https://as-proceeding.com/index.php/icmar/issue/feedInternational Conference on Modern and Advanced Research2023-08-10T00:00:00+03:00ICMARinfoicmar@gmail.comOpen Journal Systems<div id="focusAndScope"> <p class="font_8">ICMAR conference is designed to bring together leading international and interdisciplinary research communities, developers, and users of advanced technologies and to discuss theoretical and practical issues in all the field of technologies.</p> </div> <div id="openAccessPolicy"> </div> <div id="history"> <p class="font_8">The contributions will be evaluated by the Scientific Committee. The papers approved by the scientific committee will be presented. All full papers in the conference that match with the topics can be published in the concept of <em>All Sciences Proceedings</em> as conference proceeding.</p> </div>https://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1244Sleep and Melatonin2023-07-31T15:03:47+03:00Mehmet ÖZSANmehmet_ozsan@hotmail.com<p>Sleep and melatonin are closely connected. Melatonin is a hormone naturally produced by the body, and it plays a crucial role in controlling sleep patterns. Its primary function is to maintain and synchronize the body's biological clock, influencing various biological and physiological processes. Additionally, melatonin contributes significantly to enhancing sleep quality. Among its essential roles are promoting cell renewal, bolstering the immune system, and regulating both sleep cycles and body temperature.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1245The Second Brain: The Mysterious Power Of The Intesties2023-07-31T15:08:37+03:00Mehmet ÖZSANmehmet_ozsan@hotmail.com<p>The intestines serve as more than just organs for digestion; they act as a "second brain." They represent one of the most intricate and enigmatic regions within our body, closely intertwined with the brain. Nerve cells and networks in the intestines have the capacity to influence our thoughts, emotions, and even our mood. We will delve into the role of the intestines as a "second brain," its impact on emotional well-being and cognitive abilities, as well as the crucial implications of gut health on our overall physical well-being.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1247WC Takviyeli AlCuMg Kompozitlerin Erimiş Tuz İçinde Üretimi ve Karakterizasyonu2023-07-31T15:42:31+03:00Mehmet Akkaşmehmetakkas@kastamonu.edu.trAbdelsalam Mohamed A. Elfghimehmetakkas@kastamonu.edu.tr<p>Toz metalurjisi yöntemi ile kompozitler elde edilerek malzemelere aşınma direnci, korozyon direnci, yüzey sürtünmesi ve yüzey gerilimlerinin arttırılması gibi mekanik özellikler kazandırılabilir. Hafiflik ve sağlamlık oranı açısından başarılı olan AlCuMg alaşımları ile çok iyi mekanik özelliklere sahip kompozit malzemeler üretilmektedir. Bu çalışmada, erimiş tuz içinde toz metalurjisi yöntemi ile AlCuMg toz karışımına, ağırlıkça farklı oranlarda (% 1, 3 ve 6) WC parçacıkları takviyesi yapılarak, kompozit numuneler üretilmiştir. Hazırlanan tozlar üç boyutlu turbula ile 3 saat süreyle karıştırılmıştır. Karıştırma işlemi sonrasında tozlar soğuk pres ile presleme işlemine tabi tutulmuşlardır. Soğuk presleme işleminde presleme basıncı olarak 300 MPa basınç uygulanmıştır. Sinterleme işlemi, 500 ℃ sıcaklıkta 3 saat süre ile uygulanmıştır. Üretilen numunelerin mikroyapılarını belirleyebilmek için taramalı elektron mikroskobu analizleri yapılmıştır. Mikroyapı sonuçlarından, WC parçacıklarının içyapıda homojen olarak dağıldığı tespit edilmiştir.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1248Erimiş Tuz İçinde B4C Parçacık Takviyeli AlCuMg Kompozitlerin Üretilebilirliğinin Araştırılması2023-07-31T15:47:32+03:00Mehmet Akkaşmehmetakkas@kastamonu.edu.trAbdelsalam Mohamed A. Elfghi mehmetakkas@kastamonu.edu.tr<p>Toz metalurjisi yöntemi ile kompozitler elde edilerek malzemelere aşınma direnci, korozyon direnci, yüzey sürtünmesi ve yüzey gerilimlerinin arttırılması gibi mekanik özellikler kazandırılabilir. Hafiflik ve sağlamlık oranı açısından başarılı olan AlCuMg alaşımları ile çok iyi mekanik özelliklere sahip kompozit malzemeler üretilmektedir. Bu çalışmada, erimiş tuz içinde toz metalurjisi yöntemi ile AlCuMg toz karışımına, ağırlıkça farklı oranlarda (% 1, 3 ve 6) B4C parçacıkları takviyesi yapılarak, kompozit numuneler üretilmiştir. Hazırlanan tozlar üç boyutlu turbula ile 3 saat süreyle karıştırılmıştır. Karıştırma işlemi sonrasında tozlar soğuk pres ile presleme işlemine tabi tutulmuşlardır. Soğuk presleme işleminde presleme basıncı olarak 300 MPa basınç uygulanmıştır. Sinterleme işlemi, 500 ℃ sıcaklıkta 3 saat süre ile uygulanmıştır. Üretilen numunelerin mikroyapılarını belirleyebilmek için taramalı elektron mikroskobu analizleri yapılmıştır. Mikroyapı sonuçlarından, B4C parçacıklarının içyapıda homojen olarak dağıldığı tespit edilmiştir.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1249Farklı ısıl işlem uygulamalarının(kuru hava, nemli hava ve infrared ışınım/kızılötesi) sucuklarınbazı kalite özellikleri üzerine etkisi2023-07-31T15:52:23+03:00Nuran ERDEMnuran.erdem42@gmail.comSüleyman GÖKMENnuran.erdem42@gmail.com<p>Araştırmamızda, fermente sucuklara 60°C’ de 15 dk boyunca farklı ısıl işlemler (kuru hava, ıslak hava, infrared ışınım) uygulanarak,sucukların bazı kalite özelliklerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır.En yüksek kuru madde değerinin kuru hava ile ısıl işlem uygulanan (KS) sucuk örneklerinde olduğu saptanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, en düşük protein değerlerinin ısıl işlem uygulanmamış kontrol (CS) örneklerinde olduğu;kuru hava, nemli hava ve infrared ışınım işlemlerinin örneklerin protein değerlerini artırdığı belirlenmiştir. Örneklerin kül içerikleri arasındaki farklılık istatistiki açıdan önemli (P< 0.05) düzeyde bulunmuş olupkontrol (CS) örneklerinin en yüksek (%0.98) kül değerine sahip olduğu belirlenmiştir.pH değeri en yüksek; infrared ışınım uygulanmış IS örneklerinde (4.91) belirlenmiş olup, bunu nemli hava uygulanmış NS örnekleri (4.80) ve kuru hava uygulanmış KS örnekleri (4.69) takip etmiştir. En düşük pH değerinin ise; ısıl işlem uygulanmamış CS (kontrol) örneklerinde (4.62)olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre; ısıl işlem uygulanmayan kontrol örnekleri (CS) en yüksek, infrared ile ısıl işlem uygulanan sucuk örnekleri (IS) ise en düşük su aktivitesi (aw) değeri göstermiştir. Kuru hava, nemli hava ve infrared ışınım işlemlerinin sucuk örneklerinin aw değerlerini artırdığı saptanmıştır.Elde edilen bulgulara göre farklı ısıl işlem uygulanmış sucuk örneklerinin L*, a* ve b* parametreleri arasındaki farklılığın istatiki açıdan önemli (P< 0.01) olduğu saptanmıştır. L* parametresinin en yüksek olduğu uygulamanın nemli hava uygulanan yöntem olduğu tespit edilmiştir.Infrared ve nemli hava yöntemleri uygulanmış örneklerin a* parametreleri kontrol (CS) örneğine kıyasla daha düşük; kuru hava yöntemi uygulanmış örneklerin a* parametresi ise kontrol örneğine kıyasla daha yüksek bulunmuştur.Isıl işlem uygulanan sucuk örneklerinin (IS, KS ve NS), ısıl işlem uygulanmayan kontrol (CS) örneklerine kıyasla daha yüksek b* parametrelerine sahip olduğu tespit edilmiştir.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1250THERMAL STABILITY AND THERMODYNAMICS OF THE DECOMPOSITION OF FERROCENE AND SOME OF ITS ONE-, TWO-, AND TRINUCLEAR DERIVATIVES2023-07-31T15:58:21+03:00A.I. Rustamovaaygun.rustamova1601@gmail.comA.N. Mammadovaygun.rustamova1601@gmail.comE.H. Ismailovaygun.rustamova1601@gmail.com<p>Mono-, bi-, and trinuclear derivatives of ferrocene (C5H5)Fe(C5H4)C(CH3)2OH (I), [С5Н5FeC5H4]2CCH3OH (II) and С5Н5FeC5H4]3COH (III) were synthesized, the thermal stability and thermodynamics of their decomposition reactions were studied. It is shown that when the samples are heated from room temperature to 700 °C in an inert gas flow, the residual mass of compounds I-III is 2.05, 20.24 and 66.96% of the initial mass, respectively, and these compounds decompose with the formation of nanosized iron/iron oxide and carbon particles. The decomposition of these compounds in an air stream leads to the combustion of these compounds with the formation of only iron oxide (III) in the form of a solid residue and carbon dioxide and water as products of the gas phase. The temperature dependences of the Gibbs free energy of the decomposition reactions of ferrocene and its derivatives in the range 600- 1500K have been determined</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1251CALCULATION of COMPRESIBILITY COEFFICIENT using THIRD VIRIAL COEFFICIENT over KIHARA POTENTIAL2023-07-31T16:04:04+03:00Elif Somuncuelf_smnc@hotmail.comBahtiyar A. Mamedovbamamedov@yahoo.com<p>Kihara potential has used to calculate the thermodynamic properties of complex real gases. In this study, the numeric method has been suggested for calculating compressibility coefficient using the third virial coefficient over Kihara potential. The accuracy of the numeric method has been tested by application to gas CH4. It was seen in this work that the obtained results for compressibility coefficient for CH4 are approximately agreement with the literature. It was seen that it gave results close to the literature in wide pressure and temperature ranges.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1252CALCULATION of FUGACITY COEFFICIENT using SECOND VIRIAL COEFFICIENT with STOCKMAYER POTENTIAL2023-07-31T16:07:55+03:00Bahtiyar A. Mamedovbamamedov@yahoo.comElif Somuncuelf_smnc@hotmail.com<p>In this work, proposed analytical formulae for calculating second virial coefficient using Stockmayer potential which are selected according to the structural properties of molecules, allow to calculate of many thermodynamic properties of polar real gases. Using this analytical formulae, fugacity coefficient of gases H2O has been calculated in wide temperature ranges using the second virial coefficient. The calculation results were compared with the literature and the results were found to be consistent.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1253Case Study: Simulating the Biochemical Decomposition Process of Different Organic Wastes2023-07-31T16:11:44+03:00Ilirjan Malollariilir.malo@gmail.comHasime Manajilir.malo@gmail.comSami Makolliilir.malo@gmail.comRexhina Bazajilir.malo@gmail.com<p>This paper aims to investigate the simulation of the biochemical degradation process for various types of organic waste. The study focuses on analyzing and understanding how different factors influence the breakdown and transformation of organic materials into useful byproducts, such as compost or renewable energy sources. Through utilizing a computational model, this research offers valuable insights into optimizing waste management strategies with potential environmental benefits. The growing concern over environmental sustainability has prompted increased efforts towards efficient utilization and disposal of organic waste materials. This paper addresses the need to explore innovative approaches to managing these wastes by simulating their biochemical degradation processes. Case studies showed that anaerobic digestion as an efficient method investigated the application of anaerobic digestion on agricultural waste materials within a rural community. The findings highlighted how anaerobic digestion effectively converted these organic wastes into biogas, reducing greenhouse gas emissions significantly while producing valuable energy resources through methane capture. It has also been tested that the biodegradation of mixed organic wastes, in contrast to simple anaerobic digestion, or composting is a significant method studied extensively for efficiently decomposing organic waste material. Examining these diverse case studies shows that simulating the biochemical decomposition process of organic wastes is crucial for developing sustainable waste management solutions. Anaerobic digestion proves to be an effective method for reducing greenhouse gas emissions and harnessing energy from agricultural waste materials. Preliminary findings indicate that variations in temperature significantly impact microbial activity involved in bioconversion processes leading to optimal decompositions within specific ranges suitable for respective type(s) of input material(s). Furthermore, it is observed that maintaining an appropriate balance between carbon-nitrogen ratios plays a vital role in fostering successful transformations while avoiding issues like the leaching of excess nutrients or undesirable byproducts.</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1254AISI 1050 çeliğinin kuru frezelenmesinde yüzey pürüzlülüğü analizi2023-07-31T16:16:43+03:00Mustafa Kuntoğlurustem.binali@selcuk.edu.trKübra Kayarustem.binali@selcuk.edu.trRüstem Binalirustem.binali@selcuk.edu.tr<p>Bu çalışmada AISI 1050 çeliğinin kuru frezeleme koşullarında işlenmesinde yüzey pürüzlülük analizi yapılmıştır. Bu maksatla kesme hızı, ilerleme ve talaş derinliği parametreleri kullanılarak frezeleme deneyleri yapılmıştır. İşlenebilirlik imalat sektöründe önem arz eden parametrelerde ilk sıralarda yer aldığı su götürmez bir gerçektir. Malzemenin özellikleriyle beraber işlem sonunda elde edilmesi istenilen iş parçasının özelliklerini işlenebilirlik konusu altında değerlendirilmesi doğru bir yaklaşımdır. Endüstriyel olarak çok kullanılan malzemelerden olan AISI 1050 çeliğinin işlenebilirliğinin iyileştirilmesi için optimizasyon yaklaşımının yanı sıra grafiksel ve istatistiksel değerlendirme yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda yüzey pürüzlülüğü ile ilgili ele alınan parametrelerden ilerlemenin en etkili parametre olduğu ve optimum yüzey pürüzlülüğü koşulları için kesme hızının yüksek, ilerlemenin düşük ve talaş derinliğinin düşük tutulması gerektiği ortaya konulmuştur</p>2023-07-31T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1255SOME NEW GENERALIZED CLASSES OF SEQUENCES OF FUZZY NUMBERS DEFINED BY A ORLICZ FUNCTION I2023-08-01T22:57:49+03:00Ayhan Esiayhan.esi@ozal.edu.tr<p>In this paper we introduce the concept of strongly A (p) − convergence of fuzzy numbers with respect to an Orlicz function and examine some properties of the resulting sequence spaces and ()-statistical convergence. It also shown that if a sequence of fuzzy numbers is strong () convergent with respect to an Orlicz function then it is ()-statistically convergent.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1256SOME NEW GENERALIZED CLASSES OF SEQUENCES OF FUZZY NUMBERS DEFINED BY A ORLICZ FUNCTION II2023-08-01T23:04:11+03:00Ayhan Esiayhan.esi@ozal.edu.tr<p>In this paper we introduce the concept of strongly A (p) − convergence of fuzzy numbers with respect to an Orlicz function and examine some properties of the resulting sequence spaces and ()-statistical convergence. It also shown that if a sequence of fuzzy numbers is strong () convergent with respect to an Orlicz function then it is ()-statistically convergent.