https://as-proceeding.com/index.php/ijanser/issue/feedInternational Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researches2025-05-31T00:00:00+03:00IJANSERinfoijanser@gmail.comOpen Journal Systems<p>International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researches (IJANSER) publishes regular research papers, reviews, letters, and communications covering all aspects of engineering and natural sciences. Our aim is to publish novel / improved methods/approaches of these field to benefit the community, open to everyone in need of them. There is no restriction on the length of the papers or colors used. The method/approach must be presented in detail so that the results can be reproduced.</p>https://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2640A Secure IoT-Based System for Real-Time Industrial Safety Monitoring in Hazardous Environments 2025-05-09T13:52:03+03:00Farah Nazar Ibraheemfarah_nazar80@uomosul.edu.iq<p>Industrial environments are prone to hazards like toxic gas leak, fire outbreak, extreme <br>temperature changes, etc., which can result in injuries to personnel, damaging equipment or stopping <br>production altogether. Traditional security systems are not able to provide real-time response, are not <br>scalable, and do not integrate with modern cloud-based operations analytics. Real time monitoring system <br>to monitor different Environmental hazards and keep the data secure with low cost using IoT. The next <br>proposed system is a weather station based on the architecture already having a proof of concept, using <br>microcontrollers like NodeMCUs, multi-modal sensors (gas, temperature, flame, and motion), and the <br>cloud such as ThingSpeak, Blynk for monitoring and alerting. The architecture also utilizes SSL <br>encryption, API-key-based authentication, and over-the-air updates to ensure data integrity and system <br>resilience. Use an experimental demonstration to show that it can quickly detect unsafe conditions and <br>notify people through mobile and web applications, so it can be used in factories, warehouses and <br>chemical plants. In this way, this work presented a secure, modular, and scalable framework to enrich the <br>area of occupational safety by using smart sensing, and real-time IoT communication.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2641Geometric Modeling For Calculating Volume And Surface Area For Some Microstructures2025-05-09T13:55:46+03:00Ali Özdemiracaozdemir@gmail.com<p>Most living and non-living materials in nature have a geometric model. The geometric shapes of <br>these structures, their positions of coming together, the areas they cover, and their durability affect the <br>functionality of their entirety. Microstructures are formed within these geometric units, which are found in <br>many living and non-living materials, as well as in tissue samples that form this complex material. They <br>control and greatly assist the best and most efficient continuation of these geometric features of <br>microstructures with geometric parts. With this study, we tried to determine the geometric modeling of <br>some structures that we see around us and share our planet with. The method we applied was done by <br>identifying geometric models or shapes that most closely resemble the actual shape of the microstructures. <br>At the same time, literature information from similar studies was also used. On the other hand, literature <br>information about the geometric models and mathematical formulas of these microstructures was evaluated. <br>In addition, the structures of the geometric models obtained from these definitions were shown with figures. <br>As a result, we were able to detect the plant tissues whose microscopic structures we examined, having <br>geometric models such as prolate spheroid (Longitudinally spherical, Prolate spherical), ellipsoid, cylinder <br>2 hemispheres (Combination of the cylinder and two hemispheres).</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2642Karakter Tasarımında Protagonist ve Antagonist Arasındaki Zıtlığın Görsel Kullanımı: Arcane Örneği2025-05-09T13:58:39+03:00Ozan Küçükustaozankucukusta@gmail.comRana Nur Baysalozankucukusta@gmail.com<p>Bu çalışmada, League of Legends evrenine ait Arcane adlı animasyon dizisi üzerinden karakter <br>tasarımında protagonist-antagonist karşıtlığının kullanımı incelenmektedir. Araştırmada karakterlerin <br>görsel kimliklerinin nasıl yaratıldığı göstergebilimsel bir bakış açısıyla analiz edilmektedir. Çalışmanın <br>amacı, Arcane animasyon dizisindeki karakter tasarımlarını göstergebilimsel analiz yöntemi ile <br>inceleyerek, protagonist ve antagonistlerin karakter tasarımı bağlamında görsel öğelerle nasıl tematik <br>karşıtlık oluşturduklarını ortaya koymaktır. Bu bağlamda şekil teorisi, renk teorisi ve silüet analizi gibi <br>karakter tasarımın temel yaklaşımlarından yararlanılmıştır. Araştırma, karakter tasarımlarında kullanılan <br>grafik öğelerin görsel ifadeyi özgün ve çarpıcı bir şekilde nasıl desteklediğini ve bu göstergeler aracılığıyla <br>anlamın nasıl inşa edildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma League of Legends evreni ve Arcane <br>dizisi ile sınırlı olup, örneklem dizideki karakterlerin tasarım prensiplerini yansıtma ölçütüne dayalı olarak <br>oluşturulmuştur. Çalışma, tasarım öğelerinin yalnızca karakterleri tanımlamakla kalmayıp, hikâyedeki <br>çatışmaları ve tematik karşıtlıkları da vurguladığını ortaya koymuştur. Bu, detaylı ve bilinçli bir karakter <br>tasarımının izleyicide estetik ve duygusal etki yaratmadaki önemini göstermektedir.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2643Kurumsal Karbon Ayak İzi Tespiti: Düzce Üniversitesi Konuralp Yerleşkesi Örneği 2025-05-09T14:01:54+03:00Oğuz Şahineroguzzdahinn@gmail.com<p>Sera gazı emisyonları dünya genelinde en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiş <br>durumdadır. Sera gazları başta iklim değişikliği olmak üzere birçok çevresel sorunlara yol açabilmektedir. <br>Küresel ısınma ve iklim değişikliği tehdidine karşı sera gazlarını azaltıcı faaliyetlere yönelik çalışmalar <br>hız kazanmaktadır. Küresel ısınmaya doğrudan etki eden sera gazlarının başında CO2 gelmektedir. <br>Atmosferdeki CO2 miktarının sürekli artış göstermesi karbon ayak izi kavramının ortaya çıkmasına sebep <br>olmuştur. Böylece araştırmacılar farklı alanlarda karbon ayak izi hesaplama çalışmalarına yönelmişlerdir. <br>Bu çalışmada sera gazlarından biri olan CO2 emisyonları dikkate alınarak Düzce Üniversitesi Konuralp <br>Yerleşkesi’nin kurumsal karbon ayak izi belirlenmiştir. Karbon ayak izi hesaplamalarında <br>Intergovernmental Panel on Clima Change (IPCC) klavuzu esas alınmış olup Tier 1 ve Tier 2 yöntemleri <br>kullanılmıştır. Ayrıca Yerleşke sınırları içerisinde bulunan karbon yutak alanların etkisi de incelenmiştir. <br>Böylece net karbon ayak izi hesabı yapılmıştır. Buna göre yerleşkenin CO2 emisyonu, yutak alanlar <br>tarafından tutulan CO2 ve yerleşkenin net CO2 miktarı sırasıyla 4.527.977 kgCO2/yıl, 1.018.060 <br>kgCO2/yıl ve 3.509.917 kgCO2/yıl olarak belirlenmiştir.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2644Karaman’da Satışa Sunulan Çiğ Süt Örneklerinin Bazı Mikrobiyolojik ve Fizikokimyasal Özellikleri 2025-05-09T14:05:06+03:00Sabire Yerlikayasabirebattal@kmu.edu.trEnes Arda Uralsabirebattal@kmu.edu.tr<p>Bu çalışmada Karaman ilinden toplanan dört farklı çiğ süt örneklerinde toplam mezofilik aerofilik <br>bakteri (TMAB), maya-küf, koliform bakteri, renk, briks ve pH değerleri araştırılmıştır. TMAB ve maya<br>küf açısından en düşük konsantrasyona sahip numunenin B örneği olduğu tespit edilmiştir. Ancak B örneği <br>aynı zamanda en fazla koliform bakteri içeren gruptur. Bu durum sütün sağım, depolama ve taşınması <br>sırasında hijyen ve sanitasyon kurallarına uyulmadığını gösterir. En parlak örnek C; a* ve b* değeri en <br>yüksek örnek B olarak tespit edilmiştir. A örneğinin pH değeri 6,6’dan düşük bulunmuştur. Bu da süte ağız <br>sütü veya asitliği artıracak mikroorganizmaların bulaşmış olabileceğini göstermektedir. Briks değerleri <br>analiz edilen bütün süt örnekleri için uygun bulunmuştur. Su ilavesi gibi bir hile yapılmadığı <br>düşünülmektedir. Süt insan beslenmesi açısından yeri doldurulmayacak bir besin maddesidir. Hammadde <br>olarak sütte gözlenen herhangi bir kontaminasyon, sütün işlenmesi sırasında daha da riskli bir hale <br>gelebilmektedir. Bu nedenle sütün kalite özellikleri iyileştirilerek kullanılmalı, halk sağlığı böylece riske <br>atılmamalıdır.