36’sının sadece anne sütü ile beslendiğini bildirmiştir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu’na (2018) göre, ilk altı ay bebeklerin %41'inin sadece anne sütü ile emzirildiği bildirilmiştir. Annelerin emzirme konusunda bilgi ihtiyacının karşılanması, eğitilmesi ve desteklenmesi emzirme oranlarının artması açısından oldukça önemlidir. Bu dönemde birçok anne, emzirme sorunlarına çözüm bulabilmek için internete mobil uygulamalara, sosyal medyaya başvurmaktadır. Literatür, emziren annelerin mobil uygulamaların annelere emzirme hakkında bilgi sağlayabildiğini, emzirmeyi teşvik ettiğini ve yeni anneler için olumlu bir yer olduğunu göstermektedir. Emziren anneler için çok sayıda mobil uygulama ve çevrimiçi program mevcuttur; ancak, bu uygulamaların anneler üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalar eksiktir. Dolayısıyla bu makalenin amacı emziren annelere yönelik mobil uygulamaların kullanımını incelemektir. Gelecekteki uygulamaların, kullanıcılarının değişen ihtiyaçlarını göz önünde bulundurması ve anneler için çeşitli amaçlara hizmet etmesi önerilmektedir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/157Bütünleşik Afet Yönetim Sisteminde Afetlerde Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetleri 2023-03-07T17:45:44+03:00İbrahim GÖKÇEprmibrahimgokce@gmail.comEmine GERÇEK ÖTERyazar@as-proceeding.com<p>– Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), cinsel sağlığı “cinsel yaşamın bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal açıdan bir bütün olarak ele alınması yoluyla kişilik, iletişim ve sevginin olumlu yönde zenginleşmesi ve güçlenmesi” olarak tanımlamaktadır. Ülkemizde olağan zamanlarda il sağlık müdürlükleri halk sağlığı hizmetleri başkanlığınca sağlanan cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri afetin meydana gelmesiyle beraber kesintiye uğramaktadır. Afetin meydana gelmesiyle beraber özellikle kadınların ve çocukların cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında risk grubunu oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu hizmetlere, cinsel sağlık ve üreme sağlığına yönelik risklerin arttığı afetlerin yıkıcı etkisinden sonraki süreçte etkin şekilde ulaşmanın yolu ise Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetlerinin Bütünleşik Afet Yönetimine entegrasyonu ile sağlanabilecektir. Bütünleşik Afet Yönetim Sistemi, karşılaşabileceğimiz tüm afet türlerine yönelik zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme evrelerinden oluşan sistematik yaklaşımı ifade etmektedir. Olağan zamanda zarar azaltma evresinde il sağlık müdürlükleri Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birimince oluşturulan Yerel Düzey Sağlık Hizmet Grubu Operasyon Planı kapsamında; hazırlık, müdahale ve iyileştirme evrelerinde atılacak adımlar, ilgili koordinasyonlar belirlenmektedir. Üreme Sağlığı ve Cinsel Sağlık hizmetlerinin afetlerden sonra da etkin şekilde sunulmasının yolu Üreme Sağlığı ve Cinsel Sağlık Hizmetlerinin Bütünleşik Afet Yönetim Sistemine entegre edilmesiyle gerçekleşebilecektir. Bu makalenin amacı her an afet riski ile karşı karşıya olan ülkemizde afet dönemlerinde meydana gelmesi muhtemel Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı sorunlarına en kısa sürede çözüm bulunması için bu hizmetlerin derhal faaliyete girmesini sağlamak üzere; Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hizmetlerine, Bütünleşik Afet Yönetim Sistemi çerçevesinde yaklaşım sağlanmasıdır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/158A Novel Dual-band Bandpass Metamaterial Filter using Ground Plane Demetallization Technology for Wireless Communications Applications2023-03-07T17:56:12+03:00Berka Mohammedm.barka@univ-mascara.dzUmut Özkayayazar@as-proceeding.comYoucef Islam Djilani Kobibiyazar@as-proceeding.comAbdelhak Zouggaretyazar@as-proceeding.comMourad Hebaliyazar@as-proceeding.com<p>The purpose of this article is the analysis and design of a new bandpass metamaterial filter structure, the analysis of this filter is made by applying the concept of ground plane demetallization. The resonator used for the demetallization is a spiral-shaped split ring metamaterial resonator, this resonator which represents a negative permeability (μ<0), has a magnetic resonance. It allows a qualitative control of the bandwidth of the global filter; it also increases the level of electromagnetic coupling with the microstrip lines. The feed lines used at the input and output of the microwave filter have coplanar access adapted to 50 Ω. Numerical calculations are carried out based on the High Frequency Structure Simulator (HFSS) for the finite element method (FEM). The obtained results show a dual-band band-pass DBBPF behavior for two central frequencies located at the C- and X- bands, which nominates the filter to be a potential candidate for wireless communications applications.