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1257A Review of the Development of Solar Energy Capacity in Turkey2023-08-01T23:07:48+03:00Erşan Ömer YÜZERersanomeryuzer@hakkari.edu.tr<p>The recent energy crisis has compelled countries worldwide to focus on energy production using renewable energy sources. Consequently, renewable energy capacity has experienced significant growth, with solar energy playing a substantial role. Interest in solar energy systems is increasing day by day, leading to widespread installations of solar energy systems. Electricity generation based on solar energy, a crucial renewable energy source, has particularly witnessed substantial growth in developed countries. Turkey has emerged as one of the countries demonstrating progress in this field. As of June 2022, the solar-based installed electricity capacity in Turkey reached 8.479 MW, accounting for 8.35% of the total installed capacity. With this percentage, Turkey ranks among the top eight countries in Europe in terms of solar energy production capacity, surpassing many advanced European nations. This study examines the current status and development of solar energy capacity in Turkey, while also comparing it with other countries that have made significant strides in this area. Specifically, since 2019, there has been a rapid upward trend in solar-based electricity production, with an increase of approximately 3.5 MW. While this growth is significant in a short period, as solar energy applications for electricity generation continue to expand, countries will intensify their efforts to achieve targeted capacity increases at a faster pace.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1258Enhancing Electrical Characteristics of ZnO-based Varistors through TiO2 Doping2023-08-01T23:12:02+03:00Yousra Malaouiyousra.malaoui@univ-setif.dzFaiçal kharchoucheyousra.malaoui@univ-setif.dz<p>ZnO-based varistors are frequently employed in voltage surge mitigation applications due to their distinctive nonlinear current-voltage properties. The addition of TiO2 to ZnO varistors has been found to increase their electrical characteristics, such as the nonlinear coefficient and breakdown voltage. A theoretical investigation is undertaken in this work to evaluate the impact of TiO2 on the electrical properties of ZnO-based varistors. The findings reveal that TiO2 can operate as a pinning agent, inhibiting ZnO grain development and improving varistor uniformity. As a result, the nonlinear coefficient and breakdown voltage of the varistor rise. Furthermore, TiO2 can form secondary phases with ZnO, which can improve the electrical characteristics of the varistor even further. The results of this study provide a theoretical understanding of the effects of TiO2 on the electrical characteristics of ZnO-based varistors, and they can be used to design varistors with improved electrical properties.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1259Adaptation of Chatbot Confirmation and Usage Continuance Scale into Turkish2023-08-01T23:16:32+03:00Hatice YILDIZ DURAKhatyil05@gmail.comAytuğ ONANhatyil05@gmail.com<p>It is noteworthy that there is a gap in the literature on measuring the sustainability of students' experiences with chatbot technology. In this study, based on the framework proposed by Li, Lee, Emokpae, and Yang, (2021) for measuring the sustainability of students' experiences with chatbot technology, we adapted it for the context of this study. The scale has six factors (confirmation, understandability, reliability, responsiveness, assurance/trust, interactivity) and 18 items. The scale has a 7-point Likert scale. First of all, permission to adapt the scale into Turkish was obtained from the responsible author via e-mail. The scale was translated into Turkish by language experts. The translated scale was examined by two experts in the field of computer and instructional technologies. For the validity and reliability study of the scale, data were collected from university students. As a result of the application, construct validity was tested with confirmatory factor analysis. In this context, factor loadings were evaluated. Cronbach's alpha internal consistency coefficients were calculated. Data analysis was carried out using Lisrel 8.7 program. In the context of the results obtained, it can be said that sufficient evidence regarding the validity and reliability of the scale has been reached and a scale has been introduced to the national literature.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1260An Investigation on the Effect of Rolling Up Women’s Shirt Sleeves on Clothing Thermal Distribution2023-08-01T23:20:49+03:00Sertaç GÜNEYsertac.guney@selcuk.edu.trTülay GÜMÜŞERsertac.guney@selcuk.edu.tr<p>In garment design clothing dimensions, garment fit, and the thermal comfort of the clothing were defined among the important features. Most of these features are not changeable after production except for some clothing dimensions. At this stage, functional clothing can help the consumers to improve the clothing comfort according to individual demands. The aim of the research is to make ergonomic changes in the sleeves of the women’s shirts to improve the thermal comfort of the clothes on the existing shirt models. In this regard, the arm part was preferred as the region. Discomforts (sweating, odor, etc.) can be easily observed in the lower part of the arm because of the changes in the thermal balance between the body-clothing-environment. The easiest way to minimize the discomfort feelings is making a form change in the arm part (sleeve rolling, arm folding, etc.). Basic types of rolling up shirt sleeves were selected to compare with the non-rolled up form. Their effects on clothing thermal distribution were investigated in wear trials on subject during activity protocol (sitting up/down, walking, and putting up/down weights (books) through to shelf) managed to imitate the movements regularly done in office conditions. Temperature distributions on different body parts were investigated in thermal camera software (Flir İgnite Software). The experimental results show that ergonomically changes on women’s shirt sleeves influence the clothing surface temperatures. In the garment industry, functional and ergonomic designs on shirt sleeves should be defined for better clothing comfort in office conditions.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1261Liquid Level Control Interface Design on Simulink External Mode with Raspberry Pi2023-08-01T23:24:37+03:00Erdem Iltenerdemilten@balikesir.edu.trMetin Demirtaserdemilten@balikesir.edu.tr<p>Liquid level control in industrial applications is one of the classical control problems. The dynamic structure of two couple tank systems resembles many real systems such as boilers and oil refineries. It is the most controlled problem due to its non-linear structure and continuously changing phase properties. The liquid level of the tank is controlled by using a PI controller. The desired level is adjusted by using an ultrasonic sensor on the tank. The closed-loop system is operated by using a control interface designed by the Simulink program. The program prepared by Simulink is downloaded to Raspberry Pi over the Wi-Fi. The experimental input-output data of the system is provided by the external mode of Simulink. The user can adjust the speed of the fluid using the designed interface without a controller or control the liquid level by activating the controller on the same interface. This study provides great convenience to users to control and monitor the liquid level remotely.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1262Permanent Magnet Synchronous Motor Flux Observer Implementation with TI F28335 DSP for Electric Vehicle System2023-08-01T23:28:12+03:00Erdem Iltenerdemilten@balikesir.edu.trMetin Demirtaserdemilten@balikesir.edu.tr<p>This study represents a flux observer application for permanent magnet synchronous motor (PMSM) based electric vehicle (EV) system. Getting rid of speed sensors is very important for reducing EV cost. Firstly, motor control algorithm and observer algorithm are written on Simulink environment and download to TI F28335 DSP over USB by using Simulink Embedded Coder. Then the system is tested at variable speed which is changes every 10 seconds. The results show the performance of the flux observer estimation. It is seen that the flux observer successfully estimates the actual speed in most areas only expect for transients. The effectiveness of flux observer is proven via experimental results.</p>2023-08-01T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1263Üzüm Posasından Elde Edilen Aktif Karbon ile Altı Değerlikli Kromun Giderilmesi ve Mekanizmanın Araştırılması2023-08-02T15:06:56+03:00Feride N. TÜRKferidenaimeturk@karatekin.edu.tr<p>Üzüm posasının 800oC’de 2 saat piroliz yapılmasıyla üretilen aktif karbon ile altı değerlikli krom (Cr(VI)) giderilmesi incelendi. Krom giderme işleminin yalancı ikinci dereceden kinetik modele uyduğu ve kimyasal adsorpsiyonun uzaklaştırma işlemine hakim olduğunu gösterdi. pH = 1.5-2.0 kuvvetli asit ortamının, Cr(VI) giderimi için daha etkin olduğu belirlendi. Krom giderme mekanizması, elektrostatik çekim, indirgeme ve kompleksleşmeyi içeren kinetik çalışma ve karakterizasyon tekniklerinin kombinasyonu ile belirlendi. FTIR ve XPS analizleri sonucunda, aktif karbonun fonksiyonel gruplarının Cr(VI) indirgemede kilit rol üstlendiğini gösterdi. Fonksiyonel grupların dağılımını belirlemek için haritalama işlemi uygulandı. Sonuçta bu iki krom türünün öncelikle aktif karbon yüzeyinde dağıldığını gösterdi. Bu çalışmada üzüm posasından elde edilen aktif karbonun Cr(VI) giderimi için uygun maliyetli ve verimli olduğunu ortaya koydu.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1264Reducing Emissions and Promoting Environmental Sustainability in Spark-Ignition Engines with Isopropyl Alcohol Blends2023-08-02T15:17:20+03:00Idris Cesuricesur@subu.edu.trBeytullah Erenicesur@subu.edu.trAhmet Zenginicesur@subu.edu.tr<p>– Researchers employ various methods to reduce the emissions of pollutants emitted from engines. One approach to decrease the emission levels from spark-ignition engines without making any structural modifications is using alternative fuels. Isopropyl alcohol is used as an alternative fuel in spark-ignition engines. In this study, the effects of using different ratios of gasoline-isopropyl alcohol blends as fuels on exhaust emissions were investigated experimentally in spark-ignition engines. Mass percentages of 10% and 20% isopropyl alcohol were blended with gasoline fuel in the experiments. The experimental results revealed reductions in HC emissions at all engine speeds when different ratios of isopropyl alcohol blended fuels were used compared to gasoline fuel. The maximum reduction in HC emissions was observed with the 20% blend ratio. Reductions in NOx emissions were also obtained with 10% and 20% isopropyl alcoholgasoline blends. The study concluded that the use of 10% and 20% isopropyl alcohol blended with gasoline fuel resulted in reduced exhaust emissions from the engine. This leads to lower emissions released into the environment and provides an alternative fuel option to petroleum-based fuels.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1265Anne Bebek Bağlanması ve Kanıta Dayalı Uygulamalar2023-08-02T15:22:27+03:00Merve Yazarmerveyazar011@gmail.com<p>Anne bebek bağlanması prenatal dönemden başlayarak doğum sonu dönemde de devam eden bir süreçtir. Kadınların gebelik sürecinde annelik rolünü benimsemesi, postpartum dönemde anne-bebek arasındaki bağın oluşmasında oldukça önemlidir. Kadınlar gebeliklerinde ikinci trimesterin başlangıcına kadar, bebeğin zihinsel bir resmini oluştururlar. Gebeler kendileri için çok önemli ve değerli bir şeye sahip olduklarını düşünürler ve bu durum onlar için mutluluk ve gurur verici olur. Fetüs doğmadan önce ayrı olarak hissedilir ve doğum öncesi bir kişilikle donatılır. Gebelik ilerledikçe kadın, fetüsü kendi bedeninden farklı olarak bir birey olduğunu algılayarak fetüs ile etkileşime girer ve fetüs hem annenin bir parçası hem de yeni bir birey olarak sevilir hale gelir. Bununla birlikte annelerin çoğu, henüz doğmamış bebekleriyle konuşurlar. Yapılan randomize kontrollü bir çalışmada, gebelik döneminde 30, 32, 34 gebelik haftasında Leopold manevraları ile gebelerin elleri ile karınlarının üzerinden fetüsü palpe etmeleri sağlanmış ve gebelere yaptırılan bu girişim, gebelerin fetüsü kavramsallaştırdıklarını, fetüsleri ile iletişime geçtiklerini ve konuşma sayılarını arttırdıklarını gözlemlemişlerdir. Doğum sonu dönemde anne bebek bağlanmasını etkileyen uygulamalar arasında ise literatürde kanguru bakımı, dokunma ve masaj, sosyal destek, emzirme, yoga ve meditasyondur. Yapılan Cochrane incelemesinde kanguru bakımının bir ile üç aylık takipte emzirmeyi, bebek bakımı yönteminden anne memnuniyetini, bazı anne -bebek ilgili ölçütleri olumlu düzeyde arttırdığı belirlenmiştir. Bu araştırma anne-bebek bağlanmasını etkileyen kanıta dayalı uygulamaları ve önemi hakkında bilgi vermek amacıyla yapılmıştır.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1266An Algorithm for Image encryption based on chaotic maps 2023-08-02T15:27:41+03:00Herbadji Djamelherbadjidjamel@gmail.comHerbadji Abdarrahmaneherbadjidjamel@gmail.comIsmail Haddadherbadjidjamel@gmail.comBelmeguenaï Aïssaherbadjidjamel@gmail.comNadir Derouicheherbadjidjamel@gmail.comHichem Kahiaherbadjidjamel@gmail.com<p>In recent years, the use of chaotic maps in encryption has become an attractive research area, due to the advantages of chaotic maps that make it suitable for use in cryptography. In this paper we present a new image encryption algorithm based on dividing the image into four equal elements, where the direction and the key of encryption of each element is different from other ones. Firstly, Arnold s Cat Map is used to permute the positions of the image pixels. Secondly, the permutated image is divided into four equal elements; thirdly, the content of each image element is diffused by performing the XOR bit operation among two image elements sequentially. Finally, the first element of the produced image is diffused by using the Henon Map. Each element is diffused by performing the XOR bit operation with the element that came before it. The decryption operation uses the secret key and the first element permutated to decrypt the encryption image to obtain the original image. The algorithm is validated using security analysis, and the experimental results demonstrate that the algorithm is simple and effective.