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2645Ankara’daki Bazı Kuyu Sularının Temel Mikrobiyolojik ve Fizikokimyasal Özellik Tespiti 2025-05-09T14:09:03+03:00Sabire Yerlikayasabirebattal@kmu.edu.trAyşe Nur Temizkansabirebattal@kmu.edu.tr<p>Kuyu sularının kalitesi insan sağlığı açısından önem taşımaktadır. Neredeyse tamamına yakınının <br>ağız kısmının açık halde olması, kontaminasyonlar için teşvik edici olmaktadır. Suyun temini amacıyla <br>kuyu içerisine salınan alet ekipmanın yeterince steril olmaması da bahsi geçen kontaminasyon kaynaklarına <br>örnek verilebilir. Bu çalışmada Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesinde bulunan 3 farklı kuyudan 2025 yılı <br>mart ayında 3 farklı zamanda alınan su örneklerinin bazı mikrobiyolojik ve fizikokimyasal özellikleri <br>araştırılmıştır. Bu bağlamda örnekler toplam mezofilik aerofilik bakteri sayımı (TMAB), maya-küf, <br>koliform, briks ve pH analizlerine tabi tutulmuştur. En az TMAB yükü B1 örneğinde tespit edilmiştir. Maya <br>kolonileri ise A örnekleri ile B2 örneğinde gözlenmiştir. Küf kolonilerine de sadece A örneğinde <br>rastlanılmıştır. Ancak maya kolonilerine göre küf hücrelerinin konsantrasyonu daha azdır. Su örnekleri baz <br>alındığında A, B ve H sularında sırasıyla 0.74, 0.61 ve 17.31 log kob/ml konsantrasyonunda koliform <br>bakteri tespit edilmiştir. Örneklerin pH değerleri 7.47 ile 7.81 arasında değişiklik göstermektedir. A ve B <br>sularında briks değeri 0.10 ölçülürken; H suyunda 0,40 olarak tespit edilmiştir. Tüm bu sonuçlar suların <br>yeterince steril ve kaliteli olmadığını, bu amaçla önlem alınması gerektiğini göstermektedir.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2646Bazı Alkanna Türlerinin Anatomik Özelliklerinin İstatistiksel Karşılaştırılması2025-05-09T14:12:00+03:00Canan Özdemir cozdemir13@gmail.com<p>Bu çalışmada, havacıva otu olarak bilinen doğal bitkilerden olan, Alkanna cinsine ait iki tür <br>çalışılmıştır. Çalışma Boraginaceae familyasının bu cinsinin Alkanna froedinii Rech.fil ve Alkanna <br>cadifolia C. Koch. taksonlarının anatomik özelliklerinin belirlenmesine ve istatistiksel olarak <br>karşılaştırmasına dayanır. Taksonların ait olduğu familya dünyada 100 cins ve 2000 kadar türle tropikal, <br>subtropikal ve ılıman bölgelerde yayılmış bir familyadır. Türkiye'de 34 cins ve 300'den fazla türü <br>bulunmaktadır. Alkanna türleri doğal boya olarak bilinen “alkannin” isimli bir madde içermektedirler. Bu <br>nedenle antik çağlardan beri geleneksel kullanımda oldukça önemli bir yeri vardır. Özellikle Alkanna <br>tinctoria (L.) Tausch doğal boya olarak en önemli alkannin kaynağıdır. Alkannin ayrıca anti-bakteriyel <br>özellikleri dolayısıyla gıda boyası olarak da kullanılmaktadır. Çalışma materyali olan taksonlara ait bitki <br>örnekleri doğal yayılış gösterdikleri alandan toplanmıştır. Mikro morfolojik gözlemlerden elde edilen <br>ölçümlere ait sayısal değerler çalışmanın istatistiksel aşaması için kullanılmıştır. Örneklerin mikro <br>morfolojik özelliklerine ait bu değerler birbirleri ile regresyon analizi ve pearson korelasyon testleri <br>kullanılarak karşılaştırılmaları yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar tablolar ile gösterilerek istatistik sonuçları <br>P<0.05 ve P<0.01 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. İstatistiksel analizler MINITAB yazılım paketi <br>kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, mikro morfolojik özelliklerin sayısal değerleri <br>bitkileri birbirinden ayırmak için kullanılabilecek alternatif kanıtlar sağlayabileceği bulunmuştur. Böylece <br>bu çalışma sonuçları, incelenen örneklerin birbirlerinden sadece morfolojik özellikleriyle değil aynı <br>zamanda sayısal mikro morfolojik anatomik karakterleri ile de ayırt edilebildiğini ortaya koymuştur.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2647Cylinder Geometry Modeling in Some Macro and Microstructures in Nature 2025-05-09T14:14:36+03:00Ali Özdemir acaozdemir@gmail.com<p>Our study has shown that the micro and macro morphological structures of some living tissues <br>have different geometric models, and that these microstructures can be defined numerically and shown with <br>formulas. In the study, information on the subject in the literature was obtained in the evaluation of micro <br>and macro structures within the geometric framework. As a result of our research, we found that the some <br>macro and micro structures whose microscopic structures we examined with help microscopy of plants has <br>cylinder geometric models. A cylinder (from Ancient Greek κύλινδρος (kúlindros) 'roller, tumbler') has <br>traditionally been a three-dimensional solid, one of the most basic of curvilinear geometric shapes. In <br>elementary geometry, it is considered a prism with a circle as its base. The geometric structures related to <br>these geometric models, microscopic photographs showing their micro structures and the formulas of the <br>numerical properties of these structures are given in the study. Most living materials in nature have a <br>geometric model. The geometric shapes of these structures, their positions of coming together, the areas <br>they cover, and their durability affect the functionality of their entirety. With this study, we tried to <br>determine the geometric modeling of some living structures that we see around us and share our planet <br>with. The method we applied was done by identifying geometric models or shapes that most closely <br>resemble the actual shape of the micro and macro structures. At the same time, literature information from <br>similar studies was also used. On the other hand, literature information about the geometric models and <br>mathematical formulas of these micro and macro structures was evaluated. In addition, the structures of the <br>geometric models obtained from these definitions were shown with figures. As a result, we were to detect <br>cylinder geometric models the macro and microstructures of some plant tissues.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2648Tef (Eragrostis teff) Bitkisinin Özellikleri, Yetiştiriciliği ve Kullanım Alanları Üzerine Bir İnceleme2025-05-09T14:17:07+03:00Mustafa ŞAHİNmustafa.sahin0672@icloud.comMüzeyyen ÖZDEMİRozdemirmuzeyyen1999@gmail.com<p>Bu çalışmada, artan gıda ve yem ihtiyacına çözüm arayışları çerçevesinde tef (Eragrostis teff) <br>bitkisi ele alınmıştır. Afrika kökenli olan ve binlerce yıldır tarımı yapılan tef, hem insan beslenmesi hem <br>de hayvancılıkta yem kaynağı olarak dikkate değer özellikler sunmaktadır. Tef, kuraklığa, su baskınlarına <br>ve zararlılara karşı yüksek dayanıklılık göstererek farklı iklim koşullarında başarıyla yetiştirilebilmekte ve <br>bu yönüyle sürdürülebilir tarım sistemleri için önemli bir alternatif oluşturmaktadır. Yüksek protein, <br>demir, kalsiyum ve lif içeriği ile öne çıkan tef, özellikle çölyak hastaları ve gluten intoleransı olan <br>bireyler için değerli bir gıda kaynağıdır. Hayvancılık açısından ise yüksek ot verimi ve besleyiciliği <br>sayesinde yem bitkisi olarak büyük potansiyele sahiptir. Türkiye’de yapılan araştırmalar, tefin farklı ekim <br>zamanlarında verim ve kalite açısından başarılı sonuçlar verdiğini göstermiştir. Bu bağlamda, tef bitkisi <br>hem insan sağlığına katkıları hem de tarımsal üretime esnekliğiyle dikkat çekmekte, yeni yem ve gıda <br>kaynakları arayışında önemli bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Çalışma sonucunda, tefin ülkemizde <br>yaygınlaştırılması ile hem besin güvenliğine hem de tarımsal çeşitliliğe önemli katkılar sağlanabileceği <br>ortaya konulmuştur.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2649Büyük Abdiuşağı Köyü (Kırşehir-Akpınar) Manganez Cevherleşmelerine Yönelik İlk Bulgular2025-05-09T14:24:04+03:00Ahmet EFEefe@cumhuriyet.edu.tr<p>Bu çalışma, Kırşehir-Akpınar bölgesindeki Büyük Abdiuşağı Köyü kuzeyinde yer alan manganez <br>cevherleşmesini ve çevre kayaçların özelliklerini incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, <br>manganez cevherleşmelerinin dağılımı, şekilleri, yankayaç ilişkileri, mineralojik bileşimleri ve dokusal <br>özellikleri detaylı saha ve laboratuvar yöntemleriyle değerlendirilmiştir. İnceleme alanında, Çiçekdağı <br>Formasyonu'nun volkano-sedimanter kayaçları ile Orta Anadolu Granitoyitleri, Neojen yaşlı İncek <br>Formasyonu ve Kızılırmak Formasyonu birimleri gözlenmiştir. Çalışma sonucunda, manganez <br>cevherleşmelerinin hidrotermal kökenli olduğu, Çiçekdağı Formasyonu'na ait radyolarit ve pelajik <br>kireçtaşlarında lokalize olduğu ve bu cevherleşmelerin fayların oluşturduğu ezik zonlarda geliştiği <br>belirlenmiştir. Cevherleşmenin mineralojik bileşenleri arasında psilomelan ve proluzit ön plana çıkmıştır. <br>Bulgular, bölgedeki manganez cevherleşmelerinin jeolojik süreçlere bağlı oluşum mekanizmalarını <br>anlamak için önemli veriler sunmaktadır.