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/159Effects of Aloe Vera on Probiotic Properties of Lacticaseibacillus rhamnosus GG (LGG) and Lactobacillus acidophilus LA-5 (LA-5)2023-03-07T18:05:38+03:00Hacer GEMİCİyazar@as-proceeding.comSena DAVRANyazar@as-proceeding.comHasan Ufuk CELEBİOGLUhcelebioglu@bartin.edu.tr<p>Aloe vera is plant which has strong antibacterial, anticancer, antifungal and wound healing. Probiotic bacteria are live microorganisms that confer a health benefit on the host when administered in adequate amounts. Synbiotic is relationship between aloe vera and probiotic bacteria that are found together in the gastrointestinal tract system. Aim of the this study is to investigate effects of aloe vera on probiotic bacteria Lacticaseibacillus rhamnosus GG (LGG) and Lactobacillus acidophilus LA-5 (LA-5). For this purpose, LGG and LA-5 were grown in different concentrations of aloe vera extract and effects of aloe vera extract on bacterial growth kinetics, bacterial auto-aggregation and resistance of pepsin were investigated. Results showed that aloe vera extracts did not showed inhibitory effect on the microbial growth of LGG and LA-5. Aloe vera increased the auto-aggregation of LA-5 while it decreased the auto-aggregation of LGG. Furthermore, aloe vera increased the pepsin resistance of LGG but it effetc the pepsin resistance of LA negatively. These results indicated that phytic acid may enhance the probiotic property of the LGG and LA-5.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/160Preparation and characterization of foamed urea formaldehyde (UF) adhesive for wood2023-03-07T18:09:43+03:00Orhan KELLECİyazar@as-proceeding.comSüheyla Esin KÖKSALesinkoksal@ibu.edu.tr<p>In this study, urea formaldehyde (UF) resin was foamed using egg white (EW), blood albumin (BA), blood protein (BP) and liquid soap (SP), and the effect of foaming on the adhesive strength (IB), gelling time, density and water absorption (WA) was investigated. Black pine samples were used for the IB analysis. Two 50 mm x 50 mm x 5 mm wood samples were bonded to each other using 1-gram foamed UF and the IB strength was determined. In order to determine the water intake amounts, foamed UF was poured into the mold and allowed to solidify for 7 days. The density and water uptake amounts of the solidified UF were determined by keeping them in water for 24 hours. According to the obtained results, the foaming agents increased the volume of UF 2-3 times after 10 minutes of mechanical mixing and increased the gelation times. EW and BA increased IB strength while SP and BP decreased. No significant change was detected in the densities of the samples. With the foaming process, UF covered more surface area. this increased the gluing efficiency of UF. However, although SP and BP increased the volume of the glue, they decreased the adhesion strength. It has been determined that the gluing efficiency can be increased by foaming the glues. In this way, formaldehyde emission can also be reduced.