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1267Çevreye Çöp Atma Davranışının Norm Aktivasyon Modeli ile İncelenmesi2023-08-02T15:35:00+03:00Mustafa Bilgehan Kutlumkutlu@cumhuriyet.edu.tr<p>Tüketim faaliyeti sonucu ortaya çıkan çöpler çevre kirliliğinin oluşması, canlıların yutarak zarar görmesi, orman yangınlarının çıkması ve kamuya yarattıkları maliyetler gibi çok sayıda olumsuz etkiye sahiptir. Bu çalışmada bireylerin çevreye çöp atma davranışı anlaşılması amacıyla norm aktivasyon modeli kullanılmıştır. Araştırmada kesit analizi araştırma tasarımı kullanılmaktadır. Bu amaçla 18 yaş üzeri 549 katılımcıdan veri toplanmıştır. Kolayda örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda çevreye çöp atma davranışının bireysel çöp atma ve toplum yanlısı (prososyal) müdahale olarak iki boyutlu olduğu görülmektedir. Bireysel çöp atma davranışı çöpün uygun çöp tenekesi buluncaya kadar taşınması ya da otomobilin camından atılmaması gibi bireyin kendi eylemleri ile ilgilidir. Bunun yanında tolum yanlısı müdahale başkalarının çevreye çöp atmasının engellenmesine yönelik bireylerin davranışları içermektedir. Araştırma bulguları bireylerin çevreye çöp atma davranışının norm aktivasyon modeli ile açıklanabileceğini göstermektedir. Çevreye çöp atma davranışının ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlarla ile ilgili bireylerde farkındalığın artması, çöplerle ilgili daha fazla sorumluluk üstlenmelerini sağlamaktadır. Bunun yanında bireylerin çöplerle ilgili sorumluluğu üstlenme düzeyleri kişisel normlarını olumlu bir biçimde etkilemektedir. Hem bireysel çöp atma hem de toplum yanlısı müdahale davranışları bireylerin kişisel normlarında olumlu etkilendiği araştırma sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kadınların erkeklere göre çevreye çöp atma davranışında daha sorumlu davrandıkları görülmektedir. Türkiye’de yürütülen bu çalışmanın çevreye çöp atma davranışı ile ilgili sınırlı çalışmanın bulunduğu sosyal pazarlama alanına katkıda bulunması beklenmektedir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1268Physical and mechanical properties of cement-based mortars reinforced with treated date palm fibres2023-08-02T15:38:42+03:00Mohammed Nadjib AZIEZaziez.mednadjib@yahoo.frAbderraouf ACHOURaziez.mednadjib@yahoo.fr<p>In recent years, there has been growing interest among researchers in utilizing natural fibers as reinforcements in construction materials. This study aims to examine the impact of date palm fiber content and the combined treatment on the physical and mechanical properties of cementitious mortars reinforced with fibers. Prismatic specimens of cementitious mortar, measuring 40x40x160 mm and consisting of cement, sand, water, and fiber, were prepared with a water-cement ratio of 0.5 (W/C = 0.5). The fibers were incorporated into the cement at various mass percentages relative to the binder: 0.5%, 1%, and 1.5%, both in their raw form and after undergoing treatments (heating at 80C + 0.5% NaOH and heating at 80C + 1% NaOH). The results indicate that the compressive strength decreases as the fiber content increases. Notably, the combination of heat treatment followed by an alkaline solution of 1% NaOH demonstrates a significant positive effect on the performance of the mortar.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1269Patolojik Miyopi hastalığının tanısında VGG16 ve Resnet50 mimarilerinden esinlenerek oluşturulan yeni bir sinir ağı modeli2023-08-02T15:44:09+03:00Fatma Akalınfatmaakalin@sakarya.edu.tr<p>Miyop uzağı görme yetisinin azalması sonucunda oluşan bir göz rahatsızlığıdır. Tüm seviyelerindeki prevelansı son 30 yılda hızlı bir artış göstermiştir. Aynı zamanda 2050 yılına kadar tüm dünya nüfusunun %49.8’ini oluşturması beklenmektedir. Küresel nüfusun büyük bir kısmını oluşturan miyop hastalığına ilişkin vakalar, genellikle aşırı eksenel göz büyümesi ile ilişkilendirilmektedir. Buna ek olarak keratoconus ve nükleer katarakt miyopa neden olan nadir diğer rahatsızlıklardır. Miyopa neden olan olası bu durumların yanı sıra patolojik miyopi isimli özel bir miyop kategorisi de mevcuttur. Görme yetisinde hızlı değişiklikler oluşturan patolojik miyopi, körlüğe neden olabilme ihtimaline sahiptir. Yaşam kalitesini ve üretkenliği olumsuz etkileyen patolojik miyopinin tespitinde yüksek maliyet gerekirken doğru tanı için dünyada yeterli uzman yoktur. İvedi teşhis gerektiren patolojik miyopi hastalığında yapay zekanın entegrasyonu ile karar destek sistemi inşa etmek gereklidir. Böylece kişisel hassasiyetlere takılmaksızın standart bir doğruluk oranı ile insanlığın faydasına olacak önemli bir görev gerçekleştirilecektir. Bu hususta sunulan çalışmada fundus görüntüleri vasıtasıyla CNN tabanlı bir sistem önerilmiştir. VGG16 ve Resnet50 mimarilerinden esinlenerek oluşturulan bu sinir ağı modeli ile gerçekleştirilen eğitim sonucunda %100 başarı oranı ve 1.0119e-05 kayıp değeri elde edilmiştir. VGG 16 ve Resnet 50 transfer öğrenme mimarilerine kıyasla daha kararlı, istikrarlı ve başarılı sonuçlar üreten bu mimarinin tıp alanında verilmesi planlanan kritik kararlar için bir karar destek sistemi oluşturması hedeflenmektedir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1270İstatistiksel ve Geometrik İlişkiye Dayalı Yeni Bir Sentetik Veri Üretme Yaklaşımının Geliştirilmesi 2023-08-02T15:48:04+03:00Fatma Akalınfatmaakalin@sakarya.edu.tr<p>Makine öğrenmesi, verileri analiz etmek ve değerlendirmek için kullanılan bir çerçevedir. Bu çerçeve ile belirlenen görevlerin makineler tarafından gerçekleştirilmesi hedeflenir. Bu hususta makine öğrenmesi yaklaşımının sahip olduğu potansiyelin açığa çıkarmak için veri önemli bir kriterdir ve kategoriler arası dengeli, kaliteli ve yeterli veri kümesi vasıtasıyla başarılı çıkarımlar yapmak mümkündür. Ancak yasal sınırlamalar, etik kurallar, maliyet parametresi ve yetersiz veri temini makine öğrenmesinin başarısını olumsuz etkileyen engellerdir. Bu engelleri aşmak için sentetik veri üretme, gerçek dünya problemlerinde bir çözüm noktası sunar. Bununla birlikte sentetik veri üretimine ilişkin standart bir çerçeve yoktur. Bu çalışmada istatistiksel ve geometrik temele dayanan yeni bir sentetik veri üretme yaklaşımı önerilmiştir. Böylece tanımlanabilir, hassas ve kritik bilgilerin kullanılması engellenecek ve gizlilik korunacaktır. Pahalı bir süreç sunabilen veri etiketleme ve veri toplama aşamalarında düşük maliyetli bir çözüm geliştirilecektir. Ek olarak sentetik veri üretme yaklaşımı ile artan veri sayısı ile doğru orantılı olarak eğitim başarısı iyileştirilecektir. Bu doğrultuda sunulan çalışmada yeni bir sentetik veri üretme yaklaşımı önerilmiştir. Dört ayrı kategoriye sahip lenfoma veri kümesine uygulanan sentetik veri üretme yaklaşımı ile veri sayısı iki katına çıkarılmıştır. Ardından yapay zeka ve bulanık mantık yöntemlerinin birlikte kullanıldığı ANFIS yöntemi ile orijinal ve zenginleştirilmiş veri kümeleri sınıflandırılmıştır. Sınıflandırma sonucunda orijinal ve zenginleştirilmiş veri kümeleri için sırasıyla %45 ve %75 doğruluk oranları elde edilmiştir. Çalışma sonucunda orijinal verilerin dinamiğinde üretilen sentetik veriler ile artan veri çeşitliliğinin doğruluk oranında sunduğu başarı, önerilen yaklaşımın gelecekte bir karar destek sistemi olarak kullanılmasına işaret etmektedir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1271Synthesis on the Shear Wave Velocity of Engineering and Seismic Bedrocks in Northern Algeria based on Recent Experimental Investigations2023-08-02T15:51:25+03:00Khalissa Layadikhalissa.layadi@craag.edu.dz<p>In the field of civil engineering, knowledge of good rocky ground resistant to collapse minimizes the level of seismic risk, often known as the “engineering bedrock”. In lithology, it overlays a harder rock known as “seismic bedrock”. The latter is a transition zone between the earth's crust and the surface layers. It is sometimes impossible to carry out deep drilling and investigation techniques to define the engineering substratum for the foundations; in this case we rely on the seismic regulations. In Algeria, after the 2003 Boumerdès earthquake, seismology studies were expanded in order to better understand the Algerian crust on both the marine and continental sides. Furthermore, studies on seismic risk reduction in urban environments are increasingly focusing on the phenomenon of site effects or local amplification. Several experimental studies conducted in Algeria as part of seismic microzoning programs have defined the existence of these two substrate interfaces by identifying the natural frequencies of the ground. In this work, we describe the findings of numerous key research that reached the seismic bedrock in Algeria. It is classified as having two geological natures: Mesozoic with a shear wave velocity, Vs, less than 3000 m/s, and metamorphosed Paleozoic with Vs greater than 3500 m/s.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1272HIGH TEMPERATURE BEHAVIOR ON THE PROPERTIES OF FIBER CONCRETE2023-08-02T15:54:51+03:00Redha Benalir.benali@univ-batna2.dzTarek Mansourir.benali@univ-batna2.dzBadis Mazouzr.benali@univ-batna2.dz<p>Despite the fact that concrete has a good behavior at ambient temperature, this is not true under fire conditions, as it can exhibit thermal instability which may occur in several forms. The introduction of polypropylene fibers into the concrete composition has been proved to be an effective technique to overcome the risk of thermal instability and possible bursting perils. The objective of the present manuscript is to describe the impact of polypropylene fibers on the behavior of heated concrete subjected to heating and cooling cycles at temperatures of 200, 450 and 600 °C respectively for six hours,through a series of experimental tests on mass loss, porosity, compressive and tensile strength. For this purpose, mixes were prepared with a water/cement ratio with the incorporation of polypropylene fibers with a rate varying from 0.5 to 1.5%. These fibers were added in order to improve the thermal stability and to prevent the concrete from splitting. The results show that a considerable loss of strength was noticed for all tested specimens. The relative compressive strengths of the concretes containing polypropylene fibers were higher than those of the concretes without fibers. Also, a greater loss of mass of the polypropylene fibers compared to those without fibers was noticed whenincreasing the temperature. The flexural tensile strength of the concrete was more sensitive to elevated temperatures than the compressive strength and a rapid increase in porosity was observed for the fiber-reinforced concrete compared to the reference concrete.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1273Kahramanmaraş Depremi Yaşamış Gebe Kadınların Emzirme Yaklaşımları: İki Vaka Sunumu2023-08-02T16:00:10+03:00Ayşe Çuvadaraysecuvadar@karabuk.edu.trZühal Çamuraysecuvadar@karabuk.edu.tr<p>Acil durumların gebelik ve emzirme üzerine büyük olumsuz etkisi vardır. Kanıtlara rağmen, önerilen beslenme uygulamaları genellikle acil durumlarda uygulanmaz, bu da anne ve bebek sağlığını etkiler. Bu 2 vaka sunumunun amacı; depreme maruz kalmış gebe kadınlarda doğum sonrası emzirme yaklaşımlarını değerlendirmektir. Nitel çalışma desenine göre tasarlanan olgu sunumu çalışmasında, deprem deneyimi yaşamış 2 gebe ile doğum sonu dönemde görüşüldü. Çalışmada gebelerle birebir görüşülerek oluşturulan 15 soruluk sosyo-demografik verilerin sorgulandığı Katılımcı Bilgi Formu formu ve 9 adet deprem ve emzirmeye yönelik bilgilerin sorgulandığı yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanıldı. Her bir görüşme yaklaşık 40-50 dakika kadar sürdü. Gerekli onamlar alınmıştır. Şubat’ın 6’sında deprem sırasında gebe olan iki kadınla görüşülmüştür. Her iki vakada da benzer durumlar ifade edilmiştir. Gebelikte depremi deneyimlemek korku ve anksiyeteye neden olmuştur. Gebe ve emziren kadınların acil barınma koşulları gibi temel gereksinimlerine ek olarak, bu çalışmadan elde edilen ana bulgular şunlardır: eşlerin ve aile desteğinin merkezi rolü, diğer annelerle deneyim ve uygulama paylaşımı için alan ihtiyacı, uyku problemi, yalnız kalamama, psikososyal desteğe ulaşamama, yaşanan korkunun yetersiz süt üretimine neden olması, yeterli emzirme desteğinin olmaması, beslenme için anne sütüne ek olarak formula kullanma ihtiyacı. Deprem sırasında ve sonrasında, mevcut şartlar gebe ve emziren kadınların özel ihtiyaçlarını her zaman karşılayamayacak gibi görünüyordu. Yönetim planları, politikalar ve prosedürler geliştirmek ve acil durum müdahalesinin tüm seviyelerinde ve sektörlerinde gebe, emziren kadınların ve bebeklerin beslenmesine ilişkin iletişim, duyarlılık ve eğitim sağlamak acildir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1274Volkanik arazilerde açık işletme madenciliğinin çevresel etkileri: Isparta Darıderesi örneği2023-08-02T16:03:53+03:00Mehmet Özçelikozcelikmehmet@sdu.edu.tr<p>Açık işletme madenciliğinin çevresel etkileri diğer madencilik yöntemlerinden daha fazladır. Maden yatağında açık işletme yöntemi ile üretim yapılması ile arazinin topoğrafyası değişmektedir. Açık işletme yönteminde üretim yönteminin yanlış planlanması sonucunda teknik sorunları ortaya çıkarmaktadır. Bunların en çok bilinen örnekleri kütle hareketleri, şevlerin duraylılığı ve ocak tabanlarında aşırı su basması gösterilmektedir. Bunlar teknik sorun olmasına rağmen aynı zamanda çevresel sorunu oluşturmaktadır. Maden sahalarındaki maden üretiminin teknik olarak en hızlı şekilde, en verimli ve çevresel etkisinin en az olacak şekilde üretilmesi gerekmektedir. Bunun için jeolojik yapıya, hidrolojik özelliklere, ocak alanı ve derinliğine, mevcut toprak, bitki örtüsü ve iklim şartlarına, üretim yerlerinde meydana gelen yüzey hareketleri, dikkatli ve düzenli olarak gözlenmesi ve analiz edilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada; Darıderesi (Isparta) civarındaki volkanik arazilerde yapılan/yapılacak olan açık işletme madenciliğinin çevresel etkileri incelenmiş ve çözüm önerilerinde bulunulmuştur.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1275HAVA ARAÇLARI AYDINLATMA SİSTEMLERİNİN ÜRETİMİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ2023-08-02T16:08:12+03:00Yusuf Kayaasofuoglu@ogu.edu.trMehmet Alper Sofuoğluasofuoglu@ogu.edu.tr<p>Bugünlerde, hava taşıtlarının kullanımı ivme kazanmaktadır. Sürekli ilerleyen teknoloji sayesinde, güvenilir ulaşım alternatiflerinden biri olan hava taşıtlarında kullanılan bileşenlerin ve donanımların dayanıklılığı hayati öneme sahiptir. Aydınlatma sistemleri, hem hava taşıtlarında hem de otomobillerde kritik birer bileşendir. Bu çalışmada, ilk olarak bir fabrikadaki aydınlatma sistemi montaj hattındaki sorunlar proje tabanlı bir analize tabi tutulmuş ve 5 farklı problem tespit edilmiştir. Bu sorunlar sızdırmazlık, lens yüzeyindeki çizikler, enjeksiyon eksikliği, soket eksikliği ve kırık gövdedir. Montaj hattındaki hatalar incelendiğinde, en yaygın hatanın geometri ile ilgili sızdırmazlık sorunu olduğu belirlenmiştir. Üretilen aydınlatma sisteminin üst/orta paket bileşeninin hammaddesi, üretim parametreleri ve üretim tekniği incelendiğinde, sıcak kaynak cihazının zamanla aşınması ve geometrinin ekseni kaydırmasından dolayı sızdırmazlık hatası verdiği veya kaynak yapamadığı anlaşılmıştır. Gerçekleştirilen geliştirme çalışmaları sonucunda, sıcak kaynak makinesindeki standart parçanın ayarının kısıtlanması ve enjeksiyon makinesine yapılan müdahalelerle orta paket hata oranı %1,45’ten %0,95'e düşürülerek sorun çözümlenmiştir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1276CHALLENGES OF THE DEVELOPMENT OF THE FINANCIAL SYSTEM IN ALBANIA2023-08-02T16:23:35+03:00Zamira Veiziveizizamira@outlook.comRovena Begaveizizamira@outlook.com<p>This article aims to present an overview of the financial system in Albania, emphasizing the current reality, the progress achieved and the challenges that still need to be addressed. After the period of communism, Albania has experienced a long road towards the modernization and development of the financial system. The transformation from a planned economy to a market economy has brought significant changes in the structure and operation of the financial system in the country. Thus, over the years, the financial system has had a stable and ever-increasing development, both from an architectural and institutional point of view, as well as from a legal and regulatory point of view. While the non-banking sector has its early beginnings quite modest, since 1996 with the creation of the state stock exchange (Tirana Stock Exchange), which was never included in the privatization process, keeping the capital market in a stagnant phase. Also, the liberalization of the insurance market began only after 1998, while the first stages of the development of collective savings and investment schemes (pension and investment funds) began to be created after 2012. In recent years, Albania has made considerable progress in the financial sector and has taken important steps towards modernization and harmonization with international standards. This article will examine the development of the financial system in Albania over the years, focusing on the progress and challenges it faces.