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2650Başınayayla Köyü (Yozgat) Çevresinde Gözlenen Polimetal Oluşumlarına İlişkin Arazi Verileri 2025-05-09T14:27:38+03:00Ahmet EFEefe@cumhuriyet.edu.tr<p>Bu çalışmada, Orta Anadolu Kristalen Kompleksi içerisinde yer alan Yozgat Batoliti’nin jeolojik <br>yapısı ve cevherleşme potansiyeli incelenmiştir. Çalışma kapsamında 1/25.000 ölçekli jeolojik harita <br>hazırlanmış, bölgeden alınan kayaç örnekleri mineralojik-petrografik yöntemlerle analiz edilerek cevher <br>mikroskopisiyle mineralizasyon özellikleri araştırılmıştır. Arazi çalışmalarında molibden ve bakır <br>cevherleşmesine ilişkin doğrudan mineralizasyon belirtileri gözlenmemiştir. Ancak, oksidasyon<br>sementasyon zonuna bağlı olarak özellikle malakit sıvamaları ve galenit minerali tespit edilmiştir. Bu <br>oluşumlar, Başınayayla Köyü’nün doğu-güneydoğusunda ve batı kesiminde, diyorit-granit dokanakları ile <br>silis dolgulu kırık sistemleri boyunca yayılım göstermektedir. Cevherli olduğu düşünülen parlatma <br>bloklarında molibdenit izlenmemiş, ancak pirit, galenit, kalkopirit, manyetit ve ilmenit birliktelikleri <br>belirlenmiştir. Bölgenin jeolojik ve jeodinamik evrimi göz önüne alındığında, cevherleşme modelinin <br>damar tipi yataklanmalar şeklinde gelişebileceği öngörülmektedir. Önceki çalışmalar porfiri sistemler <br>önerse de, yitim zonlarına bağlı I-tipi granitoyitlerin bölgedeki jeolojik yapı ile örtüşmemesi nedeniyle bu <br>modelin bölgeye uygun olmadığı değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, inceleme alanında epitermal damar <br>tipi cevherleşmelerin geliştiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bölgedeki arama çalışmalarında galeri, yarma <br>ve sondaj yöntemleri bu modele göre tasarlanmalıdır. Özellikle eğik sondajlar tercih edilmelidir, çünkü <br>düşey sondajlar damar sistemlerini pas geçebilir. Ayrıca, bozunmamış birincil minerallerin daha <br>derinlerde bulunabileceği dikkate alınarak araştırma süreçleri planlanmalıdır.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2651The Influence of Emerging Technologies on the Transformation of Airport Operations and the Enhancement of Passenger Experience: An Overview of Smart Airport Solution 2025-05-09T14:30:28+03:00Ayşenur ERDİLrunesyalidre@gmail.com<p>For all parties involved, especially airports and airline corporations, a swift and unavoidable <br>evolutionary process is being driven by the ongoing high demand in the global air transportation sector and <br>the intrinsic complexity of the current operational systems. There is a growing need to go beyond the long<br>standing close relationship between passengers and airlines, turning airports from important transit hubs <br>into essential elements of the whole travel experience. Global economic, social, cultural and especially <br>technical developments are the primary forces behind this change. Additionally, this tendency is being <br>significantly impacted by the new generation of digitally native customers’ changing consumption patterns <br>and growing need for tailored services. An analysis of the evolution of the two main aviation industry <br>players, airports and airlines, shows a growing awareness of the strategic significance of passenger <br>happiness and experience. As a result, airports are developing beyond simple infrastructure to become <br>cutting-edge hubs with cutting-edge and Emerging technologies and services focused on passengers. <br>Achieving high levels of passenger happiness and positive experiences is essential for success in the <br>aviation industry, given its competitive landscape and profitability dynamics. By analyzing current trends <br>in the relevant industry and the research approaches used, this article seeks to offer a perspective on the <br>possible evolution of future passenger experiences. Within a broad framework, the function of smart airport <br>solutions in this transition and their potential to improve the traveler experience are discussed.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2652Veri Artırmanın CNN Tabanlı Derin Sinir Ağı Modellerine Etkisi 2025-05-09T14:34:01+03:00Kadir KESGİNkadir@bandirma.edu.tr<p> </p> <p>Bu çalışmada, veri artırma tekniklerinin Convolutional Neural Network (CNN) tabanlı görüntü sınıflandırma modellerinin performansı üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Özellikle sınırlı veri setlerinde modelin genelleme yeteneğini artırmak amacıyla veri artırmanın sunduğu katkılar detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. Çalışmada CIFAR-10 veri seti kullanılarak iki farklı senaryo uygulanmıştır: veri artırmasız ve veri artırmalı eğitim. Veri artırma işlemleri arasında yatay çevirme, rastgele döndürme, kırpma ve parlaklık–kontrast değişimleri gibi temel teknikler bulunmaktadır. Model, Adam optimizasyon algoritması ve çapraz entropi kayıp fonksiyonu kullanılarak eğitilmiştir. Eğitim sürecinde epoch bazında kayıp değerleri ve doğruluk oranları takip edilmiş, elde edilen sonuçlar veri artırmanın model performansını önemli ölçüde iyileştirdiğini ortaya koymuştur. Veri artırmalı eğitim sonucunda doğrulama doğruluğu %71'den %83'e yükselmiş ve doğrulama kaybı ciddi ölçüde azalmıştır. Ayrıca eğitim sırasında overfitting etkisinin de önemli ölçüde azaldığı gözlemlenmiştir. Sonuçlar, veri artırmanın küçük veri setleriyle çalışan CNN modelleri için kritik bir iyileştirme stratejisi olduğunu doğrulamaktadır. Gelecek çalışmalarda daha karmaşık veri artırma yöntemlerinin ve farklı CNN mimarilerinin etkileri araştırılabilir.</p> <p> </p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2653Bazı Draba Türlerinin Anatomik Özelliklerinin İstatistiksel Karşılaştırılması2025-05-09T14:38:54+03:00Canan Özdemircozdemir13@gmail.com<p>Çalışmada, Brassicaceae familyasına ait iki Draba (Draba nemorosa L.ve Draba rosularis Boiss). <br>türünün doğal ortamlarından toplanılan örnekleri çalışılmıştır. Bu türlerden Draba rosularis Boiss taksonu <br>endemik olup sınırlı bir alanda yayılış göstermektedir. Çalışmada bu taksonların kök ve gövde anatomik <br>özellikleri belirlenerek bu özelliklerin sayısal değerleri ile istatistiksel olarak karşılaştırmasına yapılmıştır. <br>Taksonların ait olduğu Brassicaceae (Turpgiller)familyası tek ya da çok yıllık otlar ya da nadiren küçük <br>çalılardan oluşan bir ailedir. Kök kazık, kökgövde, yumrulu rizomlu ya da nadiren sitolonludur. Bitkiler <br>çoğunlukla karasal ya da nadiren yarı batıktır. Gövdeler dik, yükselici ya da yatık, otsu ya da nadiren <br>odunsu, yapraksı ya da yapraksız ve zaman zaman da gövde hiç yoktur. Kayadolaması olarakta adlandırılan <br>örneklerimizin cinsinin genel özellikleri ise; tek, iki ya da çok yıllık otlardan oluşması, odunsu köke sahip <br>oluşu ve küme oluşturmasıdır. Gövde dik, yükselici ya da zaman zaman yatıktır. Tüyler basit ya da <br>çatallıdır. Taban yaprakları saplı, sıklıkla rozet halinde, basit ve kenarları düz, dişli ya da nadiren <br>lobludur. Çalışma materyali olan taksonların mikro morfolojik gözlemlerden elde edilen ölçümlere ait <br>sayısal değerleri çalışmanın istatistiksel çalışması için kullanılmıştır. Örneklerin mikro morfolojik <br>özelliklerine ait bu değerler birbirleri ile regresyon analizi ve pearson korelasyon testleri kullanılarak <br>karşılaştırılmaları yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar tablolar ile gösterilerek istatistik sonuçları P<0.05 ve <br>P<0.01 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. İstatistiksel analizler MINITAB yazılım paketi <br>kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçları kök ve gövde epidermis, korteks gibi kantitatif mikro <br>morfolojik karakterlerin taksonları ayırmak için kullanılabilecek uygun taksonomik karakterler olduğunu <br>göstermiştir. Böylece bu çalışma sonuçları, incelenen örneklerin birbirlerinden sadece morfolojik <br>özellikleriyle değil aynı zamanda sayısal mikro morfolojik anatomik karakterleri ile de ayırt edilebildiğini <br>ortaya koyarak mikro morfolojik karakterlerin sayısal analizinden elde edilen sonuçların taksonların <br>tanınması için ek kanıt sağlayabileceği bulunmuştur.