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/161A Review of Hashing Algorithms in Cryptocurrency2023-03-07T18:13:09+03:00Erkan ÜNSAL*erkanunsal@engineer.comHumar KAHRAMANLI ÖRNEKyazar@as-proceeding.comŞakir TAŞDEMİRyazar@as-proceeding.com<p>In this study, it is aimed to make a detailed examination of the hashing algorithms utilized in cryptocurrencies. In this direction, basic information about hashing which forms the basis of hashing algorithms used in cryptocurrencies and plays an important role in many fields such as cryptology and blockchain, its purpose, structure, working style and usage areas are given. Additionally, to present hashing more clearly, the example of modulo operation, which is one of the easy to understand hashing functions, is visualized with the table and the resulting collision situation is schematized. By mentioning the hash table used with hashing to store and retrieve data items or records, the first step of the study is completed. Since the hashing algorithms used in cryptocurrencies are cryptographic, in the continuation of our study, after examining the features that should have by understanding the purpose and structure of cryptographic hashing algorithms more clearly, it is determined how an ideal cryptographic hashing algorithm should be. Subsequently, as the most important part of the study, cryptographic hashing algorithms SHA256, Ethash, Scrypt, Equihash, RandomX, X11, Lyra2Z and Lyra2REv2, which are designed to be utilized only by a certain cryptocurrency or play a fundamental role in the formation of several cryptocurrencies, are discussed one by one. The study was concluded by examining the creators of these algorithms, for what purposes they were created, their features, structures, working methods and areas of use. The specified aim was achieved by sharing the results obtained at the end of the study.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/162Production and purification of laccase from Trametes versicolor2023-03-07T18:17:24+03:00Semih Işıkyazar@as-proceeding.comSimge Çolakyazar@as-proceeding.comYonca Yüzügüllü Karakuş*yonca.yuzugullu@kocaeli.edu.tr<p>This study describes the production and purification of laccase from Trametes versicolor isolate. The activated fungus was grown in 50 mL YpSs broth medium for 3 days at 30 °C and 120 rpm shaking speed. Then, pellets were transferred to the laccase production medium including 5 g/L glucose, 1 g/L yeast extract, 1 g/L beef extract, 0.2 g/L pepton, 1 g/L KH2PO4, 0.5 g/L MgSO4, 0.1 g/L CuSO4, 3 g/L (NH4)2SO4, 1 g/L CaCl2, and 1 g/L Na2HPO4. The highest enzyme activity was found after the sixth day of cell growth. For purification of laccase from crude extract, three-phase partitioning was used for the first time. The enzyme was purified by 9.5-fold with an enzyme activity recovery of 93% from the TPP system prepared at pH 7.0 with a ratio of 1:1 crude extract:t-butanol and containing 30% (w/w) ammonium sulphate. As a result, it is shown that the laccase enzyme from T. versicolor can be purified using three-phase systems, which are timesaving, inexpensive, and easy to use, instead of the traditional chromatography method.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/163TOZ METALURJİSİ İLE ÜRETİLEN 316L PASLANMAZ ÇELİKLERE İLAVE EDİLEN ÇİNKO STEARAT VE PARAFİNİN ÇEKME ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ2023-03-07T18:46:15+03:00Mehmet Akif ERDENmakiferden@karabuk.edu.trMahmud Esad TEKİNyazar@as-proceeding.com<p>Toz metalurjisi üretim yöntemi yaygın kullanılan üretim yöntemlerinden biridir. TM yöntemi ile malzeme kaybının az olması, kompleks, parçaların üretiminin kolay olması, ikincil işlemin genellikle gerek duyulmaması gibi birçok özelliğe sahiptir. Paslanmaz çelikler az alaşımlı veya alaşımsız çeliklerin geliştirilmiş halidir. Paslanmaz çeliklerin üstün mekanik özelliklere sahip olması, korozyona karşı dirençleri, biyomalzeme olarak kullanılması gibi gelişmiş özellikleri sayesinde endüstri ve biyomalzeme alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada 316L Paslanmaz Çelik, Çinko Stearat ve Parafin mumu kullanılmıştır. TM yöntemiyle, 316L paslanmaz çelik tozlarının içerisine ağırlık olarak %1,5 çinko stearat-%1,5 parafin, %3 parafin ve %3 çinko stearat ilave edilmiştir. Tozlar üç eksenli turbula mikseri kullanılarak homojen karışım elde edilmiştir. Karıştırılan tozlar ASTM – E8M standartlarında üretilmiş kalıpta 700 MPa basınç altında tek yönlü pres cihazı ile soğuk presleme işlemiyle her kompozisyona ait numuneler oluşturulmuştur. Presleme işleminden sonra argon atmosferli gaz ortamında 1250℃ de iki saat süresince sinterlenmiştir. Üretim işlemi, biten numunelerin çekme testi, mikroyapı analizleri yapılmıştır. Parafin ve çinko stearat ilave edilen numuneler kıyaslandığında %3 parafin içiren kompozisyonun çekme dayanımı ve % uzama değerleri daha iyi