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1277Zero Carbon Building Methods Based on the Use of Renewable Energy Sources to Reduce CO2 Emissions2023-08-02T16:27:29+03:00Marouane Samir Guedouhmerouanesamir.guedouh@univ-batna.dzMohamed Amine Khadraouimerouanesamir.guedouh@univ-batna.dzHocine Sami Belmahdimerouanesamir.guedouh@univ-batna.dzSalima Amranemerouanesamir.guedouh@univ-batna.dz<p>This research aims to minimize the CO2 emissions emitted by the building of restoration character. Rising global concern about the anthropogenic effects of climate change has helped find solutions to combat this phenomenon. Energy consumption based on fossil fuels is still dominant in the world today, and the reserves of its energy resources are limited. In this regard, several commitments and codes are proposed and adopted for a low-energy world and for desirable environmental conditions. Through the analysis of a restaurant sample and the simulation method, this study focuses on the paths toward a zerocarbon building; the strategies developed are linked to ecological technologies based on renewable energies of a sustainable and economical "Zero Carbon Building" model.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1278Effects of Synthesis Conditions on Magnetic Field Sensitive Colloidal Nanoparticle Properties2023-08-02T16:33:23+03:00Serhat Küçükdermencikucukdermenci@balikesir.edu.tr<p>The first step for new developments in nanotechnology, which includes the design, fabrication and functional use of nanostructured materials and devices, is the synthesis of nanoparticles. The size of nanoparticles in magnetic fluids can be controlled by various synthesis methods. In addition to particle size, the use of surfactants can also add new features to the system. Particles that are generally well soluble in water are easy to use for some applications. Magnetic fluids, in other words ferrofluids, are colloidal suspensions of magnetic nanoparticles. Magnetic fluids are a hybrid structure with fluidity of fluid and magnetism of solid magnetic materials. These structures, which react to the magnetic field, can be used in magneto-optical and magneto-caloric studies. In this study, "high temperature hydrolysis reaction" method was used to synthesize magnetic field sensitive colloidal nanoparticles. In order to observe the effects of the change in reaction conditions on the synthesis, the main synthesis conditions to be compared later were determined. Modified syntheses were formed by changing one of the main synthesis reaction conditions and keeping the others constant, and the effects of the changed condition on the synthesis were observed. In the study, the effects of NaOH/DEG ratio, PAA amount, FeCl3 amount and reaction temperature criteria on the synthesized particle were investigated. Thus, an idea has been gained about how these properties should be adapted to synthesize particles with the desired properties.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1279Preparation and Characterization of Eco-friendly Plywood Produced with Waste Polystyrene2023-08-02T16:37:55+03:00Süheyla Esin Köksal esinkoksal@ibu.edu.trOrhan Kelleciesinkoksal@ibu.edu.tr<p>In this study, polystyrene (PS) has been melted using gasoline and used as an adhesive in Plywood production. Nowadays, thermoset resins which have formaldehyde emission are used in Plywood production. This study aims to enable the recycling of waste polystyrene and produce eco-friendly Plywood. Beech veneer (BC) with a thickness of 2 mm is used as the wood material. On top of the BC, PS sheets with the same width and length dimensions, but with a thickness of 5 mm, were placed. Then, gasoline was sprayed onto the PS sheets. In this way, 6 layers of BC and 5 layers of PS plates were overlapped together and cold-pressed under 4 bar pressure for 24 hours without using any heat during the process. Similarly, 3 pieces of 3 mm Medium Density Board (MDF) and 10 mm PS plate (20 kg/m3 ) were overlapped each other and then cold-pressed. MDFs bonded with polyurethane (PU) and polyvinyl acetate (PVA) were also prepared in 3 layers. Afterward, analysis samples were cut from these materials. Mechanical and physical characterization of the samples was conducted according to TSE (Turkish Standards Institution) standards, including bending, tensile, screw holding, density, water absorption, and thickness swelling analyses. According to results, it has been determined that the sample produced with PU has the highest mechanical strength and physical durability. The samples produced using melted PS exhibit mechanical strength and physical resistance above the standards. As a result of the study, it is concluded that waste PS, after being melted with gasoline, can be used as an adhesive in plywood production. Thus, eco-friendly plywood without formaldehyde emissions can be manufactured.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1280Biosurfactants for Environmental Application2023-08-02T16:42:34+03:00Abdelhakim Bouroubahakimbourouba.phd@gmail.comSamira Ferhathakimbourouba.phd@gmail.comRedha Alouaouihakimbourouba.phd@gmail.com<p>Microbial surfactants, commonly referred to as biosurfactants, are a class of surface-active molecules that originate from a diverse array of microorganisms. Which are small compounds with surfaceactive properties that are being widely studied in various industries. This research highlights the importance of selecting the right microorganism and carbon source for biosurfactant production, as they influence the chemistry and cost of production. The focus of biosurfactant applications has been on environmental uses, particularly in bioremediation of contaminated soils containing persistent pollutants like hydrocarbons and heavy metals, which aids in emulsification and solubilization of pollutants, facilitating in-situ biostimulation and bioaugmentation. Also mentions that biosurfactants have low toxicity but can have biocidal effects at higher concentrations. The use of alternative substrates, such as organic waste materials and solid-state fermentation, is gaining interest to enhance biosurfactant production and explore applications within a circular economy framework. This study concludes by stating that the review summarizes recent research on the environmental use of biosurfactants as alternatives to conventional chemical surfactants, and it discusses novel strategies for their production and applications.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1281Farklı Açı ve Sayılardaki Dikdörtgen Prizma Modelinde Kanatçıkların Güneş Hava Kolektörü Performansına Etkisinin Sayısal Analizi2023-08-02T16:47:38+03:00Murat ÖZTÜRKerdemciftci@gazi.edu.trErdem ÇİFTÇİerdemciftci@gazi.edu.tr<p>Dünyada artan enerji talebi doğrultusunda yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyaçların doğrultusunda yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalı enerji üretebilen sistemler üzerinde performans artışı sağlamak için pek çok araştırma yapılmaktadır. Bu çalışmada da güneş enerjisinden faydalı enerji elde etme noktasında en temel sistemlerden biri olan güneş hava kolektörlerinin performansında artış sağlamak için farklı modifikasyonlar uygulanmış ve ANSYS Fluent yazılımı aracılığıyla Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) yaklaşımı kullanılarak geliştirilen sistemin sayısal analizi yapılmıştır. Geliştirilmiş olan bu sistem dikdörtgen prizma modelindeki kanatçıkların düz saç plaka şeklindeki emici yüzeye, akış yönüne göre 45 ve 90’lik açılar ile entegrasyonuna sahiptir. Ayrıca 6 ve 12 adet kanatçık sayıları ile de sistem performansındaki değişimler incelenmiştir. Bu bağlamda düz saç plakalı emici yüzeye sahip güneş hava kolektöründe 317,37 K hava çıkış sıcaklığı elde edilirken, 90 derece açı ile konumlandırılmış 6 adet kanatçıklı sistemden 321,57 K, 12 adet kanatçıklı sistemden 308,14 K hava çıkış sıcaklığı elde edilmiştir. Bunun yanı sıra akışa 45 açı ile konumlandırılmış sistemden 6 kanatçıklı emici yüzeyde 314,43 K, 12 kanatçıklı emici yüzeyde 326,18 K hava çıkış sıcaklıkları elde edilmiştir. 2,7 m/s hava akış hızı ile yapılan bu analizler de maksimum performans 12 adet kanatçığa sahip 45 açı ile konumlandırılmış olan güneş hava kolektöründen elde edilmiştir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1282Impact Toughness of TIG Double-Sided Arc Welded Thick Dissimilar Plates2023-08-02T16:52:43+03:00Tanju TEKERtanjuteker@cumhuriyet.edu.trAhmet GÜNEŞtanjuteker@cumhuriyet.edu.tr<p>Welding is used in manufacturing in all engineering industries. In this study, thick dissimilar steels were welded using double-sided tungsten inert gas (TIG) welding. Microstructural changes of joints were detected by using optical microscope (OM), X-Ray diffraction (XRD). Impact toughness of joints were determined by notch impact test. Fracture surface morphology was evaluated by SEM. A strong metallurgical bond appeared in the welding of the thick dissimilar plates. Full penetration was achieved without additional metal and welding gap. The widening and deepening of the weld pool increased the impact performance</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1283Upper Mantle beneath Tunisia from Joint Shear-Wave Splitting and Rayleigh Wave Dispersion Analysis2023-08-02T16:57:08+03:00Zohir Radizohir.radi@craag.edu.dzKhalissa Layadizohir.radi@craag.edu.dz<p>The current study aims to continue the analysis of the seismic anisotropy of Tunisia region and complete the previous studies of northwestern Africa, which helped to identify the deformations of the crust and the upper mantel, allowing us to obtain a geodynamic scenario for the southwestern Mediterranean. Tunisia is located on the boundary between the African and Eurasian plates. We used the method of splitting the shear wave SKS analysis of data from nine broadband seismic stations installed in Algeria, Tunisia, and the surrounding islands, Sardinia and Sicily, to explore the seismic anisotropy of this study area. We obtained 2D tomography of the shear wave velocity, Vs, structure of lithosphere and upper mantle depths ranging from 50 to 300 km using the Raleigh wave dispersion curve with the twostation technique in the 10-200 sec period domain. After analyzing hundreds of seismic data, we obtained the following results: multi-layer seismic anisotropy beneath TAMR and THTN seismic stations installed in northern Tunisia, while the southern station TATN has a single layer. The results of Vs-structure imaging of the second method also confirmed these results of the direction and depth of the deformed layers. Four distinct velocity bodies were found: two with low values (Vs is ~ 4 km/s) in the west and the east, and two with high values (Vs is ~ 5.5 km/s) in the north and the south of the study area.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1284Body Wave Velocities and Azimuthal Seismic Anisotropy of Nanostructure Polymorphs of Silica under High Pressure2023-08-02T17:07:55+03:00Saliha Belabaszohir.radi@craag.edu.dzKhalissa Layadizohir.radi@craag.edu.dzZohir Radizohir.radi@craag.edu.dzMahmoud Hamlaouizohir.radi@craag.edu.dz<p>In this study, the elastic body wave velocities and seismic anisotropy of two high-pressure polymorphs of silica, stishovite and CaCl2-type, are obtained in 0-80 GPa of earth's pressure mantle at zero temperature from their elastic constants tensor. This last were obtained previously using Density Functional Theory in 0-80 GPa based on reducing an interacting many-electron problem to a singleelectron problem by Radi et al. (2023b). In order to estimate the theoretical VP and Vs in 0-80 GPa of the two polymorphs of SiO2, we considered the results of Radi et al. (2023b) dependence of bulk modulus, shear modulus, and density with pressure. Our obtained results of seismic wave velocities showed that Vs varies very little with pressure, from 7.1 (at 10 GPa) to 7.9 (at 80 GPa) km/s, whereas the variation of VP is significant, ranges from 11.5 to 13.5 km/s. The azimuthal anisotropy variation showed that S-wave is strongly anisotropic than P-wave, with a decrease of 60 and 10% at 40 GPa phase transition pressure defined previously by Radi et al. (2023b) using the Gibbs free energy formulas and enthalpy difference results. Our obtained results may be relevant in understanding the deep Earth structure from the geophysical implication of the stishovite and CaCl2-type transformation.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1285Evaluation of the Wear Characteristics of Different Cold Tool Steels2023-08-02T17:18:02+03:00S. Osman YILMAZtanjuteker@cumhuriyet.edu.trTanju TEKERtanjuteker@cumhuriyet.edu.trİ. Savaş DALMIŞtanjuteker@cumhuriyet.edu.trAnıl ERİŞENtanjuteker@cumhuriyet.edu.tr<p>Cold work tool steels are steels containing high carbon and chromium. It has good machinability when hard and pre-treated. Heat treatment was carried out in selected tool steels. The effect of heat treatment on structure and wear behavior of different tool steels was investigated. Heat treated samples were examined with optical microscopy (OM) and XRD analysis. Test materials were subsequently tested wear test by using pin on disk. The best wear performance was obtained from the sample having the smallest and homogenous distributed carbides. The rise in wear strength was accredited to the softer retained austenite to the harder martensite phase and metal structure in the form of fine carbide. The wear resistance of S1 steel was minimum.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1286REGIONAL ANALYSIS OF POVERTY LINE BASED ON INCOME USING PURCHASING POWER PARITY THROUGH STATISTICAL METHODS: AN EXAMPLE OF TURKEY FOR THE YEARS 2014-20212023-08-02T17:31:43+03:00Tunahan TURHANtunahanturhan@sdu.edu.trCengiz GAZELOGLUtunahanturhan@sdu.edu.tr<p>Purchasing power and the poverty line are different concepts, however, they are interrelated subjects. A comparison of purchasing power and the poverty line for Turkey can be made using statistical methods. The data used in this study are based on the Income and Living Conditions Survey, which was initiated by the Turkish Statistical Institute in 2006, and stratified, multistage, and cluster sampling methods, which are probability sampling methods, were used when collecting these data. The study initially examined the changes in the number of poor people and the poverty line, based on the fixed index method, taking 2014 as the base year, for the years 2014-2021. Subsequently, changes in the number of poor people and the poverty line were calculated for the same years using the variable index method. As the method used is based on the logic of the variable basis, the results were obtained by considering each calculated year as the base compared to the previous year. The findings obtained related to the considered period were presented with the help of graphs and tables.