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2654Energy-Efficient Deep Learning through Memristive Neuromorphic Synapses: A Hardware Implementation Study 2025-05-09T14:42:16+03:00Baki Gökgözbakigokgoz@gumushane.edu.tr<p>Advances in artificial intelligence and machine learning, especially in deep learning, have driven <br>rapid adoption across various fields. However, the high computational demands and extensive data <br>processing needs of these algorithms pose major energy efficiency challenges for traditional Von Neumann<br>based computing systems. These issues are compounded by the slowing scalability of semiconductor <br>technology and the inefficiencies of parallel processing in multi-core architectures. To address these <br>limitations, neuromorphic computing systems which unify memory and processing at the hardware level <br>have emerged as a promising solution for energy efficient AI. Among their key components, memristive <br>devices stand out by mimicking biological synaptic behavior with extremely low power consumption, <br>allowing for physical representation of synaptic weights in neural networks. This study explores the <br>hardware implementation of memristive synapses in deep neural networks. While memristive systems may <br>have longer training times compared to software-based convolutional neural networks, they achieve <br>competitive accuracy (up to 90%) using gradient descent optimization methods, all while consuming around <br>100,000 times less energy. This dramatic improvement in energy efficiency makes memristive technology <br>a leading candidate for both current and future sustainable AI systems.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2655Artificial Intelligence and the Problem of Energy Consumption: Challenges and Opportunities for a Sustainable Future2025-05-09T14:46:28+03:00Baki Gökgöz bakigokgoz@gumushane.edu.tr<p>In recent years, artificial intelligence (AI) systems have rapidly advanced, offering transformative <br>solutions that significantly enhance efficiency across various sectors such as healthcare, finance, <br>transportation, and education. However, the growing computational demands required to train and deploy <br>state-of-the-art AI models particularly those based on deep learning architectures—have raised serious <br>concerns regarding their environmental sustainability. Training large-scale models often involves the <br>consumption of vast amounts of electricity, resulting in substantial carbon emissions and a considerable <br>ecological footprint. This paper provides a comprehensive examination of the energy consumption <br>associated with AI systems, highlighting the underlying factors contributing to their environmental impact, <br>including model complexity, dataset scale, and infrastructure design. It also surveys recent efforts aimed at <br>mitigating these effects, including the development of energy-efficient algorithms, adoption of low-power <br>hardware architectures, and implementation of carbon-aware computing strategies. Furthermore, the <br>concept of “Green AI” is discussed as a paradigm shift towards sustainability-aware AI development, <br>advocating for the inclusion of energy and environmental metrics as core evaluation criteria in AI research. <br>The paper concludes by emphasizing the need for interdisciplinary collaboration and policy intervention to <br>align the progress of AI technologies with global sustainability goals.</p>2025-05-09T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2656A Comprehensive Review on the Effect of DLC Interfacial Layer on Barrier Height in Schottky Diodes2025-05-22T00:04:36+03:00Omar ISSAomarissa9696@gmail.comYunus Emre KARASUomarissa9696@gmail.com<p>This extensive review examines the effect of diamond-like carbon (DLC) interfacial layers on <br>Schottky diode barrier height, integrating findings from both early studies and recent work. The paper <br>first puts the physics and chemistry behind Schottky barrier formation into perspective, highlighting the <br>key role of interfacial layers and associated states in determining barrier height and device operation. The <br>emphasis is on the unique features of DLC, tunable electrical characteristics, chemical inertness, and <br>compatibility with most doping and deposition techniques. The methods discussed involve experimental <br>investigations of metal/DLC/semiconductor heterostructures, advanced electrical characterization under <br>varying temperature and bias conditions, and theoretical modeling of interface phenomena. Key findings <br>indicate that the incorporation of DLC interfacial layers results in significant barrier height changes, <br>typically a result of variations in the potential drop across the interface state density, distribution and the <br>presence of series resistance effects. Recent studies also indicate that the barrier height can have multi<br>Gaussian distributions and high thickness, doping and deposition parameter dependence in DLC. These <br>points indicate the potential of DLC engineering in controlling Schottky diode behavior, optimizing <br>device reliability and instilling new functionality in electronic and optoelectronic devices. The review <br>thus finally focuses on open issues and research trends in order to close the gap between fundamental <br>science at interfaces and actual device optimization.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2657Regional Influence on Physicochemical Properties of Honeys from Elazığ: A Quality and Authenticity Assessment 2025-05-22T00:09:33+03:00Akam Othman Rahimaliolcucu@firat.edu.trAli Ölçücüaliolcucu@firat.edu.trErcan Aydoğmuşaliolcucu@firat.edu.trMaruf Hurşit Demirelaliolcucu@firat.edu.trMehmet Mürşit Temüzaliolcucu@firat.edu.tr<p>This research investigated the physicochemical characteristics of honey samples from Ağın, <br>Kovancılar, and Arıcak in Elazığ, Turkey. The research aims to elucidate how local flora, climate, and <br>soil composition influence the physicochemical properties and chemical composition, which is critical for <br>quality control and authenticity verification. Using advanced and classical techniques, including Fourier <br>transform infrared (FTIR), microscopy, refractometer, viscometer, and electrical conductivity <br>measurements, quality parameters such as density, viscosity, pH, electrical conductivity, brix value, and <br>moisture content were analyzed. Significant variability was found in properties like density, viscosity, pH, <br>electrical conductivity, brix value, and moisture content. For instance, Ağın samples showed the highest <br>electrical conductivity (0.775 mS/cm) and Kovancılar the lowest (0.406 mS/cm). All samples met Codex <br>Alimentarius and Turkish Food Codex standards, with pH between 4.23-4.50, moisture below 20%, and <br>acceptable electrical conductivity. FTIR spectroscopy provided detailed molecular fingerprints, <br>confirming the presence of key compounds. The findings underscore the importance of regional studies <br>for combating honey adulteration and validating medicinal applications. This research contributes to <br>honey authentication, offering valuable insights for local beekeepers and supporting market integrity by <br>aligning properties with national and international standards.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2658AI-Powered Health Risk Prediction Models for SMEs in the Healthcare Sector: A Cost-Effective Approach for Developing Countries 2025-05-22T00:15:28+03:00Dr Lai Mun Keonguozkaya@ktun.edu.tr<p>The healthcare sector in developing countries is increasingly facing pressure to improve <br>operational efficiency and patient outcomes, particularly among small and medium-sized enterprises (SMEs) <br>such as private clinics, rural health centers, and diagnostic labs. These entities often operate with limited <br>resources, yet they play a critical role in healthcare delivery. This study investigates the implementation of <br>artificial intelligence (AI)-powered health risk prediction models as a cost-effective solution for SMEs in <br>the healthcare sector. Using a mixed-methods approach, this research evaluates the economic viability, <br>predictive accuracy, and managerial usability of AI systems in identifying high-risk patients and preventing <br>costly medical complications. The findings demonstrate that AI models not only enhance clinical decision<br>making but also contribute to cost reductions and improved patient management—making them a viable <br>technological investment for resource-constrained healthcare SMEs. Additionally, the study highlights the <br>enabling role of digital infrastructure and data literacy in maximizing the benefits of AI adoption. The paper <br>concludes with strategic recommendations for policymakers and SME managers to accelerate AI <br>integration in healthcare ecosystems of developing countries.