çıkmıştır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/164Yatay Kaynak Pozisyonunda Çalışan Bir Operatörün Duruşunun OWAS yöntemi ile Ergonomik Analizi2023-03-07T18:49:22+03:00Bekir Güneyguneyb@kmu.edu.trMehmet Akif Erdenmakiferden@karabuk.edu.tr<p>Günümüzde hızlı sanayileşme, çalışanlar ve işletmelerde insan sağlığı ve iş güvenliği risklerini de beraberinde getirmektedir. Kaynak sanayileşmenin önde gelen sektörlerindendir. Aktif kaynak uygulamaları yapılan işyerlerinde, çalışanların uygunsuz çalışma duruşları nedeniyle ergonomik risklere maruz kalması sonucunda kas iskelet sistemi rahatsızlıkları görülmektedir. Bu alanda çalışan operatörler çok zorlu fiziksel şartlara maruz kalmaktadır. Bu çalışmada, OWAS yöntemi ve Ergofellow 3.0 yazılım programı ile yapılan çalışan postürü analizinde operatörlerin kas-iskelet rahatsızlıklarına maruz kaldığı bulunmuştur. Yapılan analizde yatay kaynak pozisyonunda işlem yapan bir çalışanın duruş skoru 2 olarak hesaplanmıştır. Bu skora göre, çalışanda yüklenme ve zorlanma fazla olmadığından “Ergonomik düzenleme yakın zamanda yapılmalıdır” önerisi sunulmuştur. Eğitilmiş bir kaynak operatörünün, teknolojik alet ve takım kullanarak, uygun bir ergonomik tasarım ile bu istenmeyen durumdan korunması mümkün olabilir. Önerilen iyileştirmeler sonucunda, çalışanın kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının azaltılabilir ve bu da işletmelerin kayıplarının en az seviyeye düşürülmesi sağlayabilir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/165DEVELOPMENT OF MODERN INNOVATIVE TECHNOLOGIES IN THE REPUBLIC OF UZBEKISTAN.2023-03-07T18:53:08+03:00Narziev O.S.yazar@as-proceeding.comNabiraeva Z.A.nzarnigor09@gmail.com<p>This article discusses the development of the legislation of the Republic of Uzbekistan in the field of artificial intelligence, financial technologies, machine learning and provides suggestions for their improvement, as well as describes modern financial technologies "Fin-Tech". Financial technology is explored in various financial sectors, including blockchain systems, and their divisions, such as smart contracts and algorithmic money management robo-advisors. Financial technology offers opportunities such as lower costs, improved financial products and services, greater access to credit and financial services, and new risks and challenges for regulators, which means creating laws that accurately account for new technology and go hand in hand with evolving innovations. Recently, online platforms have become a popular way to invest. Robo-advisors are a new way to manage assets. They make it easier and cheaper to automate investment decisions and increase access to wealth management services. The financial industry is constantly adopting new technologies to provide financial services in cheaper and more efficient ways. Some examples of technological innovations in finance include ATMs, mobile payments and blockchain - based trade finance. Currently, the technological breakthrough has reached the field of wealth management services, where automated financial advisors, known as robo-advisors, are beginning to compete with human advisors. Investing through automated online platforms known as robo-advisors is becoming increasingly popular. Financial technology is in its infancy, and researchers are just beginning to understand the implications of how it will change the financial industry. As these automated services proliferate, regulators will need to take a more active role in assessing minimum competence, protecting users, and ensuring access to high-quality data.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/166Sistem Tanılama Model Uydurma Algoritmaları Kullanılarak Sistemin Optimal Kontrolü2023-03-07T18:57:10+03:00Mehmet Latif LEVENTmehmetlatiflevent@hakkari.edu.tr<p>Bu çalışmada; sistem tanılama model uydurma algoritmaları kullanılarak sistemin optimal kontrolü gerçekleştirilmiştir. Model uydurma algoritmaları için rastgele bir referans giriş seçilmiş ve açık çevrim sisteme uygulanmıştır. Elde edilen giriş-çıkış veri paketleri Matlab sistem tanımlama araç çubuğu ara yüzüne uygun formatta kaydedilmiştir. Daha sonra sistemin birinci ikinci ve üçüncü dereceden optimal transfer fonksiyonları elde edilmiştir. En çok tercih edilen