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1287STATISTICAL ANALYSIS OF EDUCATION EXPENDITURES IN HIGHER EDUCATION: THE CASE OF TURKEY BETWEEN 2011- 20212023-08-02T17:35:57+03:00Tunahan TURHANtunahanturhan@sdu.edu.trCengiz GAZELOGLUtunahanturhan@sdu.edu.tr<p>The economic growth and structural change of countries are significantly influenced by physical and human capital. Education stands at the forefront of the essential components of human capital. As the level of education increases, human capital is positively affected and grows. This study aims to examine education expenditures in Turkey between 2011-2021 using statistical methods. The research focuses on both the total amount of expenditures made and the average expenditure per student. Additionally, the equivalent of the expenditures in dollar exchange rate has been included in the calculations. For the classification of the data, a hierarchical clustering method called the Between-Groups Linkage method has been used. In this method, the similarities and differences between the data have been determined using the Euclidean distance measure. As a result, a tree diagram (dendrogram) has been created, the analysis of which can identify different groups and similarities. Furthermore, graphs based on the year have been drawn to make the data more understandable and readable, and comparisons have been made. These graphs show how education expenditures in Turkey have changed over time and which years showed increases or decreases. In this way, the trends and tendencies of education expenditures can be better understood. This study aims to examine the changes and comparisons on a yearly basis by statistically analyzing education expenditures in Turkey. Such studies can help us better understand the impact of education expenditures on economic growth and the development of human capital.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1288The insulating paint with nanoparticles as a high-performance solution for the thermal and energy efficiency of buildings in hot areas2023-08-02T17:43:58+03:00Mohamed Amine KHADRAOUImohamedamine.khadraoui@univ-bejaia.dzMarouane Samir GUEDOUHmohamedamine.khadraoui@univ-bejaia.dzSoumaya BESBAS mohamedamine.khadraoui@univ-bejaia.dzSalma SARAOUImohamedamine.khadraoui@univ-bejaia.dzLeila SRITImohamedamine.khadraoui@univ-bejaia.dz<p>The optimization of energy consumption has emerged as a prominent topic, drawing continuous attention from researchers across various disciplines, including the field of construction. In today's climatic and economic conditions, designers face a significant challenge in providing thermal comfort to building users through passive solutions, while simultaneously reducing energy usage and mitigating environmental impacts. The building facade, acting as a heat exchange surface between the interior environment and external climate, relies on several factors to perform efficiently. This research aims to investigate the thermal and energy performance of building facades in hot regions, specifically focusing on the application of insulating paint embedded with reflective nanoparticles. The study adopts an experimental approach, utilizing test cells to measure surface and ambient temperatures through thermal cameras, infrared thermometers, and thermo-hygrometers. Additionally, a numerical study employing the dynamic thermal simulation software "TRNSYS 17" complements the research, enabling an assessment of how facade surface properties influence the thermal behavior and energy efficiency of buildings throughout the year. The findings of the study reveal a positive impact of facade surface properties on the building's thermal performance and energy efficiency. The implementation of insulating paint with reflective nanoparticles emerges as a durable and effective solution, ensuring user well-being in hot regions while simultaneously reducing energy consumption for heating and air conditioning, and preserving the natural environment.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1289A comparative study between the ANN-based and the current methods for seismic response estimation in the case of single degree of freedom systems2023-08-02T17:51:56+03:00Abdellatif BENBOKHARIa.benbokhari@enstp.edu.dzChikh BENAZOUZa.benbokhari@enstp.edu.dzAhmed MEBARKIa.benbokhari@enstp.edu.dz<p>The target displacement is one of the most critical performance indicators in the seismic vulnerability assessment. The Nonlinear Time History Analysis (NL-THA) is the most reliable method for calculating the seismic response of any building by solving the differential equation of motion. However, this procedure is considered time-consuming, and it needs expertise to perform. For that reason, many codes and standards have proposed and adopted various methods and procedures to estimate and predict the seismic response and target displacement. These alternative methods represent some prediction uncertainties. Machine Learning (ML) algorithms became an exciting tool in earthquake engineering due to their performance and prediction simplicity. This paper compares the target displacement prediction of a novel Artificial Neural Networks (ANNs) method to the Displacement coefficient Method (DCM) adopted by FEMA-356, the Modified Coefficient Method (MCM) adopted by FEMA-440, and the NL-THA. The comparison is performed to 10 Single degrees of Freedom (SDOF) with different vibration periods and yielding forces (fy). The ANN model uses the SDOF characteristics and the ground motion (GM) parameters to estimate the maximum inelastic response. The results show a high performance of the ANNbased method in terms of Mean squared Errors (MSE), Mean Relative Error (MRE), and Mean Absolute Error (MAE).</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1290Comparison of Wireless Ad Hoc Routing Protocols2023-08-02T18:02:34+03:00Ahmet Zenginazengin@sakarya.edu.trİdris Cesurazengin@sakarya.edu.trBeytullah Erenazengin@sakarya.edu.tr<p>Routing protocols are crucial for efficient data transmission in computer networks, determining the best paths for data to traverse between devices. Their significance lies in ensuring reliable and scalable communication within and across networks, enhancing their functionality and interconnectedness. Network simulators, like NS-2 (Network Simulator 2), play a vital role in network engineering, research, and education due to their powerful features, open-source nature, and flexibility. This paper compares DSDV and AODV protocols, analyzing performance, energy consumption, packet loss, throughput, and End-toEnd Delay. Results demonstrate that both protocols can be effectively used in diverse applications based on the evaluated parameters. Understanding the differences between these routing protocols empowers network designers and researchers to make informed choices, optimizing network performance and reliability for specific scenarios.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1291Toluen İş Akışkanlı Kombine Çevrim Güç Tesislerinin Termodinamik Analizi2023-08-02T18:06:21+03:00Rabi Karaalirabikar@gmail.comArzu Kevenrabikar@gmail.com<p>Enerjiye talep tüm Dünya’da artmakta, sınırlı fosil kaynaklar ve çevre kirliliği, verimli ve temiz güç enerjisi elde etmeyi önemli ve güncel kılmaktadır. Verimin önem kazanması atık ısıların nasıl değerlendirilmesi gerektiği probleminin önemini artırmıştır. Gaz türbinli güç çevrimleri son yetmiş yılda yüksek verim ve diğer avantajlarından dolayı güç ve elektrik üretiminde büyük yaygınlık kazanmıştır. Gaz türbininden çıkan sıcak egzoz gazları başlangıçta atmosfere atılmakta iken daha sonraları çevrim kojenerasyona (buhar ya da sıcak su üretiminde) ya da trijenerasyona (soğutma ve ısı üretiminde) ya da kombine çevrime çevirme (bu sıcak egzoz gazlarından tekrar güç elde etme) yoluna gidilmiştir. Bunun için gaz türbinli güç çevrimlerine Rankine çevrimi eklenerek kombine çevrimlere dönüştürme ile verim artışı ve enerji tasarrufu sağlanmıştır. Rankine çevrimlerinde kullanılan iş akışkanının cinsi kombine çevrimin verimini ve performansını büyük oranda etkilediğinden en iyi verimi sağlayacak iş akışkanları önem kazanmıştır. Bu çalışmada kombine çevrimde en iyi verim sağlayan iş akışkanlarından tolüenin çevrime sağladığı termodinamik performansı, termodinamiğin 1. ve 2. yasası ile ekserji analizi metotları uygulanarak analiz edilmiştir. Bu amaçla Fortran dilinde bir analiz programı tasarlanarak, çalıştırılmış ve sonuçlar Literatürdeki çalışmalarla karşılaştırılmıştır. Gaz türbinli güç çevrimi ile kombine çevrimin değişen kompresyon oranları-r ve değişen hava fazlalık katsayısı-hfk’ye göre verim ve diğer performans özelliklerinin değişimleri de karşılaştırılmış, sağladığı üstünlükler ve dezavantajları gösterilmiştir. Ekonomik ya da maliyet analizi yapılmadan performanstaki iyileşmeler incelenmiş ve en iyi performans değerlerini verecek kompresyon oranları-r ve değişen hava fazlalık katsayısı-hfk yani maksimum performans durumları gösterilmiştir ve yorumlanmıştır.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1292Reküperatörlü Kombine Güç Çevrimlerinde Toluen İş Akışkanının Performans Analizi2023-08-02T18:10:52+03:00Rabi Karaalirabikar@gmail.comArzu Kevenrabikar@gmail.com<p>Elektrik gücüne talep, Dünya çapında artmakta, sınırlı fosil kaynaklar, bunların verimli ve temiz kullanımı ve doğayı kirletmeyen elektrik enerjisi elde etme sorununu hayati derecede önemli hale getirmiştir. Verimin önem kazanması ile çevrimin verimli dizaynı ve ortaya çıkan atık ısıların Rankine çevrimi ile değerlendirme bu probleme sunulan en iyi çözümlerden biridir. Gaz türbinleri son zamanlarda yüksek verim ve diğer avantajlarından dolayı elektrik ve güç üretiminde ve başka alanlarda büyük oranda kullanılmaktadır. Gaz türbinlerine reküperatörlerin eklenmesi ile verimleri artırılmış ve çıkan sıcak egzoz gazları, bu gaz türbinli güç çevrimlerine Rankine çevrimi eklenerek yani kombine çevrim elde etme ile verimi daha da artırılmış ve daha çok enerjiden tasarruf etmek mümkün olmuştur. Rankine çevrimindeki iş akışkanının özellikleri ve cinsi Rankine çevriminin de verim ve performansını belirlediğinden en iyi performansı verecek iş akışkanının önemi artmıştır. Reküperatörlü kombine çevrimlerde en iyi performansı verecek iş akışkanlarından biri olan tolüenin çevrime sağladığı üstün performansı, termodinamiğin 1. ve 2. yasası ile ekserji analizi yöntemleri yolu ile bu çalışmada analiz edilmiştir. Bu analiz için Fortran dilinde bir analiz programı tasarlanmış, çalıştırılmış ve sonuçlar Literatürdeki sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Reküperatörlü gaz türbinli çevrim ile reküperatörlü kombine çevrimin değişen kompresyon oranları-r ve değişen hava fazlalık katsayısı-hfk’ye göre ekserji ve yakıt verimleri ve diğer performanslarının değişimi de karşılaştırılarak, sağladığı avantajları ve dezavantajları analiz edilmiştir. Maliyet analizi yapmadan performans ve verimdeki artışlar incelenmiş ve en iyi çalışma koşulları için kompresyon oranları-r ve değişen hava fazlalık katsayısı-hfk değerleri elde edilip gösterilmiştir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1293RAYLI ULAŞIM SİSTEMLERİNDE SİNYALİZASYON SİSTEMİ İÇİN YER SEÇİMİ 2023-08-02T18:14:25+03:00Emre Yazıcıemreyazici92@hotmail.comHacı Mehmet Alakaşemreyazici92@hotmail.comMurat Gökdemiremreyazici92@hotmail.comKenan Karaisliemreyazici92@hotmail.com<p>Demiryollarında sinyalizasyon sistemleri hatların durumuyla ile ilgili makinistlere bilgi vermek amacıyla kullanılan mekanik ve elektronik cihazların oluşturduğu sistemlerdir. Demiryollarında ulaşımın güvenli ve hızlı yapılabilmesi için iyi bir sinyalizasyon sistemi önem arz etmektedir. Bu kapsamda ele alınan çalışmada bir demiryolu güzergahında demiryolu sinyalizasyon sistemlerinin konumlandırılması için yer seçimi problemi ele alınmıştır. Problemin yapısında birden fazla alternatif ve çeşitli kriterlerin bulunması nedeniyle Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemleri ile probleme çözüm önerisi sunulmaktadır. Sinyalizasyon sistemlerinin kurulumunu etkileyen kriterlerin değerlendirilmesi için Analitik hiyerarşi prosesi (AHP) yöntemi ile kriterlerin ağırlıkları hesaplanmıştır. Ardından alternatif sinyalizasyon noktalarının değerlendirilmesi için PROMETHEE (Preference ranking organization method for enrichment evaluation) yöntemi ile sıralamalar elde edilmiştir. Elde edilen sıralamalara göre her güzergah için bir alternatif sinyalizasyon yeri seçilmiştir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1294Enerji Dağıtım Şebekeleri için Adaptif Röle Koordinasyonu Tasarımı2023-08-02T18:19:11+03:00Kemal Uğurkemal.ugur@msb.gov.trCelal Fadıl Kumrukemal.ugur@msb.gov.tr<p>Röle koordinasyonu, son yıllarda güç sistemlerinde önem kazanan başlıca çalışma alanlarından biridir. Özellikle rüzgar ve güneş santralleri gibi dağıtık üretim tesislerinin orta gerilim üzerinden sisteme bağlanmaları dağıtım sistemlerinin kontrolünü daha da karmaşık hale getirmiştir. Bu kaynakların sıklıkla devreye girip çıkmaları ve anahtarlama amacıyla gerçekleştirilen manevralar sistemin elektriksel yapısını değiştirdiği için röle koordinasyonun her bir durum için tekrardan yapılandırılması gerekmektedir. Aksi halde, bir arıza durumunda sistemde istenmeyen ve hatalı açma durumlarıyla karşılaşılması kaçınılmazdır. Bu nedenle, özellikle dağıtım şebekelerinde adaptif röle koordinasyonu sağlanması sistemin daha kararlı çalışmasına olanak sağlayacaktır. Bu çalışmada, 34.5 kV dağıtım şebekesinden beslenen ring yapıdaki bir orta gerilim tesisinde, değişen işletme koşulları için arıza analizleri gerçekleştirilmiş olup röle koordinasyonunda meydana gelen değişimler incelenmiştir. Saha verileri kullanılarak modellenen tesisin şebekeden, generatörden ve şebeke+generatörden beslenmesi durumları için arıza analizleri yapılarak röle açma süreleri hesaplanmış ve değerlendirilmiştir. Bununla birlikte, ring şebekenin belirli noktalardan açılarak işletilmesi durumunda röle açma sürelerinde meydana gelen değişimler belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar besleme kaynağındaki değişimin, arıza yerinin ve ring şebekenin açıldığı baranın röle açma değerlerini önemli ölçüde değiştirdiğini göstermektedir. Bu nedenle, klasik koruma sisteminin ve röle koordinasyonunun değişen işletme koşullarına hızlı biçimde adapte olacak şekilde tekrardan yapılandırılması önem arz etmektedir. Ayrıca, elde edilen sonuçlar kullanılarak SQL ile bir veri tabanı oluşturulmuş ve C+ da kodlanan bir yazılım yardımıyla, değişen her bir durum için röle ayar değerlerini hesaplayan bir ara yüz tasarlanmıştır. Bu bağlamda, gerçekleştirilen çalışma orta gerilimden beslenen ve geleneksel koruma altyapısına sahip tesislerin adaptif koruma sistemine geçmesi için yol gösterici niteliktedir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1295Türkiye’deki Limanların Dijital Teknoloji Uygulamaları2023-08-02T18:24:05+03:00Murat YORULMAZmehmetderici@hotmail.comMehmet DERİCİmehmetderici@hotmail.com<p>Dünya ticaretinde önemli bir yere sahip olan deniz ulaştırma sektörü, sanayi devrimiyle başlayan Endüstri gelişim evrelerinden etkilenmiş, günümüzde Endüstri 4.0 olarak tanımlanmış olan teknoloji düzeyi, tedarik zincirinin farklı modları