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2659Orman Yangın İşçileri İçin Kişisel Koruyucu Donanımlar2025-05-22T00:19:20+03:00Mehmet ÇOLAKcmehmet@mu.edu.trSercan EKENcmehmet@mu.edu.trAyşe VERE cmehmet@mu.edu.tr<p>Her yıl dünya genelinde yangınlar ve diğer tabi afetler pek çok cana mal olmaktadır. Olağanüstü <br>olaylara müdahale ederken hayatlarından olan ve uzuv kaybına uğrayan itfaiyeci sayısı azımsanmayacak <br>boyutlardadır. Bu denli tehlikeli bir meslek grubunda kullanılan kişisel koruyucu donanımların, geniş <br>kapsamlı çalışma alanlarında olayların türüne göre tercih edilmesi, göz ardı edilmemesi gereken bir çalışma <br>olmalıdır. Günümüzde kullanılan kişisel koruyucu donanımların, geçmişe oranla nispeten işe uygun olduğu <br>gözlemlense de, yapılan işin doğası gereği pek çok risk faktörü hala mevcuttur. Üstelik 6331 sayılı iş <br>güvenliği yasasında, acil durumlarda ve afetlere müdahale eden personelin olay yerindeki çalışmaları <br>kapsam dışı bırakılmıştır. <br>Bu araştırmada, itfaiye çalışanlarının olaylara müdahale ederken kullandıkları uluslararası normlara uygun <br>kişisel koruyucu donanımların çeşitliliği irdelenerek, her türden olaya müdahale ederken, çalışan sağlığının <br>doruklaştırılması için en uygun olan kişisel koruyucu donanımların seçilmesine yardımcı olmak <br>hedeflenmiştir.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2660Bottleneck-Based Capacıty Calculatıon in Flour Productıon Facılıtıes2025-05-22T00:26:24+03:00Zehra Gülten YALÇINzehragulten@karatekin.edu.trMustafa DAĞzehragulten@karatekin.edu.tr<p>In a flour production facility, performing capacity calculations plays a critical role in the <br>efficient management of production processes, meeting customer demands, and controlling costs. In this <br>study, capacity calculation methods, bottleneck analysis, and capacity utilization rates (CUR) were <br>determined for flour production facilities. According to the capacity criterion, the machines in the facility <br>are categorized under three main headings: cleaning unit, breaking unit, and milling unit. To determine <br>capacity, all production lines in the facility were evaluated, and the section that creates the bottleneck was <br>considered the capacity-determining unit. In the facility where flour and bran are produced, the capacity <br>was calculated based on 24-hour operation per day and 300 working days per year. The facility contains <br>18 roller mills of 100 cm each. The total roller length in the facility was calculated by measuring in both <br>directions. Accordingly, the total roller length is 3,600 cm. The roller speed is taken as 600 rpm, and S = <br>1.2. Based on these values, the annual wheat breaking capacity was calculated as 90,000 tons/year.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2661Performance Analysis of Sunflower Oil Biodiesel as an Alternative Fuel in Diesel Engines2025-05-22T00:31:25+03:00Idris Cesuricesur@subu.edu.tr<p>In this study, the effects of biodiesel derived from sunflower oil on diesel engine performance <br>were experimentally investigated. Biodiesel blends were prepared at ratios of 10% (BIO10), 20% (BIO20), <br>and 50% (BIO50) with standard diesel fuel and tested in a diesel engine operating within the speed range <br>of 1500–3000 rpm. Experimental evaluations focused on parameters such as effective power, engine torque, <br>specific fuel consumption, and effective efficiency. The results indicated that the BIO10 and BIO20 blends <br>led to noticeable improvements in engine performance parameters, whereas a slight decrease was observed <br>with the BIO50 blend. The best performance was achieved with the BIO20 blend, which provided an <br>average increase of approximately 4% in engine power. In contrast, the BIO50 blend resulted in an <br>approximate 2% reduction in engine power compared to standard diesel. These variations in performance <br>parameters were attributed to the lower heating value of biodiesel compared to diesel fuel, its higher oxygen <br>content, higher cetane number, and improved combustion characteristics. Additionally, the higher viscosity <br>of biodiesel was found to slightly affect spray characteristics and the ignition timing. As a result, it was <br>concluded that sunflower biodiesel can be safely used in diesel engines without any modifications, and <br>performance losses remain minimal at low and medium blend ratios. These findings suggest that biodiesel <br>blends represent a viable alternative for cleaner and more sustainable energy solutions.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2662Rüzgâr Enerjisi Santrallerinde Batarya Entegrasyonu için Kapasite Optimizasyonu 2025-05-22T00:40:26+03:00İsmail Kayahanismail.kayahan@isikun.edu.trEylül Karaosmanoğluismail.kayahan@isikun.edu.tr<p>Bu çalışma, yenilenebilir enerji kaynaklarının doğasındaki değişkenlikten kaynaklanan üretim <br>dalgalanmalarını dengelemek amacıyla enerji depolama sistemlerinin boyutlarının optimizasyonunu ele <br>almaktadır. Yenilenebilir enerji üretimindeki süreksizlikler, enerji arz ve talebinin uyumlaştırılmasında <br>önemli güçlüklere neden olmaktadır. Çalışma kapsamında, bir rüzgâr enerji santralinin gerçek zamanlı <br>üretim verileri kullanılarak, enerji depolama sistemlerinin performansını değerlendirmek için simülasyon <br>modellemesi ve karma-tam sayılı doğrusal programlama olmak üzere iki farklı metodoloji incelenmiştir. <br>Doğrusal programlama modeli aracılığıyla, enerji depolama sistemi için optimal kapasite ve güç değerleri <br>belirlenmiş ve bu optimizasyonun toplam sistem maliyetlerinde bir düşüş sağladığı gözlemlenmiştir. Bu <br>araştırma, depolama sistemlerinin kapasite ve işletim stratejilerinin optimize edilmesi yoluyla maliyetlerin <br>düşürülmesine ve sürdürülebilir enerji üretimine katkıda bulunabilecek yenilikçi yaklaşımlar sunmaktadır.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2663Lityum-İyon Batarya Modülünün Farklı Deşarj Akımlarında ve Hava Hızlarında Sıcaklıklarının Deneysel Olarak İncelenmesi 2025-05-22T00:45:09+03:00Yasin Sarıkayayasinsrkaya@gmail.comRecai Özcanyasinsrkaya@gmail.comFerhat Kocayasinsrkaya@gmail.com<p>Bataryalar elektrikli araçlar (EA) için gerekli olan enerjiyi sağlayan en önemli parçadır. Aracın <br>çalışması için gerekli olan akım ve gerilim miktarları bu parçadan temin edilir ve böylelikle araç hareketi <br>sağlanmış olur. Bu parçada bulunan batarya hücreleri aracın kullanımı sırasında hem de hücreler şarj <br>olurken yüksek oranda ısı enerjisi üretirler. Yükselen bu ısı, hücre içerisinde anot ve katot kutuplarının <br>arasında bulunan ve elektronların rahat hareket edilmesisin sağlayan gözenekli yapıyı bozar ayrıca çeşitli <br>gazlarında oluşmasını tetikleyen bu olay hücre içerisinde hasarlara yol açmaktadır. Bu ısının bataryalardan <br>en üst seviyede verim alınabilmesi için belli bir aralıkta tutulması gerekir. Bu çalışmada soğutucu akışkan <br>olarak hava kullanılarak EA’larda kullanılan bataryalarda kullanım sırasında oluşacak sıcaklık <br>yükselmelerinin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Yapılan bu çalışmada batarya kutusunun bulunduğu <br>içerisine fan yardımıyla farklı hızlarda hava yönlendirilmiştir. Batarya modülü 1C, 3C ve 5C deşarj <br>durumlarında deneyler yapılarak farklı deşarj hızlarındaki sıcaklık verileri karşılaştırılmıştır. Deşarj <br>akımının yükselmesiyle batarya hücre sıcaklıklarının arttığı ve uygun çalışma aralığının üst sınırına <br>yaklaştığı tespit edilmiştir. Doğal soğutmaya kıyasla, 5C deşarj akımında ve 2,37 m/s hava hızında %33,33 <br>ısıl performans sağlayarak daha iyi soğutma sağlamıştır. Batarya modülüne yönlendirilen hava hızının <br>artırılmasıyla ısı transferinin daha yüksek oranda gerçekleşmesi sağlanmış ve hücrelerde oluşan sıcaklık <br>çalışma sıcaklığı aralığında tutulmuştur.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2664Low-Cost ZnO/Perovskite Solar Cells, Fabrication, Simulation, and Performance Optimization2025-05-22T00:58:08+03:00Mohamed Bashir BIHImohamedbashirbihi@gmail.comYunus Emremohamedbashirbihi@gmail.com<p>This study describes an in depth study into fabrication and simulation of low cost ZnO/ <br>perovskite (PSC) solar cells using SCAPS-1D. The interest is in making material selection, structural <br>parameters, and deposition techniques to improve photovoltaic performance without raising the price. <br>Employing ZnO as the electron transport layer was driven by the high electron mobility, optical <br>transparency, and ability to use low temperature methods such as spin-coating. This approach is applied <br>for the deposition of ZnO seed layer that encourages uniform nanorod growth, followed by the solution <br>based deposition of methylammonium lead iodide (MAPbI₃) perovskite films. ITO, NiO, CH₃NH₃PbI₃, <br>ZnO layers were used to construct a ZnO-based perovskite solar cells device structure. The influence of <br>active layer thickness and acceptor density was analysed in a systematic manner. Results indicated <br>NiOlayer thicknesses ranged between 2–3 μm and optimal doping levels producing optimum performance <br>with JSC of ~18.70 mA/cm² and efficiency up to 17.15%. Conversely, excessive thickness increased <br>resistance and recombination. The perovskite layer demonstrated high sensitivity to doping, with PCE <br>dropping from24.35% to 22.47% as acceptor density decreased. In contrast, ZnO layer modifications had <br>minimal impact, showing efficiency stability around 17.19–17.20%. Thermal effects were also evaluated; <br>as temperature rose from 300 K to 350 K, Voc declined from 1.10 V to 1.02 V and efficiency dropped to <br>15.3%, confirming the importance of thermal stability. External quantum efficiency (EQE) peaked at <br>90%near 400 nm, affirming strong visible light absorption. Overall, this work highlights ZnO-perovskite <br>hybrid structures as a promising, scalable, and eco-friendly alternative for next- generation photovoltaics, <br>offering a balance between cost, process simplicity, and performance.