Levenberg-Marquardt, İç Nokta (Interior Point) ve Gauss-Newton algoritmaları simülasyon çalışmasında kullanılmış ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Simülasyon sonuçlar analiz edildiğinde; birinci dereceden transfer fonksiyonu için Gauss-Newton metodunun; ikinci dereceden transfer fonksiyonu için Gauss-Newton ve LevenbergMarquardt metotlarının ve son olarak üçüncü dereceden transfer fonksiyonu için ise Levenberg-Marquardt metodunun çok yüksek performans gösterdiği sonucuna varılmıştır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/167Investigation of Photocatalytic Activities of Bi2S3 Nanoparticles Synthesized by Ethylene Glycol Assisted Hydrothermal Synthesis Method in Dyestuff Removal from Wastewater2023-03-07T18:59:48+03:00Zeynep Karcıoğlu Karakaşkzeynep@atauni.edu.tr<p>– The high photocatalytic activity of semiconductor nanomaterials in the photocatalytic removal of organic pollutants in wastewater increases the interest in these materials day by day. One of the most widely used semiconductor photocatalysts as a photocatalyst is Bismuth sulfide (Bi2S3). In this study, Bismuth sulfide (Bi2S3) nanomaterials, which is a widely used semiconductor type, were synthesized by ethylene glycol-assisted hydrothermal synthesis method. Then, the structural and morphological properties of the synthesized nanoparticles were defined by analysis techniques such as XRD, TEM, and BET. After confirming that the synthesized particles were Bi2S3, it was used it as a photocatalyst in the photocatalytic removal of Procion Yellow HE-3G, a diazo group textile dye, from synthetic wastewater. In these trials, trials were carried out with 4 different catalyst dosages, namely 0.010 g/L, 0.025 g/L, 0.050 g/L, and 0.10 g/L. The obtained results showed that the produced Bi2S3 nanoparticles were quite good photocatalysts. In the experiment with a catalyst concentration of 0.10 g/L, the dye in the solution was completely removed within 60 minutes. However, very close results were observed in photocatalysis experiments made with all catalyst dosages.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/168Maskeli ve Maskesiz Yüzlerin Gerçek Zamanlı Tespiti2023-03-07T19:02:12+03:00Murat KILIÇmuratkilic82@gmail.comVasif NABİYEVvasif@ktu.edu.tr<p>Aralık 2019 tarihi itibariyle Çin’ de tespit edilen ve 2019 Mart ayından beri ülkemizde de görülen Yeni tip korona virüs salgını nedeniyle tüm dünya ülkeleri virüs yayılımını önlemek için çeşitli tedbirler almak zorunda kalmıştır. Yeni korona virüsün doğrudan temas ile yayıldığı bilinmekle birlikte, yayılımın önüne geçmek için temasın en aza indirilmesi, ülkemiz Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan bilim kurulu ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından defalarca dile getirilmiştir. Ayrıca virüsün yayılmasının önlenmesi için kamusal alanlarda ve işyerlerinde maske kullanımı ülkemizde olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde zorunlu hale getirilmiştir. Bu zorunluluk ile maske takma kontrolünün yapay zekâ (AI) sistemleri tarafından yapılması ve maskeli yüzlerin de yapay zekâya dayalı yüz tanıma sistemleri tarafından tanınması ihtiyacını doğurmuştur. Bu çalışma ile CNN Tabanlı YOLOv4 modeli Darknet ile eğitilerek yüz maskesi tanıması görevi öğretilmiştir. Modelin doğruluğu test edilerek eğitilmiş model, OpenCV kullanılarak gerçek zamanlı görüntü işlemesi yapılıp Python programlama dili ile uygulama haline dönüştürülmüştür. Uygulama ile gerçek zamanlı olarak farklı açılardaki birden çok kişinin yüzlerinde maske takılı olup, olmadığının kamera ile tespit edilerek etiketlenmesi sağlanmıştır.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/169Çoklu Kurumsal Mantıkların İnsan Kaynakları Yönetimi Uygulamalarına Etkisi Üzerine Bir Alan Araştırması2023-03-07T19:06:13+03:00Ahmet Murat ÖZKAN*amozkan@cumhuriyet.edu.trİbrahim ANILyazar@as-proceeding.com<p>Yeni kurumsal kuram 1970’lerin sonundan bu yana örgüt ve yönetim araştırmalarında yeni bir paradigmanın habercisi olmuştur. Organizasyonların meşruiyet elde etmek ve kaynaklara erişim amacıyla içinde bulundukları kurumsal çevrenin taleplerini yerine getirmek durumunda oldukları savıyla ortaya çıkan kuramın iddiaları çeşitli görgül araştırmalarla da desteklenmiştir. 