için bağlantı merkezleri olan limanları da bir teknolojik dönüşüme zorlamıştır. Bu çalışmada, Endüstri 4.0 uygulamaları paralelinde liman işletmelerinde gündeme gelen akıllı liman, limanlarda dijitalleşme ve Türkiye’deki limanlarda dijitalleşme kavramlarıyla ilgili literatür taraması yapılmış, Türkiye’de bulunan limanlar arasında dijital teknoloji uygulamalarının benimsenmesi bakımından öne çıkan firmaların web sayfaları incelenerek, akıllı liman, Liman 4.0 kavramları çerçevesinde Türkiye’deki limanların dijital teknoloji uygulamaları araştırılmıştır. Akıllı liman kavramının ilk olarak 2010 yılında uygulamaya geçtiği, bu uygulamalara öncülük eden limanların Rotterdam, Hamburg ve Antwerp limanları olduğu, bu limanların öne çıkan teknolojilerinin otonom sistemler, nesnelerin interneti, yapay zekâ, sanal gerçeklik ve dijital ikiz, artırılmış gerçeklik, bilgi teknolojileri, küresel liman veri ağları olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’deki limanlardan dijital dönüşüme önem veren limanların; DP World Yarımca, Mersin Limanı, Asyaport, Q Terminals Antalya limanları olduğu, bu limanlarda kullanılan dijital teknoloji uygulamalarından bazılarının Otonom Vinçler, Araç Rezervasyon Sistemi, Optik Karakter Okuyucu, Terminal Operasyon Sistemi, Konteyner Takip Uygulaması, İş Güvenliğinde Yapay Zekâ Kullanımı gibi sistemler olduğu belirlenmiştir. Gümrük işlemlerinin e-devlet üzerinden yapılabildiği Tek Pencere Sistemi ve liman yöneticilerinin liman faaliyetlerinin idaresinde kullandığı Liman Yönetim Bilgi Sistemi de devlet erkinin kullanıma sunduğu sistemlerdir. Liman işletmelerinin genelde dijital dönüşüme yatırım yapmakta temkinli davrandığı, bunun dijital teknoloji uygulamalarının maliyetli oluşu ve işletmeye kısa vadede katkısının olmayacağı düşüncesinden kaynaklandığı; limanların, verimlilik ve rekabetçilik gibi niteliklere sahip olabilmesi için yenilikçi teknolojilere yatırım yapılmasının gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1296Automatic identification of ADHD children during visual attention task using variable length EEG2023-08-02T18:28:07+03:00Nausheen Ansarigc9862@myamu.ac.inOmar Farooqgc9862@myamu.ac.inYusuf Uzzaman Khangc9862@myamu.ac.in<p>neuropsychiatric disorders affect millions of people of all ages worldwide. Attention deficit/Hyperactivity Disorder (ADHD), a typical neurodevelopmental disorder, deteriorates the performance of children in family and school settings thereby, hindering typical brain development. ADHD children, in most cases, are predominantly inattentive. In this research, automatic identification of neuronal patterns in ADHD children undergoing visual continuous performance tasks (CPT) is used to successfully differentiate between ADHD and typically developing children. The proposed methodology utilizes wavelet packet decomposition to extract relative energy from different EEG sub-bands, namely-delta (0.5- 4 Hz) theta (4-8 Hz), alpha (8-13 Hz), beta1 (13-20 Hz), beta2 (20-30 Hz) and gamma (>30 Hz). The obtained feature from all bands is then passed to the Support Vector Machine (SVM) for the classification of children as normal and those with ADHD. The performance of the algorithm is assessed by following performance parameters, accuracy, sensitivity, specificity, and area under the receiver operating characteristic (AUROC) curve. While testing the classification performance keeping the relative energy of individual bands in feature space, it is observed that between groups difference in normal and ADHD is much higher in high-frequency bands i.e., beta and gamma compared to low-frequency bands. However, all other bands are interacting features that performed well along with the relevant features (beta and gamma energy bands, here). The area under the curve obtained with a subject-independent approach and combined EEG sub-band's relative energy in feature space is found to be 0.99.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1297Drought Stress and Response Mechanisms of Plants2023-08-02T18:33:34+03:00Mert ÇAKIRpmmertcakir@gmail.comİbrahim Halil HATİPOĞLUpmmertcakir@gmail.com<p>With the global climate anomalies and the deterioration of the ecological balance, water scarcity has become a serious ecological problem facing all humanity, and drought has become an important factor restricting the development of agricultural production. In this review, based on previous studies, the effects of drought stress on plant morphology and physiology and defense mechanisms of plants against drought stress were examined.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1298Algılanan Kalitenin Satın Alma Niyetine Etkisinin Demografik Özellikler Ve Marka Tercihine Göre İncelenmesi2023-08-02T18:37:23+03:00Hasan Dilekhasandilek4425@gmail.comKahraman Çatıhasandilek4425@gmail.com<p>Bu araştırmanın amacı, algılanan kalite ve satın alma niyetini demografik özellik (yaş, cinsiyet, eğitim ve gelir) ve akıllı telefon marka tercihlerine göre incelemektir. Ayrıca algılanan kalitenin, akıllı telefon marka tercihini etkileyip etkilemediği de belirlenmiştir. Araştırmanın gerçekleştirilmesinde nicel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Verileri toplamada anket tekniğinden faydalanılmıştır. Araştırmada kullanılan ölçekler daha önce geçerlilik ve güvenilirliği test edilmiş ölçekler olduğundan geçerlilik ve güvenilirlik testine ihtiyaç duyulmamıştır. Araştırma amacına uygun 407 kişiden veri toplanmıştır. Bu kapsamda 407 kişiden elde edilen veriler, SPSS 22 programı ile analiz edilmiştir. Yapılan faktör analizi sonucunda algılanan kalite ve satın alma niyeti tek faktör olarak belirlenmiştir. Değişkenlerin arasındaki etki düzeyi regrasyon analizi ile farklılık ise T testi ve ANOVA testleri ile analiz edilmiştir. Algılanan kalitenin satın alma niyeti üzerinde doğrudan bir etkisinin olduğu ortaya çıkmıştır. Satın alma niyeti ve algılanan kalitenin eğitim durumuna, algılanan kalitenin gelir durumuna, satın alma niyeti ve algılanan kalitenin kullanılan akıllı telefon markasına göre farklılaştığıda tespit edilmiştir. Tüketicilerin marka tercihine göre satın alma niyetlerinin en yüksek olduğu markalar; Apple (X:4,25), Samsung (X: 3,39) ve Huawei (X: 3,37) şeklindedir. Tüketicilerin tercih ettikleri markalara göre algılanan kalite düzeyleri de; Apple (X:4,37), Huawei (X: 3,85) ve Samsung (X: 3,64) şeklindedir. Sonuç olarak, tüketicilerin satın alma niyetini artırmak için algılanan kalite düzeyini artırmak gerekmektedir. Ayrıca, tüketicilerin demografik özelliklere göre farklı beklentileri olabilir. Dolayısıyla demografik özelliklere göre düşük algılanan kalite düzeyine sahip tüketicilerin kalite algılarındaki düşüklük sebepleri araştırılarak eksiklikler giderilmelidir. Eğitim düzeyi doktora olan katılımcıların algılanan kalitesi diğer eğitim düzeylerine göre daha yüksek çıkmıştır. Bu farklılığın sebepleri araştırılarak, algılanan kalite düzeyinin tüm tüketicilerce yüksek algılanmasının sağlanması gerekmektedir.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1299A Note on Relation Between Compositions and Two-Variable Polynomials2023-08-02T18:42:56+03:00Busra Albusraal@akdeniz.edu.trMustafa Alkanbusraal@akdeniz.edu.tr<p>In this study, we expressed the composition set of a positive integer with the help of set theory by expressing the partition and composition of positive integers. We have defined a product function for compositions of a positive integer. In addition, the correlation between the composition of a positive integer and the polynomial in the two-variable was obtained with the help of the product function defined by expressing the polynomial in the generalized two-variable.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1300Generating Function For the Number of Summand Size Restricted Compositions2023-08-02T18:50:49+03:00Busra Albusraal@akdeniz.edu.trMustafa Alkanbusraal@akdeniz.edu.tr<p>In this paper, we explored constrained partition with the help of previously defined notations and sets for partition and compositions. We defined clusters for the summand size restricted compositions. Finally, we obtained the generating function for the number of summand size restricted compositions.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1301Kekik (Thymus vulgaris L.) Bitkisinin İn vitro Sürgün Rejenerasyonu : Derleme2023-08-02T18:54:30+03:00Muhammet DOĞANmtdogan1@gmail.com<p>Lamiaceae (Labiate) familyasına ait Thymus vulgaris L. (kekik), antik çağlardan beri tıbbi ve baharat bitkisi olarak yetiştirilen, Akdeniz bölgesi orijinli bir türdür. Kekik bitkilerinde tanımlanan biyoaktif bileşikler, antispazmodik, bakterisit, antiseptik, antioksidan gibi etkilere neden olan flavonoidler, timol, karvakrol, öjenol, fenoller, luteolin, timol, terpenoidler ile temsil edilmektedir. Doku kültürü teknikleri günümüzde kitlesel üretim için tercih edilen modern üretim tekniklerinden biridir. Kısa sürelerde, bitki parçalarından binlerce klon bitki elde edilmesine imkan tanır. Üretimler in vitro koşullarda gerçekleştiği için mevsimsel durumlardan etkilenmezler. Bu derleme çalışmada tıbbi ve aromatik bir bitki olan kekiğin doku kültürü ile üretimi üzerine gerçekleştirilen bazı çalışmalar sunulmuştur.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1302Tıbbi Bitki Hibiskus (Hibiscus sabdariffa L.)’un İn Vitro Çoğaltımı: Derleme2023-08-02T18:57:46+03:00Muhammet DOĞANmtdogan1@gmail.com<p>Hibiscus sabdariffa L., Malvaceae familyasına aittir. Pürüzsüz, silindirik gövdeler, kırmızımsı damarlar ve uzun, yeşil yapraklar ile karakterize edilen gür bir bitki olarak tanımlanır. Geleneksel tıpta çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılmıştır. Daha yakın zamanlarda, H. sabdariffa ekstraktlarının, hipertansiyon, karaciğer hastalığı, kardiyovasküler hastalık, ateroskleroz ve diyabet gibi kronik hastalıkların önlenmesinde çok önemli bir rol oynayabilecek biyoaktif özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir. Ayrıca ekstraktların yüksek kolesterolü düşürdüğü ve in vivo olarak bağışıklık sistemini uyaran antikanser, antimutajenik ve antiproliferatif ajanlar olarak çalışabileceği bildirilmiştir. H. sabdariffa, diğer çeşitli sağlık yararlarının yanı sıra antioksidan kapasitesi nedeniyle dünya çapında popülerdir. Bitki doku kültürü hücrelerin, dokuların, organların ve bunların bileşenlerinin tanımlanmış fiziksel ve kimyasal koşullar altında in vitro aseptik kültürü, hem temel ve uygulamalı çalışmalarda hem de ticari uygulamada önemli bir araçtır. Bu derleme çalışması H. sabdariffa’nın doku kültürü teknikleri ile üretimi gerçekleştirilmiş bazı çalışmaları sunmaktadır.</p>2023-08-02T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1303Effects of High Temperatures on Trees and Cities - How Do Plants Improve Urban Climate?2023-08-03T13:39:21+03:00İbrahim Halil HATİPOĞLUibrahimhhatipoglu@gmail.comMert ÇAKIRibrahimhhatipoglu@gmail.com<p>Heat stress affects the metabolism and vitality of plants. High temperatures in plants are caused by direct solar radiation or the high temperature of the surrounding air. Factors such as the leaf shape of the plant, the sunny or shaded environment in which it grows, the age of the tree, the vegetation period, and the reason and duration of the tree's exposure to heat stress affect the tree’s resistance to heat stress. At the same time, plants play an important role in reducing the effects of the urban heat island. In this review, information is given about the effects of plants that are widely used in cities and their role in reducing the urban heat island effect.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1304İkinci mertebeden bir diferansiyel operatörün özdeğerlerinin sayısının asimtotik ifadesi 2023-08-03T13:43:47+03:00Erdoğan Şenerdogan.math@gmail.comAzad Bayramoverdogan.math@gmail.comKamil Oruçoğluerdogan.math@gmail.com<p>Bu çalışmada hem sınırsız hem de sınırlı bir operatör içeren bir diferansiyel operatörün özdeğerlerinin sayısı için asimtotik formüller elde edilecektir.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1305Investigation of Air Quality Levels on 19-Day National Lockdown Period for Covid-19 of Isparta City in 2020 using Grey Incidence Analysis2023-08-03T13:52:18+03:00Dogancan Celikdcelik0993@gmail.comErdal Aydemirdcelik0993@gmail.com<p>The COVID-19 pandemic had a notable impact on air quality worldwide. With widespread lockdowns and restrictions on mobility and industrial activities, there was a significant reduction in air pollution levels. The decrease in vehicular traffic and industrial emissions led to cleaner air in many urban areas. However, as restrictions eased and activities resumed, air quality gradually returned to pre-pandemic levels. Nonetheless, the pandemic highlighted the potential for positive changes in air quality through sustainable practices and reduced emissions. In this study, the research problem has been conducted to investigate air quality index variations on 19-Day National Lockdown Period for Covid-19 of Isparta City in 2020 for the following years using the grey incidence analysis. Some attractive results are obtained with the proposed methodology.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1306Raspberry Pi based braille keyboard design with audio output for the visually challenged2023-08-03T13:57:43+03:00Serhat Küçükdermenci kucukdermenci@balikesir.edu.tr<p>Most blind and visually impaired students in third world countries still use mechanical braille for their education. With the advancement of technology and the spread of electronic communication, paper-based Braille is not effective and efficient enough. The Raspberry Pi-based Braille keyboard design with audio output is a low-cost electronic keyboard whose main features are to vocalize Braille characters written by a visually impaired student and display them on an LCD screen. Proposed to promote an interactive educational experience among students, teachers and parents, the Braille printer is affordable and cost-effective with advanced features. The design of the device is simple as it is based on Raspberry Pi technology. The user hears the output after a short buzzer beep when the character typing process is finished. gTTS (Google Text-to-Speech) is a Python package and Google Translates text-to-speech API is used to convert text to speech. The data is displayed on an LCD screen for the non-visually impaired (teacher/parent). The Braille keyboard study is designed through the Proteus simulation program. This work focuses on developing a Braille keyboard for later stages that allows users to use the Braille writing system to enter text and communicate with digital devices.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1307Üçgen Prizma Modelindeki Güneş Hava Kolektörünün Nümerik Analizi2023-08-03T14:01:39+03:00Murat ÖZTÜRKerdemciftci@gazi.edu.trErdem ÇİFTÇİerdemciftci@gazi.edu.tr<p>Her geçen gün artan enerji ihtiyacı yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgiyi büyük oranda arttırmaktadır. Bu anlamda yenilenebilir enerji kaynaklarının temelini oluşturan olan güneş enerjisi, dünyanın geleceği için oldukça büyük öneme sahiptir. Buna bağlı olarak güneş enerjisinde hem elektrik üretimi hem de ısıl uygulamalar gün geçtikçe daha popüler hale gelmektedir. Bu çalışmada güneş enerjisinin aktif bir şekilde kullanıldığı güneş hava kolektörlerinin performansını arttırmak için yeni bir güneş hava kolektörü tasarlanmış ve nümerik olarak analiz edilmiştir. Tasarlanan güneş hava kolektörü üçgen prizma yapısında olup geleneksel sistem ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yapılan sayısal analiz için ANSYS Fluent yazılımı kullanılmış ve Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) yaklaşımından yararlanılmıştır. Her bir kolektör aynı şartlar altında incelenmiş ve sıcaklık ile hava akış hızları analiz ediliştir. 