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2665DPS ve TPS Kontrollü Anahtarlama Stratejilerinin Çift Aktif Köprülü Dönüştürücülerde Performans Karşılaştırması 2025-05-22T01:02:52+03:00Khalıl YOUSSOUF ADAMkhalilyoussoufadam@gmail.comMehmet Emin MERALkhalilyoussoufadam@gmail.com<p>Bu çalışma, çift aktif köprü (ÇAK) dönüştürücülerdeki farklı anahtarlama tekniklerini Dual phase <br>shift (DPS), Triple phase shift (TSP) kapsamlı bir şekilde karşılaştırmıştır. ÇAK dönüştürücünün <br>performansı, temel anahtarlama tekniğinden etkilenmiş olup; güç seviyesi, giriş ve çıkış <br>akımları/gerilimleri dahil tüm parametreler bu durumdan etkilenmiştir. Tüm çalışma aralığında en yüksek <br>ve en verimli performansı elde etmek için çeşitli anahtarlama kontrol yöntemleri kullanılmıştır. <br>Karşılaştırma sonuçlarına göre, DPS ve TSP gibi birden fazla serbestlik derecesine sahip anahtarlama <br>teknikleri ile önerilen kontrol stratejisi en iyi performansı sağlamıştır. Önerilen optimizasyon ve incelenen <br>anahtarlama teknikleri, dönüştürücünün verimliliği, akım ve gerilim dalgalanmaları ile geri akış gücü <br>açısından değerlendirilmiştir. Önerilen kontrol stratejisi, dönüştürücünün dinamik davranışını optimize <br>ederek enerji kayıplarını ve geri akışı minimize etmiştir. Bu bulgular, yüksek verimli güç elektroniği <br>sistemleri tasarımı için kritik bir referans sunmaktadır.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2666Comparative Analysis of MPPT Techniques for PMSG-Based Wind Energy Systems Using ANN and P&O Algorithms 2025-05-22T01:07:33+03:00Ismail Salad ADENsamatarhj14@gmail.comMohamed Jama ELMIsamatarhj14@gmail.comAhmed Mohamed ABDIAZIZsamatarhj14@gmail.comYunus Emre KARASUsamatarhj14@gmail.com<p>This paper presents a comprehensive comparative study of Maximum Power Point Tracking <br>(MPPT) techniques for wind energy systems utilizing a Permanent Magnet Synchronous Generator <br>(PMSG). The objective is to enhance energy harvesting efficiency in fluctuating wind conditions through <br>improved MPPT strategies. Traditional Perturb and Observe (P&O) algorithms, known for their <br>simplicity and low computational requirements, are evaluated against Artificial Neural Network (ANN)<br>based MPPT controllers, which leverage machine learning to adaptively optimize power output. Using <br>MATLAB/Simulink, a detailed simulation model incorporating wind turbine aerodynamics, PMSG <br>dynamics, full-bridge rectification, and double boost DC-DC conversion was developed. The P&O <br>method exhibited notable power oscillations and slower response to wind speed changes. In contrast, the <br>ANN-based MPPT, trained on real meteorological data, demonstrated superior performance with faster <br>convergence, higher tracking accuracy, and reduced ripple. The hybrid integration of P&O and ANN <br>approaches further balanced computational complexity with efficiency. Additionally, a stationary battery <br>storage system with a bidirectional DC-DC converter was implemented to assess energy storage <br>capability for electric vehicle charging. Simulation results validate the ANN-based controller's <br>effectiveness under variable wind profiles, making it a viable candidate for real-time wind power <br>applications. This study highlights the transformative potential of AI in renewable energy systems and <br>emphasizes the importance of integrating smart control algorithms for optimal wind energy conversion. <br>Future work will focus on real-world implementation and economic evaluation under diverse atmospheric <br>conditions.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2667Photovoltaic Performance of Organic Semiconductor Layers Produced by Spin Coating Technique 2025-05-22T01:13:35+03:00Faisal RAHIMIfaisal.rahimi0011@gmail.comYunus Emre KARASU faisal.rahimi0011@gmail.com<p>Organic Photovoltaics (OPVs) have attracted considerable attention as a promising alternative <br>to traditional silicone based solar cells due to its mild nature, mechanical flexibility and low costs, capacity <br>to build large areas. This review focuses on the photovoltaic performance of organic semiconductors <br>produced through spin coating technology, which is a widely used statement method in OPV research. It is <br>emphasized that spin coating parameters such as spin speed, solvent system and additive use affect active <br>layer data and, in turn, affect the device efficiency and stability. Donor acceptor systems such as PM6: Y6 <br>and PTB7-Th: PC71BM are discussed in relation to their optical properties, compatibility with transport <br>behaviour and spinning coating. Recent studies demonstrate that optimized spin coating procedures can <br>achieve power conversion efficiencies that exceeds 17% in non-fullerene based OPVs. In addition, paper <br>that undergoes characteristic techniques is often used to assess the quality and device performance for the <br>film, including UV-V is spectroscopy, AFM, SEM and J-V analysis. The review also addresses current <br>challenges such as scalability, environmental impact and processing of reproducibility. Overall, this work <br>provides a broad understanding of how spin coatings affect the performance of organic solar cells and <br>outlines directions for future research and development.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2668Kitap Kapağı Tasarımlarının Tüketici Eylemlerine Etkisi2025-05-22T01:19:20+03:00Harika Bahar Öztokhbahar.oztok@gazi.edu.trDoç. Semih Delilhbahar.oztok@gazi.edu.tr<p>Günümüzün global dünyası, hiç aralık vermeksizin bireyleri odağına alan bir tüketim kültürü <br>üretmektedir. Tüketiciler, bu kültür girdabında gündelik yaşamlarını ve sosyal hayatlarını sürdürebilmek; <br>eğitim, kültür ve ekonomi gibi alanlardaki ihtiyaçlarını giderebilmek amacıyla satın alma eylemleri <br>gerçekleştirmektedirler. Satın alma eylemlerini kendi lehine çevirmek isteyen firmalar, herhangi bir <br>ürünün satışında hedefledikleri tüketici kitlesi ile aralarında etkili bir pazarlama iletişimi sağlamak için, <br>öncelikle tüketicilerin satın alma eylemlerini belirleyen eğilimleri ve etkilendikleri psikolojik, <br>sosyokültürel, kişisel ve sosyal medya faktörlerini tespit etmekte ve elde ettikleri veriler ışığında ürün <br>tasarımı geliştirmektedirler. Yayın dünyasına bakıldığında da tüketici sıfatını alan okurlar için kitap <br>kapakları, satın alma eyleminde önemli rol oynayan birer pazarlama unsurudur. Konusu itibarıyla genel <br>tüketici eylemlerini etkileyen faktörlerin kitap satın alma eylemlerinde de etkili olduğunu gösteren bu <br>çalışmanın amacı, kitap kapağı tasarımlarının okur eylemleri üzerindeki etkilerini daha önce yapılmış bazı <br>istatistiksel çalışma bulguları eşliğinde incelemektir. Çalışmada yer alan veriler incelendiğinde kitabın, <br>renk ve kapak malzemesi aracılığıyla kalitesi hakkında; başlık, yorum, referans bilgisi, şekil ve resimler <br>aracılığıyla ise içeriği hakkında bilgiler veren tüm biçimsel özelliklerinin yarattığı olumlu izlenimlerle <br>okurun satın alma niyetini pozitif yönde etkilediği ve kitap satışlarını arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. <br>Çalışmada; özellikle kitap pazarlamacıları, yayınevleri ve kapak tasarımcılarına, tüketici eylemlerini <br>etkileyen tüketim faktörleri dikkate alınarak hazırlanan tasarımlar aracılığıyla hedef kitleye doğru şekilde <br>ulaşıldığında, kitap satış grafiklerinde pozitif gelişmeler yaşanabileceğinin gösterilmesi hedeflenmektedir.