Moda Perspektifinde Boş Zaman ve Çalışma Hayatı

Abstract

Moda her birimizin hayatına beyaz bir baskılı tişört ya da yüksek topuklu bir ayakkabı ile dokunmuştur. Moda olana sahip olma dürtüsü insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihsel süreçte moda olanın kullanım değerinden çok sembolik ve duygusal değerleri öne çıkmıştır. Tüketimcilik ile beslenen kültür endüstrisi modern insanı sembol ve göstergeler dünyasına hapsetmiştir. Moda kavramı bu hapishanede gönüllü kölelerin kimlik kartları gibidir. Önceleri çalışma hayatı ile üretimi yücelten kapitalist ideoloji çalışma hayatından bunalan ve kaçmak için yeni bir alan arayan modern insana tüketerek sözde rahatlayabileceği yeni bir düzen kurgulamıştır. Ustaca ve etkili bir yapıya sahip olan bu yeni saha boş zaman endüstrisidir. Boş zaman endüstrisi seyehat, eğlence, spor, alışveriş gibi sınırsız seçenekler ile donatılmıştır. Bu alan tüketimin özendirildiği ve sözde tatmin edildiği haz odaklı metalar dünyası olarak kurgulanmıştır. Moda, bu sistemde sınırsız istek ve arzu etiketli metaların tüketim döngüsünü sağlamaktadır. Kapitalizmin körüklediği tüketim kültürünün en gözde araçlarından olan moda olgusu çalışma hayatının devam edebilmesi için düzenlenmiş boş zaman deneyimlerinde hedonik bir tüketim aracı olarak tüm cazibesiyle karşımızda durmaktadır. Bu çalışmanın amacı kapitalizmin kurguladığı çalışma hayatı ve boş zaman alanlarının moda ile olan ilişkisini tüketim bağlamında ortaya koymaktır. Pazarlama olgusu ile giyinmenin çok ötesine geçen moda kavramının modern insanın boş zaman ve çalışma hayatına hangi merceklerden yansıdığı kültür endüstrisi kapsamında irdelenmiştir.