3 m/s hava akış hızında yapılan bu incelemeler için 1100 W/m2 güneş ışınımı tercih edilmiştir. Elde edilen sonuçlarda geleneksel tip güneş hava kolektörünün üçgen prizma modelindeki güneş hava kolektörüne kıyasla yaklaşık olarak 2 ⁰C daha fazla hava çıkış sıcaklığı sağladığı görülmüştür. Bunun yanı sıra üçgen prizma modeline sahip güneş hava kolektöründeki hava akış hızında daha keskin bir düşüş gözlemlenmiştir.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1308Etki Büyüklüğü ve Klinik Önemlilik2023-08-03T14:04:45+03:00Sıddık Keskinskeskin@yyu.edu.tr<p>Bilimsel araştırmalarda, gruplar (uygulama, muamele, müdahale) arası farkın veya özellikler (değişkenler) arası ilişkinin, tesadüften ileri gelip gelmediğini belirlemek üzere, ifade edilen test hipotezine dayalı istatistik önemlilik (anlamlılık) testi yapılır. Hipotez testi ile; farkın veya ilişkinin tesadüften ileri gelmediği soncuna varılmış ise diğer bir ifadeyle, istatistik olarak önemli ilişki veya fark bulunmuşsa, bu etkinin (veya ilişkinin) ne kadar büyük olduğu ve klinik (veya pratik) olarak da önemli (anlamlı) olup olmadığı veya uygulanabilmesi için yeterince büyük olup olmadığı sorgulanır. Klinik önemlilik, herhangi bir ilacın, tedavinin veya muamelenin pratikteki değerine veya risk, maliyet, hasta tercihi gibi kavramlar dikkate alınarak pratikte uygulanabilirliğine dayalı bir kavramdır. Bu durum, kısaca klinik (veya eşdeğer olarak pratik) önemlilik (anlamlılık) olarak ifade edilir. Klinik önemliliğe karar vermede, istatistik önemlilik testi gibi doğrudan bir (klinik) önemlilik testi yoktur. Ancak, klinik önemliliğe karar vermeye yardımcı olan ölçütlerden birisi de etki büyüklüğü (effect size) dür. Etki büyüklüğü, yapılan bir araştırmada, deneme sonucundaki gözlenen etkinin büyüklüğünün rakamsal (kantitatif) ölçüsüdür ve uygulanan tedavinin (muamelenin veya müdahalenin) ‘küçük’, ‘orta’ veya ‘büyük’ etkili olup olmadığı hakkında bilgi verir. Klinik önemliliğe ve yorumlanmasına katkı sağlamak üzere, r ailesi etki büyüklüğü ölçüleri, (r family effect size measures) d ailesi etki büyüklüğü ölçüleri (d family effect size measures) ve risk etkisi (risk potency) olmak üzere üç tip etki büyüklüğü önerilmektedir. Bu çalışmada etki büyüklüğü kavramı açıklanarak, yalnızca d ailesi etki büyüklüğü ölçülerine değinilmiş ve klinik önemlilik ile olan ilişkisi incelenmiştir.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1309Parçacık sürü optimizasyonu destekli derin öğrenme ile gül yaprağı hastalık tespiti2023-08-03T14:07:34+03:00Burak Gülmezb.gulmez@liacs.leidenuniv.nl<p>Hem tüketici talebi hem de küresel ticaret açısından güller oldukça önemli bitkilerdir. Tıpta, kozmetikte ve mutfakta çeşitli uygulamaları vardır. Bununla birlikte, güllerin gelişimi, kalitesi ve verimi bir takım hastalıklardan olumsuz etkilenebilir. Gül yapraklarını ciddi şekilde tahrip edebilen en yaygın ve zarar verici mantar hastalıklarından ikisi siyah nokta ve tüylü küftür. Başarılı hastalık yönetiminin ve güllerde başka salgınların önlenmesinin anahtarı, hastalığın erken ve kesin olarak tanımlanmasıdır. Bununla birlikte, gözle tespit ve laboratuvar testleri dahil olmak üzere geleneksel hastalık teşhis prosedürleri zahmetli, zaman alıcı ve uzman düzeyindedir. Sonuç olarak, en son teknoloji, gül yapraklarındaki hastalıkları tanımlamak için otomatik ve güvenilir bir yöntemin oluşturulmasını gerektiriyor. Bu araştırmada, gül yapraklarındaki hastalıkları tanımlamak için evrişimli sinir ağlarını (CNN) kullanan derin bir öğrenme yöntemi sunulmaktadır. Evrişimli sinir ağları (CNN) olarak bilinen yapay sinir ağları, resimlerden gelişmiş özellikleri öğrenebilmekte ve sınıflandırma ve tanımlama gibi zor görevleri yerine getirebilmektedir. Üç kategoriye ayrılmış bir veri setinden gül yaprakları görüntüleri kullanılmıştır. Siyah nokta, tüylü küf ve hastalıksız üç kategoridir. Gül yaprağı hastalık sınıflandırması çeşitli CNN mimarilerinin etkinliği ile değerlendirilebilir. Çok sayıda farklı CNN mimarileri vardır. Bunlar içinden en uygununu bulmak için parametre optimizasyonu yapmak gerekebilir. Bu da zorlu bir iştir. Bunun için metasezgisel algoritmalar kullanılabilir. Bu çalışmada bunun için Parçacık Sürü Optimizasyonu (PSO) kullanılmıştır. PSO ile hiper parametre optimizasyonu yapılmış ve en optimum ağ yapısı bulunmaya çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlar Xception, VGGNet, ResNet gibi farklı CNN modelleriyle test edilmiştir. PSO ile optimize edilmiş model en iyi sonucu elde etmiştir.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1310Disturbance Observer based Fractional Order Iterative Learning Control of Helicopter Model2023-08-03T14:14:27+03:00Muhammad Zulqarnain Haider Alimzulqarnain.haider@students.uettaxila.edu.pkInam ul Hasan Shaikhinam.hassan@uettaxila.edu.pkAhsan Aliahsan.ali@uettaxila.edu.pk<p>The Twin Rotor Aerodynamic System (TRAS) provides a general representation of the aerodynamic characteristics of helicopters as well as other hovering rotor vehicles. Due to the nonlinear nature of the system and the substantial cross-coupling between the inputs and outputs of the main and tail rotors, managing such a system for either stabilization or reference tracking is a challenging challenge. The reference tracking and disturbance rejection problem for a Multi-Input Multi-Output (MIMO) TRAS is investigated in this study using a hybrid architecture based on a Fractional Order Proportional Integral Derivative (FOPID) controller with an Extended Kalman Filter (EKF) as a Disturbance Observer (DOB) and Proportional Derivative Iterative Learning Control (PD-ILC) (FOPIDEKF-DOB-PD-ILC). The system is divided into subsystems for the main and tail rotors. Since TRAS is unstable and ILC is only used for stable systems, FOPID controller is employed to stabilize the plant. Sequential quadratic programming (SQP) is used to calculate the parameters of the FOPID controller. To lessen tracking error and gradually enhance system performance, PD-ILC is applied as a feedforward controller. ILC is employed in this situation as an external controller with no effect on the current control architecture. The FOPID-EKF-DOB controller adjusts the new control input according to the PD-ILC control law. Results from the simulation are used to evaluate the efficiency of the suggested strategy based on performance metrics.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1311Deneysel İnsülin Direncinde TQ'nun Karaciğer Dokusu TNF-a ve IL-1B Gen İfadesine Etkisi2023-08-03T14:20:55+03:00Semiha DEDEsdede@yyu.edu.trAyşe USTAsdede@yyu.edu.trVeysel YÜKSEKsdede@yyu.edu.trHazel Berna GÖKTUĞsdede@yyu.edu.tr<p>Nigella sativa'nın aktif bileşeni olan timokinon (TQ), başta antioksidan ve antiinflamatuar özellikleri olmak üzere birçok faydalı etkiye sahiptir. Bu çalışma, TQ’un deneysel olarak insülin direnci yapılan ratlarda, TNF-a ve IL-1B gen ifadelerine etkisini araştırmak amacıyla planlandı. Materyal olarak erkek Wistar-Albino ratlar kullanıldı ve insülin direnci indüklenen (ID), tedavi (DT) ve profilaksi (TD) için TQ verilen ve metformin (DM) ile tedavi edilen gruplar hazırlandı. Deneme sonunda elde edilen karaciğer dokularında TNF-a ve IL-1B gen ekspresyon analizleri RT-PCR ile yapıldı. Bu analiz sonuçlarına göre; ID grubunda her iki genin yüksek oranda up regüle olduğu ve TQ ile tedavi ve korunma gruplarında kontrol ve metformin gruplarına yaklaşan değerler elde edildi. Terapötik ve profilaktik amaçlarla TQ uygulamasının insülin direnci kaynaklı olarak görülen inflamasyon parametrelerinin gerilemesinde faydalı olduğu düşünülmektedir.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1312Öğretmenlerin demografik değişkenlere göre teknoloji ile öğretim yapmaya ilişkin duygularının incelenmesi2023-08-03T14:36:09+03:00Mehmet Emin ÖZSOYhatyil05@gmail.comHatice YILDIZ DURAKhatyil05@gmail.com<p>E-öğrenme sürecinde; videolar, çevrimiçi dersler, etkileşimli araçlar, online sınavlar gibi çeşitli yöntemler vardır. E-öğrenme sürecini sağlıklı bir şekilde yürütebilmek ve tamamlayabilmek için teknolojik alt yapıların yanı sıra öğretmenlerin de bu teknolojileri benimsemesi ve yeterliğini edinmesi gerekmektedir. Bu çalışmada öğretmenlerin teknoloji ile öğretim yapmaya ilişkin duygularını belirleyerek demografik değişkenlerine göre bir farklılık olup olmadığını incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak “Öğretmenlerin teknoloji ile öğretim yapmaya ilişkin duygu ölçeği” uygulanmıştır. Nicel verilerin analizinde MannWhitney U testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; öğretmenlerin, meslekte geçirdikleri yıllara, teknolojik yeterliklerine ve eğitim düzeylerine göre hissettikleri duygularda anlamlı farklılıklar oluşmadığı ortaya konmuştur. Aritmetik ortalamalara göre, mesleki tecrübe ve eğitim düzeyi arttıkça kaygı duygusunun azaldığını, keyif duygusunun arttığı görülmüştür. Teknolojik yeterliği yüksek olan öğretmenlerin; teknoloji ile eğitim yapmaktan keyif aldığı, teknoloji kullanım yeterliği düşük olan öğretmenlerin kaygı duydukları görülmüştür.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1313Öğretmenlerin teknoloji ile öğretim yapmaya ilişkin düşünme yapıları: Demografik değişkenlere göre bir inceleme2023-08-03T14:39:37+03:00Mehmet Emin ÖZSOYhatyil05@gmail.comHatice YILDIZ DURAKhatyil05@gmail.com<p>Bu çalışmada öğretmenlerin düşünme yapılarının demografik değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Nitekim hızla gelişen teknoloji, insan hayatını etkilemektedir. Sosyal ve ekonomik açıdan değişen ve gelişen dünyada bu gelişmeler teknoloji ile hızlanmaktadır. Eğitim alanında da teknoloji ile birlikte gelişen öğretim programları ve yaklaşımları ile ilgili çok sayıda araştırma vardır. Bu konuda altyapının yanı sıra öğretmenlerin de teknolojik anlamda yeterli olması, motivasyonu, tecrübesi önemli rol oynamaktadır. Ancak düşünme yapısının yeterince ele alınmadığı ve alanyazında bu konuda bir boşluk olduğu belirlenmiştir. Nitekim teknoloji entegrasyonu motivasyonu için düşünme yapısının da teknoloji ile birlikte gelişmeye açık bir yapıda olması beklenmektedir. Bu bağlamda öğretmenler ile yapılan bu çalışmada gelişime açık düşünme yapısı olan öğretmenlerin eğitim düzeylerine göre anlamlı fark oluşmuştur. Eğitim düzeyi ve mesleki kıdem özelliklerine göre sabit düşünme yapısında anlamlı bir farklılaşma bulunmamıştır.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1314Position Analysis of the Slider-Crank (R-RRT) Mechanism Using Artificial Neural Networks2023-08-03T14:43:19+03:00Onur Denizhanonur.denizhan@batman.edu.tr<p>The slider-crank mechanism is a common mechanical linkage that converts rotary motion into reciprocating motion. It finds wide applications in various fields, including internal combustion engines, pumps, compressors, presses, robotics, and human-powered vehicles. Due to its widespread use, several textbooks have covered its position, velocity, and acceleration analyses, with different researchers proposing various analysis solutions. Recently, artificial neural networks (ANN) have been utilized in diverse research areas, including inverse and forward kinematic analysis. However, there has not been a specific use of ANN for position analysis of slider-crank mechanisms. This study aims to addresses that gap by presenting the position analysis of the in-line type slider-crank (R-RRT) mechanism using the ANN algorithm. For this purpose, the Levenberg-Marquardt backpropagation algorithm is selected due to its advantages, such as speed, stable convergence of training error, and the combination of Gauss-Newton training algorithm and steepest descent method. To train the algorithm effectively, 50 data sets are carefully chosen and randomly split for training, validation, and testing. Moreover, an additional 200 data sets are reserved for testing the trained algorithm to evaluate its performance. This study presents the result of the neural network algorithm training, as well as the outcomes of additional testing of the trained algorithm. These results are thoroughly discussed and analyzed.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1315ESA Temelli Derin Öğrenme Modelleri ile Akciğer Kanseri Tespiti2023-08-03T14:46:40+03:00Maryam al bayatimeryem.beyatli94@gmail.com<p>Akciğer kanseri, önemli bir küresel sağlık sorunu olmaya devam ederken dünya çapında kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedenlerinden biri olmaktadır. Akciğer kanserinin erken teşhisi, hastaların yaşam beklentisini arttırmada ve yaşam kalitesini iyileştirmede çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada evrişimsel sinir ağları temelli AlexNet, GoogleNet, VGG-16, VGG-19 ve ResNet adlı beş popüler derin öğrenme mimarisinin akciğer kanseri tespitindeki performansı değerlendirilmiştir. Sınıflandırma performanslarının değerlendirilmesi, özellikle akciğer kanseri tanısında yaygın olarak kullanılan Bilgisayarlı Tomografi (BT) görüntüleri üzerinde yapılmıştır. BT görüntüleri içeren veri seti Kaggle dataset platformundan elde edilmiştir. BT görüntülerinin derin öğrenme mimarileri için hazır hale getirilmesi için görüntü işleme adımları uygulanmıştır. Derin Öğrenme mimarileri kullanılarak akciğer kanserinin sınıflandırılması amaçlanarak oluşturulan bu çalışmada, AlexNet, GoogleNet, VGG16, ResNet, VGG19 modelleri ile sırası ile %91,72, %94,89, %95,17, %,%96.52,%95.10 sınıflama doğrulukları elde edilmiştir.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1316A REVIEW OF TRANSFER LEARNING: ADVANTAGES, STRATEGIES AND TYPES2023-08-03T14:51:14+03:00Oguzhan Topsakalotopsakal@floridapoly.eduTahir Cetin Akinciotopsakal@floridapoly.edu<p>This study provides an in-depth exploration of Transfer Learning (TL), a powerful machine learning technique that applies knowledge from one domain to enhance learning and performance in a different but related task. Based on the fundamental principle of transferability of experiences, TL emulates human capability to leverage previous knowledge in new tasks. The study discusses the operational mechanism of TL, especially in the context of deep neural networks, where weights of a pretrained model are utilized to initialize a new model. These inherited weights capture the features learned from the source task, subsequently improving the performance in the target task. The concept is further elucidated through the lens of deep convolutional neural networks (CNN), where TL optimizes the training process by reusing the features learned in the earlier layers of a pre-trained model and updating the task-specific last layer for the new task. The paper reviews the diverse application areas of TL, its advantages and disadvantages, as well as its current implementations in scientific literature. The insights presented in this study contribute to the continued development and wider adoption of TL in cutting-edge research and industry applications, owing to its potential to expedite the training process, improve accuracy, and enable better generalization of machine learning models across various disciplines.