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2669Otomotiv Sektöründe Kalite İyileştirme Süreci2025-05-22T17:57:28+03:00İrem Düzdariremduzdar@gmail.comBeyza Nur Karacairemduzdar@duzce.edu.tr<p>Endüstri 5.0, insan-teknoloji iş birliğini merkeze alarak sürdürülebilir ve müşteri odaklı bir yaklaşım <br>sunar. Otomotiv sektörü, yüksek hassasiyet gerektiren üretim süreçleri ve müşteri beklentileri nedeniyle <br>kalite yönetiminin kritik olduğu bir alandır. Kalitesizlik; maliyet artışı, zaman kaybı, rekabet gücünde <br>azalma, tedarik zinciri ve müşteri ilişkilerinde sorunlara yol açar. Özellikle otomobil sızdırmazlık profili <br>üretiminde kaynak sorunları, ürünün güvenlik, dayanıklılık ve estetik özelliklerini olumsuz etkileyerek <br>müşteri memnuniyetini düşürür ve ek maliyetler doğurur. Bu sorunları önlemek için kalite iyileştirme <br>teknikleri büyük önem taşır. Bu çalışmada, kaynak problemlerinin nedenleri insan faktörleri, ekipman <br>eksiklikleri, malzeme sorunları, süreç tasarımı ve çevresel faktörler bağlamında analiz edilmiştir. Kök <br>nedenlerin tespitine yönelik derinlemesine analiz yöntemleri kullanılmıştır. Çözüm önerileri olarak <br>operatör eğitimlerinin güçlendirilmesi, ekipman modernizasyonu, malzeme seçim süreçlerinin <br>iyileştirilmesi, süreç parametrelerinin optimizasyonu ve çevresel koşulların kontrol edilmesi öne <br>sürülmüştür. Bu iyileştirmeler, kalite standartlarını yükselterek maliyetleri düşürmekte, müşteri <br>memnuniyetini artırmakta ve otomotiv sektöründe rekabet gücünü desteklemektedir. Endüstri 5.0’ın insan <br>odaklı yaklaşımıyla entegre edilen bu stratejiler, sürdürülebilir üretim ve müşteri memnuniyeti odaklı bir <br>dönüşümü mümkün kılmaktadır.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2670The Effect of Reliability, Interactivity, Expertise, Physical Appearance and Trust on Purchase Intention of GEN-Z in Live Streaming Platforms2025-05-22T18:04:03+03:00Lai Soon Wonglswong@utar.edu.myTeck Weng Jeffrey Jeelswong@utar.edu.myJati Kasuma Alilswong@utar.edu.myJia Ying Chenglswong@utar.edu.my<p>This is a causal relationship study basing on quantitative data to find out the live-streamer <br>characteristics that influence purchase intention mediated by trust of Generation Z in Malaysia. The <br>exogenous constructs of reliability, interactivity, expertise and physical appearance were hypothesized to <br>influence purchase intention mediated by trust in this study. The results confirmed that interactivity, <br>expertise and physical appearance have significant positive influence on purchase intention mediated by <br>trust. This study confirmed the SOR theory with additional insights and it has practical implication to the <br>industry.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2671An IoT-Based Low-Cost Smart Greenhouse Monitoring System Using ESP8266 and Firebase for Real-Time Environmental Control 2025-05-22T18:08:59+03:00Ina’am Fathiinam.fathi@uomosul.edu.iq<p>This paper presents the design, implementation, and evaluation of a low-cost, scalable smart <br>greenhouse monitoring system using ESP8266 (NodeMCU), DHT11, and LDR sensors integrated with <br>Firebase Realtime Database and a Flutter-based mobile application. The system continuously monitors <br>temperature, humidity, and light intensity, enabling real-time data access and analysis through cloud <br>services. Over a one-month period, sensor data was collected and analyzed to identify environmental <br>patterns and correlations. Results demonstrate effective system performance in monitoring conditions <br>critical for plant health. Recommendations for future automation and machine learning integration are <br>proposed.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2672The Use of Microalgae-Based Functional Foods in Family Medicine 2025-05-22T18:12:55+03:00Tayfun Bektaştayfun.bektas@yahoo.com<p>Microalgae, including genera such as Spirulina sp., Chlorella sp., and Haematococcus sp., are <br>gaining prominence as sources of functional food ingredients due to their rich profiles of bioactive <br>compounds. This paper systematically analyses microalgae-based functional foods' nutritional and <br>therapeutic potential and evaluates their relevance in preventive and integrative family medicine. Through <br>a structured literature review using PRISMA guidelines, 67 peer-reviewed articles were analyzed to <br>assess clinical efficacy, safety, regulatory frameworks, and applicability in primary care. The evidence <br>suggests that microalgae supplementation can enhance metabolic health, modulate immune function, and <br>reduce oxidative stress. Despite regulatory advancements, challenges persist regarding dosage <br>standardization and clinical integration. The study concludes that microalgae hold substantial promise as <br>dietary adjuncts in family medicine, warranting further clinical validation.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2673WLAN Uygulamaları için Yeni Nesil Mikroşerit Anten Tasarımı 2025-05-22T18:17:20+03:00Burak Dökmetaşburakd@kafkas.edu.trDilara Akpınarburakd@kafkas.edu.trSalih Çağrı Aydınburakd@kafkas.edu.trZeynep Akdeliburakd@kafkas.edu.trGülsenem Çağınburakd@kafkas.edu.tr<p>Bu çalışma kapsamında, WLAN uygulamalarına yönelik bir mikroşerit anten tasarımı <br>gerçekleştirilmiş ve antenin üretimi üç boyutlu yazıcı teknolojisi kullanılarak yapılmıştır. Anten, yüksek <br>frekans uygulamalarında kullanılmak üzere geliştirilmiş PREPERM ABS filament malzemesi ile üretilmiş <br>olup, dielektrik sabiti (er= 2.4) olan bir alttaş tasarımı esas alınmıştır. Antenin performansı, 2.4 GHz merkez <br>frekansında çalışan bir kablosuz yönlendirici ile yapılan saha testleriyle değerlendirilmiştir. Simülasyon <br>sonuçları ile deneysel verilerin birbiriyle tutarlı olduğu görülmüş ve antenin hedef frekansta yeterli <br>rezonans sağladığı doğrulanmıştır. Üretim süreci boyunca düşük maliyetli ve hızlı prototipleme imkânı <br>sunan 3D yazıcı teknolojisinin, mikroşerit anten tasarımlarında etkili bir alternatif olduğu gösterilmiştir. <br>Elde edilen bulgular, bu yaklaşımın WLAN başta olmak üzere IoT ve 5G gibi modern haberleşme sistemleri <br>için uygulanabilirliğini ortaya koymaktadır.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2674Fotovoltaik Panelde Farklı Baca Tasarımlarının Pasif Soğutucu olarak Kullanımının Elektrik Üretimine Etkisinin Deneysel İncelenmesi 2025-05-22T18:23:23+03:00Nazım Emre Şenyılmazengin.ozbas@omu.edu.trEngin Özbaşengin.ozbas@omu.edu.tr<p>Yaşantımızı kolaylaştıran cihazların çok büyük bir oranı elektrik enerjisi ile çalışmaktadır. Bundan <br>dolayı elektrik üretiminin sağlanması son derece önem arz etmektedir. Çeşitli yöntemlerle elektrik üretimi <br>yapılabilmektedir. Bunlardan birisi de güneş enerjisi ile fotovoltaik panelden elektrik üretildiği yöntemdir. <br>Fotovoltaik panelde elektrik üretimi çevreci ve sürdürülebilir olmakla beraber, panel yüzey sıcaklığının gün <br>içerisinde artması elektriksel verimi düşürmektedir [1]. Bu verim düşmesini azaltmaya yönelik pek çok <br>akademik çalışmaya rastlamak mümkündür. Literatür incelendiğinde panel yüzey sıcaklığını düşük tutmaya <br>yönelik farklı tasarımların geliştirildiği görülmektedir. Tasarımları ve kullanılan yöntemleri genel olarak <br>aktif ve pasif olarak sınıflandırılabilmek mümkündür [2]. Bu çalışmada pasif soğutma yöntemleri üzerinde <br>durularak iki farklı baca tasarımı geliştirilmiştir. Birinci tasarımda tüm paneli kuşatıcı bir baca tasarımı <br>yapılırken, ikinci tasarımda iki adet alüminyum dörtgen profil panelin yarısını etkisini alacak şekilde <br>yerleştirilmiştir. Deneyler sonucunda referans panele göre birinci tasarımda panel yüzeyinde daha yüksek <br>sıcaklık değerlerine ulaşılırken, ikinci tasarımda panel yüzeyinde daha düşük sıcaklık değerlerine <br>ulaşılmıştır. Birinci baca tasarımının tüm paneli kuşatıcı şekilde olması nedeniyle panel yüzeyini <br>soğutmadan ziyade ısıttığı anlaşılmıştır. Bu da üretilen elektrik miktarında düşüşe neden olmuştur. İkinci <br>tasarımda ise referans panele göre daha düşük yüzey sıcaklıları ölçülmüş ve bunun sonucu olarak daha fazla <br>elektrik üretimi gerçekleşmiştir.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2675Sabit Mıknatıslı Senkron Motorun Low-Cost Alan Yönlendirmeli Kontrolü 2025-05-22T18:27:42+03:00Mehmet Emin SALLAHOĞLUm.emin.sallahoglu@gmail.comHulusi Karacam.emin.sallahoglu@gmail.com<p>Bu çalışma, sabit mıknatıslı senkron motorların düşük hız ve değişken yük koşullarında alan <br>yönlendirmeli kontrol yöntemi (FOC) için low-cost işlemcili bir çözümünü ele almaktadır. Uygulama <br>kapsamında, STM32 tabanlı bir mikrodenetleyici üzerinde geliştirilen gömülü kontrol algoritması <br>önerilmiştir. Rotor konumu için sin/cos enkoder, akım ölçümü için Hall etkili sensörler ve çıkış için <br>entegre IPM modülü tercih edilmiştir. Sistem hem laboratuvar koşullarında yüksüz olarak hem de bir <br>asansör düzeneğine entegre edilerek 600 kg, 800 kg ve 1000 kg gibi farklı yük seviyeleri altında test <br>edilmiştir. Testlerde üç farklı hız seviyesi (160 rpm, 110 rpm, 50 rpm) denenmiş; yön geçişleri, frenleme <br>süreleri, akım tepkileri ve koruma mekanizmaları gözlemlenmiştir. <br>Gerçekleştirilen uygulama sonucunda, sistemin yük geçişlerinde kararlılığını koruduğu, PI denetleyicinin <br>sapmaları kısa sürede düzelttiği ve koruma modunun yüksek akım senaryolarında başarıyla devreye <br>girdiği doğrulanmıştır. PWM üretimi, geri besleme doğruluğu ve kullanıcı arayüz etkileşimi dahil olmak <br>üzere tüm birimler entegre biçimde çalışmıştır. Elde edilen bulgular, FOC yönteminin sadece teorik <br>düzeyde değil, gerçek zamanlı ve düşük devirli endüstriyel uygulamalarda da etkin biçimde <br>kullanılabileceğini ortaya koymaktadır.