1990’ların başında ise iktisat, işletme ve siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerdeki yeni kurumsal kurama eleştiriler getiren ve bu kuramların toplumsal bağlamı ihmal ettiğini ileri süren kurumsal mantık(lar) yaklaşımı ortaya atılmıştır. Bu yaklaşıma göre modern kapitalist Batı toplumu devlet, demokrasi, aile, piyasa ve din olmak üzere beş temel kurumsal mantıktan oluşmaktadır ve farklı disiplinlerdeki yeni kurumsal kuram çalışmaları bu mantıkların örgütsel ve bireysel aktörlere yönelttikleri çelişki taleplerin etkilerini ve sonuçlarını yeterince irdelemiştir. Örgüt ve yönetim araştırmaları kurumsal mantıklar yaklaşımının savlarını farklı örgütsel alanlarda test etmiş ve önemli bulgulara ulaşmışlardır. Bununla birlikte çoklu kurumsal mantıklardan gelen taleplere örgütlerin verdikleri yanıtların çeşitliliği ve din ve aile gibi daha soyut mantıkların etkileri üzerine çalışmalar görece nadirdir. Bu çalışmada, piyasa ve din mantıklarının, dindar-muhafazakâr bir sermaye sahibi tarafından kurulan ve işletilen bir firmaya yönelttikleri çelişkili taleplerin, örgütün insan kaynakları uygulamalarında ne şekilde kendini gösterdiği ortaya konmaktadır. Araştırma verilerinin toplanmasında ve analizinde örnek olay yöntemi kullanılmıştır. Araştırma verileri, dindar-muhafazakâr sermayeyi temsil etmesi açısından MÜSİAD üyesi bir işveren ile yapılan derinlemesine görüşmeler vasıtasıyla toplanmıştır. Araştırma bulguları firmanın insan kaynakları uygulamaları üzerinde her iki mantığın da söz sahibi olmak için bir güç mücadelesi sürdürdüğünü, dindar-muhafazakâr mantığın personel seçimi ve işe alım sürecinde etkili olduğunu göstermektedir. Öte yandan fazla mesailer, ücret yönetimi, endüstri ilişkileri ve örgütsel iletişim gibi hususlarda piyasa mantığı hâkim görünmektedir. Araştırma bulgularının mevcut yazında önemli ölçüde ihmal edilen din mantığının örgütsel süreçlere hâkimiyetini göstermesi ve örgütlerdeki mantıksal çeşitliliği yansıtması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icfar/article/view/170THE IMPORTANCE OF TIME STUDY DONE ON THE PRODUCTION LINE IN THE PAINT WORKSHOP OF AN AUTOMOTIVE FACTORY2023-03-07T19:09:27+03:00Celalettin BAYKARAcbaykara@subu.edu.tr<p>Today markets, it has turned into a single global market as a result of the merger of local markets. Therefore, serious competition conditions have arisen among the producers. In this competitive environment, reducing production costs is the most important factor in order to be one step ahead of others. For this reason, manufacturers must keep all production stages under control within the scope of a constantly innovative and improvable production process. One of these processes is work study analysis. Which operation? In how much time? It should be clearly defined by whom it will be made on the production lines. These definitions basically need to be applicable, measurable and sustainable. The study in this paper covers the standard time optimization activity of the time study process, which is one of the work study components in a part of the production lines in the paint shop of an automobile factory. A rotation was applied between workstations to determine the most efficient state. As a result of the time analyzes made on the existing line, the bottleneck factors were identified, and new assignments were made to the production line according to the working experience and physical abilities of the employees, and the production line was rearranged according to the optimum standard time. Although there was no significant difference between the first average standard time of the production line and the last average standard time of the line rearranged, a slight decrease in the production cycle time was detected. It is seen that this process will yield more efficient results if time studies are made and recorded with more advanced equipment such as video recording, instead of using various lean production tools such as Kaizen for continuous improvement and time measurement with a stopwatch. The study also emphasizes the importance of new production methods developed with today's developing materials and equipment.</p>2023-02-08T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Frontiers in Academic Research