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1317Mechanical behavior analysis of corroded pipelines used to transport hydrogen2023-08-03T14:55:47+03:00Abdelhakim Maiziaa.maizia@univ-chlef.dzGhania Habbara.maizia@univ-chlef.dzMohammed Bettayeba.maizia@univ-chlef.dzAbdelkader Hocinea.maizia@univ-chlef.dzAbderrezak Bezazia.maizia@univ-chlef.dzOmar Bouledrouaa.mahammedi@univ-djelfa.dz<p>This paper is dedicated to the implementation of a numerical model of corroded pipelines using the finite element method. This last model was carried out on the commercial software ANSYS Apdl. A numerical model of a pipeline with one defect was made to validate the results of the bursting stress. This results have been compared with data and results from experimental and analytical large-scale pipeline tests. Then, four numerical models were implemented with different types of external defects. Thanks to these models, we carried out a series of numerical tests for the four cases, and from the results obtained, we found that the depth of the defect affects the stress more than the circumferential Sc and longitudinal Sl spacing between the defects. On the other hand, the interaction between the defects clearly manifests when these spacings take small values. In addition, for larger spacings, we noticed the absence of interactions between the defects, and each defect alone affects the equivalent Von Mises stress.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1318Social Marketing Approach to Pollution: Visual Mapping and Bibliometric Analysis2023-08-03T15:06:17+03:00Ali Tehcia.tehci@odu.edu.trYusuf Ersoya.tehci@odu.edu.tr<p>Pollution is one of the most vital problems facing the world. Controlling this growing problem requires the participation of all stakeholders. Therefore, effective strategies should be adopted. In this context, the study aims to present a holistic perspective to social marketing research on pollution with visual mapping and bibliometric analysis method. Thus, 43 studies were identified in the Web of Science database and analysed with the VOSviewer. It can be said that there is an academic interest in the related field, but it is not sufficient. It has been determined that scientists from 23 countries, especially the USA, are studying in this field. It is seen that there is a slight increase in the field over the years. Especially, the number of studies carried out in 2022 represents approximately 12% of the total scientific production.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1319FPGA Tabanlı PYNQ Platformu Üzerinde Gerçek Zamanlı Yüz Algılama2023-08-03T15:11:18+03:00Veysel Yusuf ÇAMBAYvy.cambay@alparslan.edu.trAyşegül UÇARvy.cambay@alparslan.edu.tr<p>Deneysel çalışmalarda yüz algılama ve tanıma işlemi, otonom insansız yer araçları, robotik ve medikal görüntü işleme gibi birçok alanda temel görevlerden biridir. Deneysel çalışmalarda hem ARM işlemci hem de ZYNQ XC7Z020 içeren PYNQ FPGA kartı üzerine yüklenen OpenCV kütüphanesi kullanılarak Haar-Kaskat sınıflayıcı oluşturulmuş, yüz ve göz algılama işlemi gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar ile sınıflayıcının algılama başarısı gösterilmiştir.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1320FPGA Implementation of 5-level Neutral Point Clamp Inverter2023-08-03T15:14:47+03:00Hasan Hataşhasanhatas@yyu.edu.trOnur Silahtarhasanhatas@yyu.edu.trMustafa Zabunhasanhatas@yyu.edu.trMehmet Nuri Almalıhasanhatas@yyu.edu.trÖzkan Atanhasanhatas@yyu.edu.tr<p>Since multilevel inverters have complex switching schemes, it is an important requirement to generate fast and easy switching signals. FPGA has the feature of fast and parallel operation and has been widely used in the field of power electronics in recent years. In this study, a fast signal generation of Sinusoidal Pulse Width Modulation (SPWM) technique using Field Programmable Gate Array (FPGA) for 5-level single-phase Neutral Point Multilevel Inverter (NPC-MLI) is described. In the study, the analysis and simulation of the NPC-MLI topology was carried out in the MATLAB/Simulink environment. The control algorithm for the switching components in the NPC-MLI topology is created with XSG block sets in the MATLAB/Simulink environment. The SPWM technique, which is common in literature, was used as the control algorithm and the basic principles of the SPWM technique were mentioned in detail. In the experimental study, the control algorithm created in the MATLAB/Simulink environment was automatically converted to HDL code, run in VIVADO software and embedded in the FPGA environment. Both simulation and experimental measurements of the signals used to drive the switching components in the NPC-MLI topology are shown. In the simulation study, a load is connected to the output voltage of the NPC-MLI topology and analyzed both with filter and without filter. While the Total Harmonic Distortion (THD) value was 27.06% without filter, it was observed that the THD value was 1.24% with filter. As a result of the simulation and experimental studies, it has been seen that the SPWM method has been successfully implemented in the FPGA environment for the 5-level single-phase NPC-MLI topology. In conclusion, this study shows that the FPGA-based SPWM method can be used effectively for the generation of fast switching signals of multilevel inverters, which is an important application in the field of power electronics.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1321SERVİS KÜP UYDUSUNUN BULANIK DENETLEYİCİ KULANILARAK HEDEF KÜP UYDUYA YÖNLENDİRİLMESİ2023-08-03T15:20:09+03:00Onur Silahtaronursilahtar@yyu.edu.trHasan Hataşonursilahtar@yyu.edu.trMustafa Zabunonursilahtar@yyu.edu.trMehmet Nuri Almalıonursilahtar@yyu.edu.trÖzkan Atanonursilahtar@yyu.edu.tr<p>Bu çalışmada servis uydusu olarak tanımlanan bir küp uydunun, hedef uydu olarak tanımlanan bir küp uyduyu takip etme (yönelme) görevi bulanık mantık kontrolcüsü (fuzzy logic controller) (FLC) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle bir deney seti oluşturulmuş ardından servis küp uydusu tasarlanıp üretimi gerçekleştirilmiştir. Tasarımda “FreeCAD” kullanılarak servis uydusunun iskeleti oluşturulmuş ve 3D yazıcı ile küp uydunun elemanları “siyah PLA filament” kullanılarak baskı alınmıştır. Bu aşamadan sonra uydunun diğer elemanları (mikrodenetleyici, motorlar, reaksiyon tekerleri, güç devreleri, mini kamera) uydu iskeletine monte edilerek kontrol aşamasına geçilmiştir. Bu aşamada öncelikle görüntü işleme algoritmaları yazılarak mini kamera vasıtasıyla alınan görüntüler mikrodenetleyicide değerlendirilmek üzere gönderilmiştir. Görüntü algoritmalarının temel mantığı hareket eden kare geometriye sahip hedef uydusu olarak kabul edilen “mavi” bir düzlemin orta noktasını bulmak ve bu orta noktanın koordinat değerlerini çıkışa vermektir. Servis uydusunun hareketi entegre edildiği deney setinden ötürü 2 eksende (yatay-düşey) olacak şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca kameranın gördüğü alan iki boyutlu olduğundan hedef uyduyu taklit edecek mavi renkli bir kare düzlem kullanılmıştır. Görüntü bloklarından alınan cismin orta noktasına ait konum bilgileri bulanık kontrolcülere aktarıldıktan sonra motorları döndürmeye yarayacak PWM sinyallerinin üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu aşamada bulanık mantık teorisine dayalı bulanık kontrolcüler tasarlanmış ve kullanılmıştır. Servis uydusunun hedef uyduyu takip edebilmesi için iki adet motora bağlı iki reaksiyon tekerinin oluşturduğu atalet kuvveti kullanılmıştır. Servis uydusu ve bağlı olduğu platform bu kuvvetin etkisiyle hareketlendirilmiş ve hedef uyduyu takip etmesi yani yönelimi sağlanmıştır. Yapılan deneyler sonucunda kontrolcülerin sistem üzerindeki performansı gözlenmiş avantaj ve dezavantajları tartışılmıştır.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1322The Effect of Reinforcement Number on Bending Properties of Chestnut Glulam Beams2023-08-03T15:27:12+03:00Şemsettin KILINÇARSLANsemsettinkilincarslan@sdu.edu.trYasemin ŞİMŞEK TÜRKERsemsettinkilincarslan@sdu.edu.tr<p>Throughout history, wood has been recognized as one of the most ancient construction materials. Wood material is used in a wide variety of fields due to its many positive properties. Despite its extensive use and distinct characteristics, it does have certain weaknesses, particularly in terms of being relatively brittle, especially under bending forces. To enhance its performance and reinforce wooden structural components, a viable solution is to incorporate FRP (Fiber-Reinforced Polymer) components, which are commonly utilized in rehabilitation processes. The versatility and ease of application with various materials like concrete, wood, and steel have facilitated the enhancement of structural elements' strength and ductility. In recent years, fiber-reinforced polymers have been widely used to strengthen wooden structures. In this study, the effect of FRP reinforcement number on the bending properties of glulam beams obtained from chestnut tree species was investigated. Chestnut beams were reinforced with 1, 2 and 3 layers of FRP. The beams were subjected to the bending test. After the bending test, the maximum load carrying capacity, bending strength and modulus of elasticity values were examined. Obtained findings showed that flexural properties increased with strengthening. In addition, with the increase in the number of reinforcements, the maximum load carrying capacity, modulus of elasticity and flexural strength values increased.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1323Experimental and Numerical Investigation of Bending Properties of Crimean Pine Glulam Beams2023-08-03T15:31:53+03:00Şemsettin KILINÇARSLANsemsettinkilincarslan@sdu.edu.trYasemin ŞİMŞEK TÜRKERsemsettinkilincarslan@sdu.edu.tr<p>Wood is one of the oldest building materials used by mankind. The disadvantages of wood material such as durability and very variable properties can be reduced by lamination technology. Layered timber technology is one of the rational methods that produces added value in wood material. Due to its high mechanical properties and less variable physical properties in the construction sector, laminated timber is used in sports halls, bridges, commercial areas as an alternative building material to traditional building materials. In general, the outer layers are produced from wood material with better mechanical properties, and the inner layers using wood material with low mechanical properties. Species such as Douglas fir (Pseudotsuga menziesii), Southern pine (Pinus spp.), Hybrid (Larix occidentalis), Spruce (Picea spp.) are used in the production of laminated timber in the USA. In Europe, Norway spruce is mostly seen in laminated timber production. In this study, bending properties of 5-layer glulam beams produced from Crimean Pine wood were investigated. The beams were subjected to a 3-point bending test. As a result of the bending test, the maximum load carrying capacity, bending strength and modulus of elasticity of the beams were investigated. After the experimental study, the beams were modeled and analyzed in the ANSYS end-element software program. Experimental results and finite element modeling analysis results gave close values.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1324Design and Analysis of Selective Cross Tripping Protection Scheme on 250 MVA (220/132kV) Auto Transformer2023-08-03T15:36:16+03:00Fazal Hadimianfarkhan61@gmail.comSheraz Khanmianfarkhan61@gmail.comMian Farhan Ullahmianfarkhan61@gmail.com<p>This research explores protecting electrical systems from overload, a common issue when transmission lines or equipment face excessive loads. It focuses on forced tripping, vital in power management at transmission substations and power plants. Overloading can cause cascade tripping, leading to extensive shutdowns. In literature, the solution proposed is cross-trip scheme, which protects healthy transformers from unnecessary overloading and tripping when operating in parallel, preventing total network disruption. A significant disadvantage is that the cross-tripping scheme often lacks selectivity. It may cause tripping of healthy or non-overloaded components due to an issue in a parallel circuit, which can lead to inefficiencies and potential damage to equipment. The study's innovation lies in introducing the Selective Cross Tripping scheme, a method that uses transformer load to decide which circuits to trip. It incorporates a unique device that trips circuits based on the transformer's load, thereby enabling proactive power load management. This scheme avoids system overload, one of the most damaging events in power system operation. It isolates circuits based on transformer load, preventing the need to entirely shut down the system or trip unaffected circuits, saving significant operational and financial costs. The study also highlights how the Selective Cross-Trip device can reduce revenue loss by maintaining the power system's integrity and ensuring uninterrupted operation of unaffected parts. This method balances the need to protect the system's hardware and minimize financial losses. The study also compares the Selective Cross Tripping scheme with the standard Cross Tripping scheme, demonstrating the superior efficiency of the former. It significantly outperforms the latter by ensuring continuity of unaffected parts, reducing revenue loss, and maintaining power system integrity.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Researchhttps://as-proceeding.com/index.php/icmar/article/view/1325Dynamic Voltage Restorer with a Novel Robust control strategy to improve Power Quality issues in Distribution Network2023-08-03T15:41:38+03:00Jalil Ahmadmianfarkhan61@gmail.comAjmal Farooqmianfarkhan61@gmail.comAnees Ullahmianfarkhan61@gmail.comMian Farhan Ullahmianfarkhan61@gmail.com<p>The incorporation of renewable energy sources into the electrical system has resulted in power quality (PQ) concerns like voltage sag and voltage swell. These issues affect sensitive loads and pose challenges in power distribution networks. To address these challenges, a recently introduced device called the Dynamic Voltage Restorer (DVR) offers a unique solution. This research focuses on mitigating voltage sag and voltage swell using a DVR and a sliding mode controller based on a rotating sliding surface. The DVR, incorporating energy storage similar to a DC battery, plays a vital role in averting voltage sags and swells by injecting high voltage for a brief period. When the DVR is connected between the voltage source and the load through an injection transformer, it effectively enhances the load voltage within the power distribution system. In contrast to conventional methods that rely on the grid, this suggested approach enables the system to independently address PQ issues like voltage sag and swell. Through simulated investigations using MATLAB/Simulink R2018a, the effectiveness of the proposed technique is demonstrated. The solution exhibits a mitigation time of 2 milliseconds and maintains total harmonic distortion below 5%, meeting IEEE criteria. As a result, the proposed solution is proven to be more efficient, straightforward, dependable, and adaptable.</p>2023-08-03T00:00:00+03:00Copyright (c) 2023 International Conference on Modern and Advanced Research