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2676Blasting Design Strategies for Variable Iron Ore Lithologies: Enhancing Recovery and Reducing Dilution2025-05-22T18:32:04+03:00Gökhan KÜLEKÇİgkulekci@gumushane.edu.trSüleyman BALKİgkulekci@gumushane.edu.tr<p>This study investigates the impact of blasting design on ore recovery and dilution in iron ore <br>deposits with varying physical and geomechanical characteristics, particularly hematite and limonite zones. <br>The research focuses on the sublevel stoping method applied at the Karaçat Underground Iron Mine in <br>Turkey, where stratigraphic structure, ore lithology, and fault zones were taken into account to optimize <br>blasting patterns, charge quantities, and delay timings. <br>Based on field data, it was observed that higher charge densities in hematite-rich, hard rock zones <br>effectively reduced large block formation, while lower charge amounts in more porous limonite zones <br>minimized dilution. Post-blast fragmentation analysis demonstrated a 10% improvement in specific charge <br>efficiency and more uniform fragmentation. Moreover, the use of delay blasting techniques significantly <br>reduced ground vibrations and helped maintain ground stability. <br>This study reveals that lithology-specific blasting strategies play a critical role in minimizing ore loss and <br>enhancing mining efficiency. The findings offer site-specific recommendations for sustainable blasting <br>practices in heterogeneous ore environments.</p>2025-05-22T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 International Journal of Advanced Natural Sciences and Engineering Researcheshttps://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2677Evaluation of Enterprise Resource Planning (ERP) Systems in terms of Business Efficiency and Environmental Sustainability 2025-05-26T02:54:17+03:00Ayşenur ERDİLuozkaya@ktun.edu.tr<p>The acceleration of technological developments in the globalizing world has made it necessary for businesses to adapt to innovative systems in order to survive in a competitive environment. In this context, Enterprise Resource Planning (ERP) systems are important software that organizes information flow and supports decision-making processes by establishing an integrated structure between business functions. ERP systems aim to increase corporate efficiency by combining many functions such as production, supply chain, inventory management, accounting and human resources on a single platform.</p> <p>However, ERP systems become increasingly important not only for operational efficiency but also for environmental sustainability. In particular, traceability of resource utilization and digital monitoring of environmental performance indicators such as energy and waste management require ERP systems to work in integration with sustainability strategies. In this respect, ERP systems support not only economic profitability but also planning, coordination and control mechanisms to minimize environmental impact.</p> <p>This study evaluates the evolution of ERP software and the solutions it offers to meet the growing needs of businesses, while also examining how it contributes to environmental sustainability goals. As a result, it is revealed that ERP systems offer an integrated, flexible and sustainable structure that both increases corporate competitiveness and facilitates the transition to environmentally friendly business models.</p>2025-05-26T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 https://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2678Assessment of fatigue life of square threads using SN curve analysis2025-05-26T03:07:54+03:00Muhammad Umer Farooqumer.farooq1@students.uettaxila.edu.pkShahid Mehmood shahid.mehmood@uettaxila.edu.pkMubashir Ahmad 23-ms-me-amd-3@students.uettaxila.edu.pk<p>When coil tubing is used, thread failure in Bottom Hole Assemblies (BHA) at high depths is a worry due to tough well paths. Square threads made from medium carbon steel (AISI 1045) are investigated to find out if they can enhance the fatigue resistance in extreme drilling environments. The study investigates if square threads, with their flat geometry, may permit steady and balanced loading of BHA parts, in contrast to traditional thread forms. A four-point rotating bending fatigue machine was used to test samples at different stress levels. To determine the performance of square threads, fatigue life and endurance limits were calculated by analyzing the data with the S-N methodology. The minimum load we used is 130N and we get maximum number of cycles i.e. 773250, whereas, maximum load is 450N at which we got 4037 number of cycles. Stress Concentration factor K<sub>t</sub> is 1.72. Analysis concluded that, even if their fatigue life is just below that of rounded threads, square threads are still a better alternative than traditional thread designs for BHA components working in tough conditions.</p>2025-05-26T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 https://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2679 Experimental & Numerical Analysis of Steel Grades for Wear Resistance2025-05-26T03:38:18+03:00Mubashir Ahmad23-ms-me-amd-3@students.uettaxila.edu.pkShahid Mehmood shahid.mehmood@uettaxila.edu.pkMuhammad Umer Farooq umer.farooq1@students.uettaxila.edu.pk<p>This work examines the process of abrasive wear resistance of porous AISI D2 and H13 tool steels using Dry Sand Rubber Wheel (DSRW) tester for abrasion by the ASTM G65 standards. Different samples of hardness were subjected to various loads to check the wear performance. Findings show that D2 tool steel has superior wear resistance as compared to H13; due to its higher carbide content. The hardness was changed from 8 HRC to 62 HRC to formulate the D2 alloy for D2. The volume loss reduced significantly from 137.87 mm ³ to 58 mm ³ for the respective hardness which showed better wear resistance. In the same way, the specific wear rate of D2 reduced from 0.000246 mm³/N-m to 0.0001 mm³/N-m. By contrast, H13 steel exhibited increased volume loss on the rise of loading with specific wear rates that ranged between 0.000471 mm³/N-m and 0.000519 mm³/N-m. These results substantiate the fact that hardness is vitally important for wear resistance especially in case of D2 steel which makes it a better option for those applications that need high wear resistance in terms of abrasion.</p>2025-05-26T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025 https://as-proceeding.com/index.php/ijanser/article/view/2680Fiziksel Aktivitenin Oksidatif Stres Dinamikleri ve Antioksidan Savunma Sistemleri Üzerindeki Etkisi2025-05-26T03:47:07+03:00Sinan AĞLARsinanaglarr@gmail.com<p>Fiziksel aktivite, sağlığın korunması ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, yoğun ve uzun süreli egzersizler vücutta oksidatif stresin artmasına neden olabilir. Oksidatif stres, reaktif oksijen türlerinin (ROS) aşırı üretimi sonucu hücresel yapılar üzerinde oluşan hasar mekanizmasıdır. Bu durum, proteinler, lipidler ve DNA gibi biyomoleküllerde fonksiyonel bozukluklara yol açabilir. Vücut, oksidatif stresi dengelemek için endojen antioksidan savunma sistemlerini aktive eder. Bu sistemler, enzimatik (superoksit dismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz) ve non-enzimatik (glutatyon, vitamin C, vitamin E) bileşenlerden oluşur.</p> <p>Bu derleme çalışmada, farklı fiziksel aktivite türlerinin oksidatif stres dinamikleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Hafif ve orta yoğunluklu egzersizlerin antioksidan savunma mekanizmalarını güçlendirdiği ve oksidatif stres seviyelerini düzenlediği; buna karşın, aşırı yüksek yoğunlukta ve süreklilik gösteren aktivitelerin ROS üretimini artırarak hücresel hasara yol açabileceği vurgulanmıştır. Ayrıca, düzenli egzersizin adaptif yanıtları aracılığıyla antioksidan enzim aktivitelerinin arttığı ve böylece oksidatif stresin dengelendiği gösterilmiştir.</p> <p>Sonuç olarak, fiziksel aktivitenin oksidatif stres ve antioksidan sistemler üzerindeki etkilerinin yoğunluk, süre ve bireysel özelliklere bağlı olarak değiştiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda, egzersiz programlarının oksidatif hasarı minimize edecek şekilde planlanması ve gerektiğinde antioksidan desteklerle kombinasyonu önem taşımaktadır. Bu çalışma, fiziksel aktivitenin biyokimyasal etkilerinin daha iyi anlaşılması ve sporcu sağlığının korunması açısından önemli veriler sunmaktadır.</p>2025-05-26T00:00:00+03:00Copyright (c) 2025